Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bir kısım altınların davacının rızası ile bozdurularak tarafların borçlarının ödendiğini, kalan kısım altınların ise, ortak karar ile bozdurularak ailenin ortak giderleri için kullanıldığını ve birlikte tasarruf edildiğini, ziynet eşyalarının miktar ve niteliklerinin de doğru olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Davacının ziynet eşyalarına yönelik alacak talebinin kabulü ile, 19 adet 22 ayar bilezik için 34.900,00TL, 4 adet 14 ayar bilezik için 6.086,34 XX 815 adet çeyrek altın içen 15.040,00TL olmak üzere toplam 56.086,00TL alacağın 43.086,00TL'sinin ıslah tarihi olan 19/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
Davacının ziynet alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan alacak, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden davalıdan tahsili isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacıya ait olan ziynet eşyalarının davalıda kalıp kalmadığı hakkındadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden kimseye düşer. Hayatın olağan akışına göre olağan olan, ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir....
Şöyle ki, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının dava konusu taşınmazın edinilmesine gelirleri ile yaptığı katkıya ilişkin olarak yapılan hesaplama sonucu 16.912-TL katkı payı alacağı bulunduğu, tanık beyanları uyarınca davacının dava konusu taşınmazın edinilmesine düğünde takılan ziynet eşylarını bozdurmak suretiyle de katkıda bulunduğu, ancak ne kadarının kullanıldığının tespitinin mümkün olmadığı, bu nedenle ziynet eşyası ile yapılan katkı oranının tespitinin de mümkün olmadığı, bu durumda TMK'nun 4.maddesi ile TBK'nun 50. ve 51.maddelerindeki hakkaniyet ve fedekarlığın denkleştirilmesi ilkeleri gereğince Mahkemece tespiti gerektiği, 07.04.2014 tarihli kuyumcu bilirkişi raporunda tarafların düğününe ilişkin 7 adet fotoğraf incelemesi sonucu tespit edilen ziynet eşyalarının dava tarihindeki değerinin 6.770-TL olarak tespit edildiği, davacı lehine yukarıda tespit edilen 16.912-TL katkı payı alacağının -ziynetle katkı da göz önüne alınarak- 20.000-TL olarak tespitinin...
Aile Mahkemesinin 2017/627 Esas sayılı dosyası ile 09/08/2017 tarihinde boşanma davası açtığını, bu tarihte davacı tarafça kasada olduğu iddia edilen ziynet eşyalarının kolaylıkla alınabilecek iken davacı tarafın 17/08/2017 tarihinden müvekkili tarafından altınların kasadan alındığını iddia ederek asılsız ithamda bulunduğunu, ziynet eşyalarının kasada olduğu iddialarının gerçek dışı olduğunu, kasadan alındığı iddia edilen 17/08/2017 tarihinden sonra tarafların çekişmeli boşanma davasını anlaşmalı olarak bitirdiklerini, anlaşmalı boşanma için görüşme sırasında taraflar arasında ziynet eşyalarına ilişkin herhangi bir anlaşmazlığın olmadığını, davacının ziynet eşyalarını müvekkili tarafın alındığı iddiasının inandırıcılıktan uzak olduğunu, nakit paranın ziynet eşyası olarak sayılmadığını, bu nedenle nakit para talebinin de yerinde olmadığını, ziynet eşyaları evlendikten sonra davacıya teslim edildiğinden davacının tasarrufuna bırakıldığından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir...
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; İlk derece mahkemesince, " davacı tarafın ziynet alacağı talepleri için ayrı bir dava açıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına " karar verilmiştir. Davacı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve ziynet alacağı talebinde bulunmuştur. Ziynet alacağı talebi boşanmanın fer’isi niteliğinde olmayıp, talep edilen ziynet bedeli üzerinden ayrıca nispi harca tabidir. Dava açılırken yatırılmış olan başvurma harcı dilekçedeki bütün istekleri kapsar. Ziynet talebiyle ilgili nispi harcın davacıya tamamlattırılması (Harçlar Kanunu md. 30- 32); harç tamamlandığı takdirde gösterilen deliller değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi; harç tamamlanmadığı takdirde ise anılan yasanın 30. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir....
O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde davalı erkek yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir. 4-Davacı kadının ziynet eşyasından kaynaklanan alacak talebinin 41.800,00 TL olarak belirtildiğinin, ilk derece mahkemesince ziynet alacağının tamamının reddine karar verildiğinin, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihindeki temyiz kesinlik sınırının ise 41.530 TL olduğunun anlaşılmasına göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a gereğince temyiz sınırını geçen ziynet alacağına ilişkin kararın temyiz incelemesine gelince; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı tarafından açılan boşanma davasının reddedildiğini, tarafların halen ayrı yaşadıklarını, davacıya düğün hediyesi olarak verilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalılarda olduğunu belirterek; öncelikle aynen iadesine, iadesi mümkün olmaması halinde 2.000TL bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... cevap dilekçesinde; ziynet eşyalarının davacıda olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir....
GEREKÇE : Dava, TMK'nun 226.maddesine dayalı ziynet eşyası alacak davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Tüm dosya kapsamı ve istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu halde, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır. Bu konuda ispat yükü kendinde olan tarafın, yasal karinenin aksini her türlü delil ile ispatlama imkanı vardır....
Yerleşik Yargıtay Uygulamalarına göre, dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacak talebinin ıslah dilekçesi ile talep edilmesi mümkün değildir. Davacı dava dilekçesinde ziynet eşyası olarak sadece 150 gram mehir altını talep etmesine rağmen ıslah dilekçesi ile fazladan 150 gram mehir altını ile 7 adet bilezik, 20 adet çeyrek altın ve 1 adet set takımını da talep etmiş, bunlarla ilgili nispi harcı yatırmıştır. Oysa ki davacının ıslah dilekçesi ile fazladan talep ettiği bu alacak kalemleri için başvurma harcı yatırılmamıştır. Herhangi bir talep için başvurma harcının yatırılmamış olması halinde o talep için daha sonra nispi harç yatırılmış olsa bile burada usulüne uygun açılmış bir davadan bahsedilemeyeceği açıktır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 12/03/2020 NUMARASI : 2018/508 ESAS 2020/182 KARAR DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı Emre'nin 2014 yılında evlendiklerini, düğünde müvekkiline takılan ve dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarının düğünden hemen sonra davalılar tarafında alınarak bir daha geri verilmediğini belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde ziynet eşyalarının müvekkilinin elinden alındığı tarih olan Mayıs 2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir....