Dava, ziynet alacağı davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı tarafça "ziynet eşyalarının kendisinin haberi olmaksızın alındığı ve davalı uhdesinde olduğu" iddia edilerek aynen iadesine, mümkün olmazsa bedeline hükmedilmesinin talep edildiği, davalı tarafça ise "ziynet eşyalarının davacının uhdesinde bulunduğu ve davacının evi terk ederken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünün" iddia edildiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu uyarınca talebe konu ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerlerinin tespit edildiği ve taraf tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır. Kural olarak düğün sırasında geline takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/187 E 2012/543 K sayılı ilamı ile boşandıklarını, evliliğin kurulması sırasında davacıya hediye edilen ve davacıya ait olan ziynet eşyalarının müvekkilinden alınarak kullanıldığını ancak geri ödenmediğini ileri sürerek; davalı tarafından alınıp harcanan; 1 adet set takımı, 4 adet her biri 23-24 gr civarında 22 ayar düz bilezik, 2 adet her biri 23-24 gr. civarında 22 ayar düz bilezik, 5 adet her biri 12-15 gr civarında 22 ayar bilezik, 1 adet nişan yüzüğü, 1 adet tek taş yüzük, 1 adet künye, 62 adet çeyrek altın, 3 adet hediyelik yüzük niteliğindeki ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde ödeme günündeki değerleri ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının evden ayrılırken eşyalarını aldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalının kayınvalidesi olduğunu, dava dışı eşi ile boşanma aşamasında olduklarını, kendisine düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı kayınvalidesi tarafından tarla ve traktör alırken geri ödeme şartı ile elinden alınarak bozdurulduğunu ancak altınların bir daha iade edilmediğini belirterek, kendisine ait ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olaran 37.490.00TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
O halde, mahkemece davalı-davacı kadına atfedilecek bir kusur bulunmadığı, davacı-davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, tam kusurlu eşin dava hakkının bulunmadığı gözetilerek davacı-davalı erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 3-Yukarıda ikinci bentte açıklandığı gibi, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı- davalı erkek tam kusurludur. Davalı-davacı kadın lehine maddi tazminata (TMK m. 174/1) hükmedilmesi gerekirken, reddi doğru olmamıştır. 4- Düğünde takılan ziynetler kadına aittir. Toplanan delillerden, ziynet eşyalarının erkeğe ait tekstil atölyesine makine almak üzere bozdurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı- davacı kadının ziynet eşyalarını geri istememek üzere davacı-davalı erkeğe verdiği erkek tarafından ispatlanamamıştır....
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin üç ay süren evliliğinde davalının sadakatsiz davranışları ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle ziynetlerini almadan müşterek evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek sözkonusu ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedeli olan 10.500 TL'nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davalının müvekkiline ve ailesine hakaretler içeren mektup bırakarak evi terk ettiğini, giderken ziynet eşyalarını da yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür....
Davalı vekili ise 6.10.2010 tarihli savunma dilekçesinde iddiaları kabul etmediğini dava konusu ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde harcandığını, amcasından 10.000 DM borç aldığını, 2007 yılında davalının iş yerinde yaşanan kriz nedeniyle maaş alamadığını temelinde tüm maddi sıkıntı nedeniyle tarafların boşandığını, düğün sırasında takılan altınların evlilik birliği içinde kira ve ihtiyaçları için bozdurulup harcandığını bu nedenle davanın reddini savunmuştur. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Dava dilekçesinde istenilen ziynet eşyalarına davalı miktar ve nicelik yönünden karşı çıkmadığı gibi Ziynet eşyalarının bir kısmının amcasından alınan borç para için bir kısmının da kira ve ihtiyaçlar için bozdurulup harcandığı davalı tarafından kabul edilmektedir....
Somut olayda; dinlenen taraf ve tanık beyanlarından dava konusu ziynet eşyalarının müşterek hanede olduğu, davacı hastanedeyken masrafların karşılanması için iki adet bileziğin evden getirilerek bozdurulduğu, diğerlerinin evde kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı hastaneden ayrıldıktan sonra müşterek haneye gitmemiş olması nedeniyle ziynet eşyalarını alma imkanı da bulunmamaktadır. Davacı taraf bu hususları ispatladığına göre davalıya yemin teklif edilerek davanın sonuçlandırılması doğru değildir. Hal böyle olunca; mahkeme, ziynet eşyalarının kadına ait olduğu ve tarafların evinde kaldığı anlaşılmakla davacıya ait olup da davalıda kaldığı belirlenen ziynet eşyalarının aynen, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise nakden belirlenecek olan bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Davacı kadın, kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur....
Davacı-davalı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Davacı-davalı (kadın) evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğümüz için sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin görüşüne katılmıyoruz...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ziynet ve ev eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yaşanan tartışma sonucu müvekkilinin apar topar evden ayrılmak zorunda kaldığını ve bu tarihten sonra davalı tarafından eve girmesinin engellendiğini, müvekkiline düğün hediyesi olarak takılan ziynet eşyaları ile evlilik öncesinde müvekkiline ait olan ziynet eşyalarının ve taraflarca ortak alınan bir kısım ev eşyalarının davalıda kaldığını belirterek, cinsi ve nitelikleri itibari ile tek tek sayılan ziynet eşyaları ile ev eşyalarının davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bu eşyaların...