İİK'nın 72/5. maddesinde borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması durumunda istem üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere borçlunun dava nedeniyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verileceği öngörülmüştür. Ancak, menfi tespit davasını kazanan borçlu lehine tazminata karar verilebilmesinin bazı şartları vardır. Öncelikle, alacaklının yapmış olduğu icra takibi ile borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlamış olması gerektiğinden, borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunması gerekmektedir. Bu bakımından borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibi yoksa tazminatta söz konusu olmayacaktır. Ayrıca, borçlunun menfi tespit davası sırasında bu konuda istemde bulunması yanında borçluyu dava açmaya zorlayan icra takibinde alacaklının haksız ve kötü niyetli olması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tespit-Çekişmenin giderilmesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tespit ve çekişmenin giderlimesi davasına dair karar, davacı ve .... tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, davacının kiraya veren sıfatının tespiti ve çekişmenin giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; Mülkiyeti ....' ye ait taşınmazın, malik ile dava dışı .... arasında düzenlenen 15/07/2008 başlangıç tarihli, on altı yıl süreli kira sözleşmesi ile ....'ye, kiracı şirket tarafından da 24/07/2008 tarihli, on beş yıl süreli alt kira sözleşmesi ile de davalı ... 'ye kiralandığını, ....'...
İcra Müdürlüğü’nün 2013/ 30230 Es. sayılı dosyasında takibe dayanak Genel Kredi Sözleşmesindeki kefaleti nedeniyle borçlu olduğu miktarın 16.018,01.TL olarak tespiti ile, takibe bu miktar üzerinden devam edilmesine, takipte bu miktardan fazla istenilen miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine, davacının kefalet limiti dikkate alınmadan takibe geçmiş olmasında davalının kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nın 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece HMK'nın 26. maddesi hükmü de gözetilerek taleple bağlılık kuralı çerçevesinde davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak, menfi tespite hükmedilmesi gerekirken, davanın niteliği gözardı edilerek olumlu tespit hükmü kurulması usul ve yasaya aykırı olup mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....
Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibine rağmen, borçlu olmadığı kanısında bulunabilir. Böyle bir borçlu, borçlu olmadığını tespit ettirmek için menfi tespit davası açabilir ve bu davada hiç değilse icra dairesinin banka hesabına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı alarak (İİK m. 72/III/2.c.) aleyhine yapılmakta olan icra takibinin durdurulmasını ve davayı kazanınca da takibin iptalini sağlayabilir. Borçlu, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için istirdat davası açabilir (İİK m. 72/VII). Borçlunun menfi tespit davası açmış olması hâlinde, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun ödenmesi üzerine de menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir. (İİK m. 72/VI)....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2000/356 Esas sayılı davası borçlu olunmadığının tespiti, birleştirilen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2000/1018 Esas sayılı dosyası iş bedelinin ödenmeyen kısmının tahsili istemleri ile açılmış, mahkemece birleştirilen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2000/1018 Esas sayılı davasının kısmen kabulüne, diğer davaların reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ve karşı davanın davacısı iş sahibi şirketin tüm, yüklenici şirketin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Çek iptâli ve borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) davalarına konu teşkil eden 03.05.2000 keşide tarihli 3.000,00 TL değerindeki çekin teminat çeki olduğu uyuşmazlık konusu değildir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, çeke dayalı olarak girişilen kambiyo senetlerine özgü takip dosyasına konu borcun ödenmesine rağmen takibe devam edilmesinin haksız olduğu iddiasına dayanan menfi tespit ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Davalı, davacının halen kendisine 1.340 YTL borçlu olduğunu belirterek davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasında ..... 6. İş Mahkemesi ile ..... 7. Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü; - K A R A R - Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. İş Mahkemesince, davaya bakma görevinin 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca genel mahkemelere ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, açılan davanın ....nun alacağı ile ilgili olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.Bedelsizlik iddiası, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def'îdir. Bedelsizlik bir kişisel def'î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def'îni ileri sürebilir.Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nın 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir....
maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kütüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde kırkından az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla borçlu-davacı yararına kötüniyet tazminata hükmedebilmek için, menfi tespit davası sonunda, alacaklı-davalının takip başlatmakta haksız olduğunun anlaşılması tek başına yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da davacı-borçlu tarafından ispatı gereklidir. Kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuk'unda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, ... 2003, sayfa 173 vd. Ayrıca Dairemiz'in 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E, 2012/239 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.)...
Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukukî yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur....