Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: "Dava her ne kadar zilyetliğin korunması ve müdahalenin giderilmesi ile zarar talebi ile açılmış ise de, davacının beyanları ve iddiaları dikkate alındığında davacının zilyetliğinin kendisine ait olduğunu ve yaklaşık 50 yıldan beri kullanımda olduğunu iddia ettiği arazi için davalının geçit hakkı istemiyle bir dava açmasının bu zilyetliğe karşı yönelmiş vaki bir saldırı veya tecavüz olarak nitelendirilemeyeceği, herkesin meşru yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olma hakkının bulunması, bu haliyle sırf davalının mülkiyeti hazineye ait olan parselden kendi taşınmazına yönelik geçit hakkı istemesinin zilyetliğe yönelik bir fiili saldırı olmayıp hak arama hürriyeti kapsamında bir eylem olduğu, bu haliyle davacının zilyetliğe saldırı, ortada bir zarar ya da müdahale de olmadığından bu haliyle davacının işbu davayı açmakta ve tüm talepleri bakımından hukuki yararı olmadığından açılan davalının HMK'nin 114 ve 115. maddeleri uyarınca...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Eletmanın Önlenmesi, Kal istemine ilişkindir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği şekilde; elatmanın önlenmesi davası, mülkiyet hakkına dayanan ve kaynağını TMK’nın 683. maddesinden alan bir dava türüdür. Müdahalenin men’i davasında amaç, mülkiyet hakkına olan saldırının veya müdahalenin ortadan kaldırılmasıdır. Böylelikle malına haksız olarak müdahalede bulunulan malik, içinde bulunduğu durumdan kurtulmuş olur. Bahsi geçen müdahale maddi olabileceği gibi farklı şekillerde de ortaya çıkabilmektedir. El atmanın önlenmesi davası açabilmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bu dava bir eda davası olup taşınmaza haklı bir sebep olmadan kişi el atmış ya da tecavüz etmiş olmalıdır. Davacı olan mutlaka malın maliki ya da zilyeti konumunda olmalıdır. Müdahalenin men’i davası hukukumuzda geniş bir yere sahiptir....

Hal böyle olunca davacılar zilyetliğe değil mülkiyet hakkına yani ayni hakka dayanarak dava açtıklarından müdahalenin önlenmesi talebi konusunda işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken davanın süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir. 2- Davalı Hazine vekilinin çekişmeli 118 ada 7 parsel sayılı taşınmazla ilgili tescil davasına yönelik temyizine gelince; Çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu ve davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece fen bilirkişi krokisinde gösterilen 30,51 metrekare yüzölçümündeki bölümün genel mahkemeden devredilen davaya konu edilip edilmediği belirlenmemiştir....

    Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur”, yine aynı Kanunun 983.maddesinde ise, “Saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile; zilyetliği saldırıya uğrayan, ona karşı dava açabilir. Dava, saldırının sona erdirilmesine, sebebinin önlenmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur.” hükümleri yer almaktadır. Mahkemece 6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi gereğince davanın, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi değil, zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesi, diğer bir deyiş ile zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilerek tarafların delilleri toplanıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme ve yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

      Mahkemece, tapu kaydına dayalı olarak davacının 148 ada 7 parsele yönelik müdahalesinin menine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı her ne kadar tapu kaydına dayanmış ise de, tapu kaydının incelenmesinde kayıt malikinin...olduğu saptanmış olup bu saptamaya göre davacının isteği TMK'nun 683. maddesi kapsamında hakka dayalı zilyetliğe yönelik müdahalenin önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir. Dosya içindeki tapu kayıtları, davacı iddiaları, davalı savunmaları ve tanık beyanları ile uzman bilirkişi raporlarından, davalıya ait 148 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kargir yapının 2004 yılında yapılan kadastro çalışmalarından önce mevcut olduğu, inşaat mühendisi bilirkişinin 08.06.2011 tarihli raporunda belirtildiği üzere çatıda herhangi bir tamirat izine rastlanmadığından uzun yıllardan (1970 yılından) beri çatının mevcut hali ile bulunduğu saptanmıştır. Bu saptamaya göre örf ve adete dayalı fiili bir durum mevcuttur....

        işgal ettiğinden müdahalenin menine ve iki dönemlik zararı olan 8.000 TL'nin ecrimisil olarak tahsilini istemiştir....

          Müdahalenin men’i davası hukukumuzda geniş bir yere sahiptir. Haksız el atmanın önüne geçebilmek için değişik sebeplerle el atmanın önlenmesi davası açmak mümkündür. Bunlardan bazılarını; malikin, malik olduğu taşınmaza karşı yapılan el atmanın önlenmesi için açılan dava, malikin sahip olduğu malı haksız olarak elinde bulunduran ya da ona saldıran kişiye karşı açılan el atmanın önlenmesi davası, malikin maliki olduğu şeyin doğal ürünlerine karşı yapılmış olan el atmanın önlenmesine karşı açılan dava, malikin karşılaşabileceği sınır tecavüzlerine karşı açabileceği el atmanın önlenmesi davası, malikin arazi kayması nedeniyle vaki el atmalara karşı açabileceği dava, malikin zilyetliğe saldırı olması nedeniyle açabileceği dava ve malikin geçit hakkı sebebiyle el atmalara karşı açabileceği dava, şekilde sıralayabiliriz....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 91 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğunu, komşu parsel paydaşı davalının 91 sayılı parselin güneyine yaklaşık 3000 m² tecavüz ettiğini ileri sürerek, müdahalenin menini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalılın davacı taşınmazına herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

            Birleşen davada, davacı Hazine vekili aynı yerler hakkında tescil talebi ile birlikte müdahalenin önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı-karşı davalı ...’un açtığı davanın kısmen kabulü ile 06.05.2005 tarihli raporda A harfiyle gösterilen 1527 m2'lik taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak davacı adına tesciline, aynı krokide B harfi ile işaretlenen taşınmaz hakkındaki davanın reddine, birleşen davada ise; B harfi ile gösterilen 709 m2'lik yerin Hazine adına tescili ile davacının müdahalesinin önlenmesi ve A ile gösterilen kısma ait davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün redde ilişkin bölümü ilk davacı-karşı davalı vekili, kabule ilişkin bölümü ise davalı-karşı davacı Hazine vekili ile dahili davalı ... Belediyesi vekili taraflarından temyiz edilmiştir....

              Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, müdahalenin men'i ve tazminat istemine ilişkindir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince, 5602 sayılı Tapulama Kanununun 35. maddesi gereğince davaya bakma görevinin kadastro mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Kadastro Mahkemesi tarafından ise, davanın mahiyeti itibariyle; (dava konusu söğütlere vaki müdahalenin önlenmesi ve davalılar tarafından kesilen söğütlerin tazmini talebinden olup) Tapulama Kanununun 47. maddesinde açıklanan ve tapulama mahkemesince çözümlenmesi gereken gayrimenkul mülkiyetine ve mülkiyetin gayri ayni bir halika teallük eylememesi dolayisiyle bu tür davalara bakma görevinin kadastro mahkemesinde bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu