Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Davacı vekili dava dilekçesinde davacının şiddet gördüğünü, eşinin ailesi ile birlikte kaldıklarını, kadının polis eşliğinde evden ayrıldığını, çeyiz ve ziynet eşyaları ile tüm giysilerinin davalıda kaldığını belirterek çeyiz ve ziynet eşyaları ve giysilerinin aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise ziynet eşyalarının davacıda bulunduğunu, para alacağını kabul etmediğini savunmuştur. Dosyada mevcut ... 10....
abisinin müşterek haneye silahla saldırdığı, davacının müşterek haneden kovulduğunu, davacıya ait ziynet eşyalarının iade edilmediğini, o tarihten bu yana tarafların ayrı yaşadıklarını, davalı kocanın davacıyı arayıp sormadığı, davacı için maddi destekte bulunmadığını, davacının ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek, davacı için 500,00 TL, müşterek çocuk 2006 doğumlu Sultan için 400 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya ait ziynet eşyalarının (4 adet 30'er gram 22 ayar burgulu bilezik, 2 adet 20'şer gram 22 ayar hediyelik bilezik, 3 adet 22 ayar cumhuriyet tam altının) müvekkiline aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
ziynet eşyalarının iadesi ve takı parası alacağı davasının tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiği halde, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir....
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 2.000-TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, ziynetlerin elinden alınarak kasaya konulduğunu ve bir daha geri verilmediğini belirterek ziynet eşyalarının mevcutsa aynen değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise davacının iddiasının mesnetsiz olduğunu, evden kendi rızası ile ayrıldığını ziynetleri de giderken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....
SAVUNMA: Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir gün ziynet eşyalarının yerinde olmadığını görünce davacıya ziynet eşyalarının akıbetini sorduğunda davacının ona "Sen Silvan'a gidip geldiğinde parasız kaldığımız için bunları satıp ihtiyaçlarımızı giderdik" dediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/06/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dava ziynet eşyalarının iadesi ve manevi tazminata ilişkindir. Mahkemece ziynet eşyaları yönündeki davanın reddine, davacının resmi nikah yapmaksızın beraber yaşamayı tercih etmesi nedeniyle manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Ziynet eşyaları yönünden verilen bozma kararına katılmakla birlikte, manevi tazminat konusunda verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkeme kararında da belirtildiği üzere davacının davalı ile resmi nikah yapmaksızın beraber yaşamayı kendisinin istemesi nedeniyle kararın onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 06/06/2016...
Bu durumda, ziynet eşyalarının iddia edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde kaklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi hayatın olağan akışına ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda davacı, dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür. Somut olayda; davacı kadın düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının eşi tarafından bozdurulduğunu ileri sürmüş ancak bu iddiasının ispatlayamamıştır....
Dosyamız arasında bulunan tarafların boşanma davalarına ilişkin mahkememizin 2013/234 esas 2015/37 karar sayılı ve 14/04/2015 tarihli ilamında davacı kadının davalı erkek tarafından evden kovulduğunu ve davalının da evi terk ederek gittiğinin kabul edildiği bu kabulün Yargıtay incelemesinde bozmaya konu edilmediği, dinlenen tanık beyanlarıyla da sabit olduğu üzere davacı kadının müşterek ikametlerinden ayrılırken ziynet eşyalarını yanına almadığı ve ziynet eşyalarının davalı erkeğin yanında kaldığı, bu ziynet eşyalarını davacı kadına geri vermediği, davalının ziynet eşyalarının bedelini davacı kadına vermesi gerektiği kanaatine varılmıştır....
Dosyamız arasında bulunan tarafların boşanma davalarına ilişkin mahkememizin 2013/234 esas 2015/37 karar sayılı ve 14/04/2015 tarihli ilamında davacı kadının davalı erkek tarafından evden kovulduğunu ve davalının da evi terk ederek gittiğinin kabul edildiği bu kabulün Yargıtay incelemesinde bozmaya konu edilmediği, dinlenen tanık beyanlarıyla da sabit olduğu üzere davacı kadının müşterek ikametlerinden ayrılırken ziynet eşyalarını yanına almadığı ve ziynet eşyalarının davalı erkeğin yanında kaldığı, bu ziynet eşyalarını davacı kadına geri vermediği, davalının ziynet eşyalarının bedelini davacı kadına vermesi gerektiği kanaatine varılmıştır....
Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde ise, davalı erkek haklı çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Somut olayda; davacı kadın ziynet eşyalarını davalı tarafından kendisinden alınarak iade edilmek üzere kasaya koyulduğunu ve bir daha geri verilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise ziynet eşyalarının davacıda kaldığını savunmuş, 11/07/2019 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığı Ali Özarslan "....Davacı ve davalı ile birlikte Mersin'e tatile gittiğimizde davacıya ait ziynet eşyalarını benim arabamın bagajına koyduk. Tatile gittiğimiz araba bana aitti....