Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi ise 6100 sayılı Kanunun 4/c maddesinde "Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" olarak belirtilen nitelikte olmayan davanın mahkemenin görev alanında olmadığı, ayrıca tapunun beyanlar hanesine bir şerhin yazılması veya silinmesi hususununda asliye hukuk mahkemesinin görev alanı içinde yer aldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Yörede 3402 sayılı Kanunun Ek-4 maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna ilişkin askı ilan tutanaklarının ve diğer tüm belgelerin dosya arasına konulması, ondan sonra merci tayini incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE 24/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....

    Asliye Hukuk Mahkemesince;dava konusu 3402 sayılı ek 4 maddesi uyarınca hazine adına orman sınırlarının dışına çıkarılan dava konusu taşınmazın diğer davalının zilyetliğinde olduğuna ilişkin şerhin iptali ile taşınmazın bir kısmının davacıların kullanımında olduğuna ilişkin şerh verilmesi davası olup, dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olmayıp, zilyetlik konusu ihtilaflı olduğundan HMK4.1.Cuyarınca üstün zilyetliğin tesbiti ve zilyetliğin korunmasına ilişkin davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği görevin de kamu düzenini ilgilendirdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise; davacının talebi 6831 S.Y.'...

      Asliye Hukuk Mahkemesince;dava konusu 3402 sayılı ek 4 maddesi uyarınca hazine adına orman sınırlarının dışına çıkarılan dava konusu taşınmazın diğer davalının zilyetliğinde olduğuna ilişkin şerhin iptali ile taşınmazın bir kısmının davacıların kullanımında olduğuna ilişkin şerh verilmesi davası olup, dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olmayıp, zilyetlik konusu ihtilaflı olduğundan HMK4.1.Cuyarınca üstün zilyetliğin tesbiti ve zilyetliğin korunmasına ilişkin davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği görevin de kamu düzenini ilgilendirdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise; davacının talebi 6831 S.Y.'...

        KARAR Davacı vekili, vekil edeni ... ile davalı ...’ın dava konusu 38 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, davalının, vekil edeninin kullanımında olan alana tecavüzde bulunduğunu açıklayarak davalının tecavüzünün önlenmesine ve zilyetliğin korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile 38 parsel sayılı taşınmazda 14/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 53.299,00 m2'lik alanda davacının zilyet olduğunun tespiti ile davalının müdahalesinin önlenmesine, davacının zilyetliğinin korunması ile davacıya bu yerin teslimine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosya arasında bulunan dava konusu 38 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydına göre, taraflar taşınmazda paydaş olup, davacı taraf mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğinde bulunmuştur....

          Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu gayrımenkulün tapu kaydının Hazineye ait olduğu gerçeği karşısında dayandığı sebep zilyetlik olup, açılan davanın da zilyetlik nedenine dayalı olarak açılan el atmanın önlenmesi yani zilyetliğin korunmasına ilişkin dava olduğu ve zilyetliğin korunması hükümlerine göre görevli olan sulh hukuk mahkemesince çözümlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Tomarza Sulh Hukuk Mahkemesi ise davacı ve davalı taraf harici satış senedine dayanarak talepte bulunduklarına ve tanık beyanları ve mal müdürlüğünün 17.03.2016 ve 21.03.2016 tarihli yazı ve ekleri de bu beyanları doğrular nitelikte olduğuna göre her iki tarafın ayrı ayrı şahsi hakka dayandığının kabulü gerekir. Ayrıca davacının, Hazine arsası üzerine inşa ettiğini iddia ettiği yapı ile ilgisinin sadece zilyedlikten ibaret olduğu ileri sürülemez....

            DEVLET İHALE KANUNU [ Madde 75 ] "İçtihat Metni" Dava dilekçesinde men'i müdahale ve zilyetliğin korunması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde, davalı belediyeye ait taşınmazı müvekkili olan davacının yazılı kira akdi ile kiraladığını ve akdin yıldan yıla yenilendiğini, davalının davacıya gönderdiği ihtarname İle taşınmazı tahliye etmesini istediğini, 6570 sayılı Kanun hükümleri gereğince mahkemeden bir tahliye kararı alınmadan tahliyenin mümkün olamayacağını beyan ederek davacının zilyetliğine yönelik sataşmanın önlenmesine ve zilyetliğin korunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Davacı vekili sonraki aşamalarda sunduğu dilekçelerinde isteklerinin zilyetliğin korunmasına yönelik bulunduğunu, davalının bahçeye dikilen ağaçları keserek, ilaçlayarak zarar verip, depo kullanımını engellediğini açıklamıştır. Dava konusu taşınmazın paydaşlar ile gerçek şahıslar arasında kira sözleşmesi gibi şahsi hak doğuran bir sözleşme de bulunmamaktadır. Dava, kullanım hakkının engellenmesinden kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğine yönelik olup, uyuşmazlığın TMK'nun 981 ve devam maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekir....

                HMK 'nun 4. maddesinde'' Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.'' şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda; Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....

                  Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, re'sen dikkate alınmalıdır. Somut olayda, davacı ... şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu açıktır....

                    Köylülerince ormandan ... yapıldığı, davalı Köy Tüzel Kişiliğinin, ormana yönelik el atmanın önlenmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğundan Sulh Hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine yönelik verilen kararın davacı köy tüzel kişiliği tarafından temyiz edilmesi üzerine bozulmuştur. Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.12.1999 gün 1999/10739-10860 sayılı bozma kararında özetle "Anayasanın 169. maddesi ve 6831 Sayılı Yasa uyarınca ormanlar üzerinde zilyetlik iddiasının ileri sürülemeyeceği; ancak, Orman Yönetimi tarafından tanınmış ... ve yararlanma haklarının söz konusu olabileceğinden mahkemece taraflardan bu yöndeki kanıtları sorulup toplanacak kanıtlar birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre işin esası hakkında karar verilmesi” gereğine değinilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu