Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 12.04.2011 tarih ve 2010/1211 E. - 2011/704 K. sayılı kararı ile borçlunun TMK.nun 407. maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra 24.04.2013 tarihinde kısıtlı doğrudan taraf gösterilerek icra takibine başlandığı görülmektedir. Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve kısıtlı adına itiraz ve şikayet haklarını vasi kullanacağından, doğrudan kısıtlı borçlu hakkında takip yapılamayacağı hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de re'sen gözetilmesi gerekir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenle takibin iptali gerekirken, icra emrinin borçlu vasisine tebliğ edilmediği gerekçesi ile icra emrinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Hasımsız görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş olup hükmün, kısıtlı adayı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 407 maddesine göre, bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza alınması sebebiyle vesayet altına alınma istemine ilişkindir. ... tarafından 58 yıl 73 ay müebbet hapis cezasına hükmolunan ...’ın vesayet altına alınması istenmiş; mahkemece, kısıtlanması istenilenin yerleşim yerinin Vezirköprü olduğu gerekçesi ile verilen yetkisizlik kararı kısıtlı adayı tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, 6.507,98 TL tutatındaki tedavi giderinin eklenmesi suretiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu iş kazasının 21.05.2007 tarihinde meydana geldiği, davacı sigortalının % 2,1 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, davacının tedavi giderlerine ilişkin 22.06.2007 tarihli 6.507,98 TL tutarında fatura ibraz ettiği anlaşılmaktadır. 506 sayılı Yasa ve 5510 sayılı Yasada, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolunun getiriliş amaç ve nedeni, sigortalıların belirtilen türde bir zararla karşılaşmaları halinde onları doğrudan koruma altına alma ve kendilerine yardım yapacak kuruluşu belirlemektir. Şu halde, iş kazası nedeniyle sigortalının başvuracağı ilk merci kendisini bu yönde güvenceye alan Kurum ve onun sağlık kuruluşlarıdır. İş veren ancak Kurum tarafından karşılanmamış SUT'u aşan zorunlu tedavi giderlerinden sorumlu tutulabilir....
Sulh Ceza Mahkemesi'nce 22.12.2011 tarihinde 2010/1543 esas ve 2011/1958 karar sayı ile verilen, hükümlü İ.. A..'ın TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, b) İnfaz aşamasında Ankara Denetimli Serebestlik Müdürlüğü'nce 17.01.2012 tarihinde 2011/876 AK sayı ile hükümlünün tedbire uymadığının bildirilmesi üzerine, Mahkemesince 08.05.2012 tarihinde 2010/1543 esas ve 2011/1958 sayılı ek karar ile hükümlü İ.. A..'ın TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrası gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 51. maddesi uyarınca hapis cezasının 2 yıl süreyle şartsız olarak ertelenmesine ve 57. maddesinin 7. fıkrası gereğince "güvenlik tedbiri olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda gerekirse yatarak tedavi altına alınmasına" hükmolunduğu Anlaşılmıştır....
Eğer kanun koyucu, akıl hastalığı nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve ayrıca koruma ve tedavi altına alma kararı verilen sanığın yargılama giderinden sorumlu tutulacağını düşüncesini kabul etseydi, karşılıklı hakaret suçlarında olduğu gibi buna dair istisnai bir düzenleme yapardı. Sonuç olarak Dairemiz çoğunluk görüşüne göre, akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve koruma ve tedavi altına alınmasına karar sanık hakkında, ayrıca kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilemez....
İlgili kişi durumu elverir elvermez kurumdan çıkarılır” aynı Kanunun 433. maddesinde ise “Yerleştirme veya alıkoymaya karar verme yetkisi, ilgilinin yerleşim yeri veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde bulunduğu yer vesayet makamına aittir. Yerleştirme veya alıkoymaya karar veren vesayet makamı, kurumdan çıkarmaya da yetkilidir.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Dosya kapsamından, tedavi amaçlı kişisel koruma kararı talep edilenlerin ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/1137 E. - 1998/1033 K. sayılı kararı ile koruma altına alındıkları, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1011 E. - 2014/1845 K. sayılı dosyası ile vesayet altına alındıkları, ... Yaşam Bakım ve ... Merkezince kardeşlerin hakkında verilen koruma kararının uzatılmasının aile mahkemelerinden talep edildiği, talep tarihinde koruma talep edilen kısıtlıların 18 yaşını doldurdukları anlaşıldığından, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vesayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün vasi adayı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dava dilekçesinde, davacının babası ...'in akıl hastalığı sebebi ile kısıtlanması istenmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi kapsamında akıl hastalığı sebebiyle vesayet altına alınma istemine ilişkindir. Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkindir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/805 esas sayılı dosyası ile vesayet altına alındığı, o tarihten beri aynı mahkemede takip edildiği, kısıtlının yerleşim yerinin değiştirilmesi için herhangi bir talep bulunmadığı, kısıtlının adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre “... ” adresinde bulunduğu gibi, ayrıca ... Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/264 Esas sayılı dosyası ile de sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın ... Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.07.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
Karşı Oy Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi uyarınca akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu ... gerekli değildir.(MK madde 16) Yine MK 405. maddesinin 2. fıkrasında “Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.”...
Taraflar arasında görülen vesayet altına alınma davası sırasında ... 26/07/2010 günlü dilekçesiyle reddi hakim yoluna başvurmuştur. Bu konuda verilen kararın Yargıtayca incelenmesi ... tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Hakimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olup, H.Y.U.Y.'nın 29. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Ayrıca yargılam devam ederken taraflardan birinin mahkeme hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması H.Y.U.Y.'nın 29/5. maddesinde belirtilen "davalı olmak" anlamında yorumlanamaz. Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda ... onama harcının temyiz edene yükletilmesine 17/12/2010 günü oybirliği ile karar verildi. ......