DAVA KONUSU : Zamanaşımı Defii KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı borçlu T1 vekili dava dilekçesinde özetle: takipten sonra 3 yıllık zamanaşımı geçtiğinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, 26/01/2017 tarihli yenileme işleminde ödenmesi gereken harçların ödenmediğini ve yenileme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini bu nedenle 3 yıllık zamanaşımının somut olayda gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı iş sahibi, birleşen davada uzatılan cevap süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı defiinde bulunmuştur. Zamanaşımı defiiyle ilgili gerek birleşen davada gerekse birleştirilen asıl dava dosyasında bir karar oluşturulmadığı gibi nihai karar gerekçesinde de zamanaşımı defii değerlendirilmemiş, tartışılıp sonuca bağlanmamıştır. Bu durumda mahkemec birleşen davada verilen hükümle ilgili zamanaşımının defiiyle ilgili bir karar verilmesini sağlamak üzere hükmün bozulması gerekirken iş sahibinin bu konuda açık bir temyizi bulunmasına rağmen temyiz itirazları reddedilerek onandığı bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından, zamanaşımı defiinin değerlendirilip bu konuda bir karar verilmesini sağlamak için karar düzeltme talebinin kabulü uygun görülmemiştir....
Davalılar, dava ve bilirkişi raporu sonrası ıslah edilen miktara karşı süresinde zamanaşımı defiini ileri sürmüştür. Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksinin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksinin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksinin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönündendava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksinin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Davalılar, dava ve bilirkişi raporu sonrası ıslah edilen miktara karşı süresinde zamanaşımı defiini ileri sürmüştür. Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2009-2010 ve 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksizin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2009-2010 ve 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresi gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksizin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve bahçesinin hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksinin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda bulunan kayısı meyve ağaçlarının hasat dönemi sonu araştırılarak her bir yıla ilişkin talep yönünden dava zamanaşımı ve ıslah zamanaşımı defiinin değerlendirilmesi gerekir. 2011 yılına ait talebin değerlendirilmesi sırasında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi, 2012 ve 2013 yıllarına ait talebin değerlendirilmesi sırasında ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin gözetilmesi ile davalıların dava zamanaşımı ve ıslaha karşı zamanaşımı defii hakkında karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar gözetilmeksinin haksız fiilin devam ettiği gerekçesi ile davalıların zamanaşımı defiinin reddine karar verilmesi doğru değildir....