WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE : Dava; taraflar adlarına kayıtlı olmayan taşınmaza yönelik zilyetliğe dayalı el atmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir. TMK'nin 981, 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Somut uyuşmazlık, 6100 sayılı HMK. 4/c (1086 sayılı HUMK'nun 8/II-3) maddesinde yazılı zilyetliğin korunması istemi ile açılan dava olup; temelinde ayni bir hak iddiası olmadığı için TMK'nun 683. maddesine dayalı müdahalenin önlenmesi isteğinin olmadığının kabulü gerekir. Tarafların hiçbirisinin taşınmazda kayıt maliki olmadığı hususları da gözönünde bulundurularak, uyuşmazlığın zilyetliğin korunması çerçevesinde değerlendirilip, toplanmış delillere göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, zilyetliğin tartışmalı olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

Dava, tapulu taşınmaz üzerindeki taşınmaza yönelik müdahalenin meni ve muarazanın giderilmesi istemine ilişkin olup dava konusu parselin beyanlar hanesindeki yazılı hakka ve harici satın alma hakkına dayalı olarak kendisine ait olduğu iddia edilen alana yönelik müdahalenin meni ve muarazanın önlenmesi istenildiğine göre tarafların tapu maliki olmasına gerek yoktur. Mahkemece tapunun beyanlar hanesindeki hak ve harici satın alma hakkına dayalı zilyetliğe dayanıldığına göre; uyuşmazlığın toplanmış ve toplanacak delillere göre çözülmesi gerekirken, mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilip uyuşmazlığın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmemiştir....

    Davacı ... ise, zilyetliğe vaki müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil istemi ile dava açmış, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sırasında "zilyetliğe vaki el atmanın önlenmesi talebi" yönünden ayırma kararı verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkemece; yapılan yargılama sonunda ... davasının reddine; ... davasının kabulü ile 109 ada 57 sayılı parselin beyanlar hanesindeki "bu taşınmaz ... oğlu ... ....’ın kullanımındadır" şerhinin iptaline, 1985 yılından beri ... oğlu ...'in kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmiş; hüküm, davalı-davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Somut olayda; davacı İki yere müdahalenin menini istenmiş, birisinde mülkiyet hakkına diğerinde ise zilyetliğe dayanmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest bulunan dava sonucunda, dosyamız davacısının zilyetliğe dayalı olarak elatmanın önlenmesini istediği yerin mülkiyet durumu belirlenecektir. Bu nedenle zilyetliğe dayalı istem ile tescil davası arasında bağlantı vardır ve bu istemin sonuca bağlanması açısından tescil davası Ön mesele teşkil ettiğinden sonucunun beklenmesi gerekir. Ancak mülkiyet hakkına dayalı olarak 157 sayılı parsel için açılan davanın, tescil davası ile ilgisi olmayıp sonucunun da bu istem için beklenmesi gerekmez....

        Kabule göre de; her ne kadar Mahkeme kararının gerekçesinde dava, zilyetliğe elatmanın önlenmesi davası olarak nitelendirilmişse de dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası niteliğindedir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

          Her ne kadar, davacı taraf zilyetliğe dayalı olarak müdahalenin men'i ve kal' davası açmışsa da; taraflar arasındaki ihtilafın mülkiyet esaslı bir ihtilaf olduğu, sırf zilyetliğin korunması amaçlı olarak bu davanın açılmadığı, davanın mülkiyetin tespiti ve korunması istemini de içerdiği anlaşılmaktadır. Buna göre, nitelenen dava bakımından 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesine göre mal varlığına dayalı bu davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04/12/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi K A R A R Davada davacı Hazine vekili, Hazine adına kayıtlı bulunan 187 ada 36 parsel sayılı taşınmaza müdahalenin men'i ve kal isteğinde bulunduğuna, kararı temyiz eden karşı davacı gerçek kişi ise, TMK.nun 744 ve devamı maddeleri uyarınca tapulu taşınmazına su yolu ve mecra irtifak hakkı tesisi isteğinde bulunduğuna, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu açıklanmadığına ve zilyetliğe dayanılmadığına göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih ve 1 sayılı Kararı ile hazırlanan, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'ne aittir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Elatmanın Önlenmesi istemine ilişkindir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği şekilde; elatmanın önlenmesi davası, mülkiyet hakkına dayanan ve kaynağını TMK’nın 683. maddesinden alan bir dava türüdür. Müdahalenin men’i davasında amaç, mülkiyet hakkına olan saldırının veya müdahalenin ortadan kaldırılmasıdır. Böylelikle malına haksız olarak müdahalede bulunulan malik, içinde bulunduğu durumdan kurtulmuş olur. Bahsi geçen müdahale maddi olabileceği gibi farklı şekillerde de ortaya çıkabilmektedir. El atmanın önlenmesi davası açabilmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bu dava bir eda davası olup taşınmaza haklı bir sebep olmadan kişi el atmış ya da tecavüz etmiş olmalıdır. Davacı olan mutlaka malın maliki ya da zilyeti konumunda olmalıdır. Müdahalenin men’i davası hukukumuzda geniş bir yere sahiptir....

              Yukarıdaki Yargıtay kararında da belirtildiği şekilde paylı mülkiyete veya el birliği mülkiyetine konu taşınmazlarda paydaşlardan her birinin taşınmaza yönelik haksız müdahalelere karşı tek başına el atmanın önlenmesi davası açabilmeleri mümkündür. Bu tür durumlarda paydaş olmayan ve haksız eylemde bulunan davalı hakkında taşınmazın tamamına yönelik elatmasının önlenmesine karar verilir. Somut olayda, yerel mahkemece davalının işgal ettiği meskenin dava tarihindeki değeri dikkate alınarak harcın tamamlatılıp meskene yönelik el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken el atılan meskende davacının hissesine isabet eden değer üzerinden harcın tamamlatıldığı ve hisseye yönelik el atmanın önlenmesi kararı verildiği görülmektedir. Bu durum usul ve yasaya aykırı ise de davacı tarafın el atılan taşınmazdaki hisseye yönelik el atmanın önlenmesine ilişkin karara ilişkin istinafı olmadığından aleyhe hüküm verme yasağı dikkate alınarak bu yönden değerlendirme yapılmamıştır....

              Kargı Sulh Hukuk Mahkemesi'nce;davacı vekilinin, uyuşmazlığın Çorum İli, Kargı İlçesi, Çobanlar Köyü, 175 ada 1 parsel sayılı Yaylak nitelikli, kamu orta malı olarak malik kaydı yapılmış taşınmaz üzerindeki yayla evine ilişkin olduğu, davanın temelinde, söz konusu yayla eviyle ilgili kira ilişkisinden doğan kiralayanlık şahsi hakkına dayandığı, bir başka deyişle, davanın temelde şahsi hakka dayalı el atmanın önlenmesi davası olduğu, davanın sadece zilyetliğin korunmasına yönelik dava niteliğinde olmadığı, Sulh Hukuk Mahkemesinin yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik davada görevli olduğu, temelde şahsi hakka dayalı müdahalenin meni davasında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dava; dava konusu ev açısından hakka dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu