Davalı taraf davaya cevap dilekçesinde zamanaşımı defii ileri sürmemiştir. Islah dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra ileri sürmüş olduğu zamanaşımı defii ise süresinde bulunmadığından Mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmamıştır. Dava, zamanaşımına uğramış çeklerden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir. Dava konusu çeklerde ciro silsilesine bakıldığında çeklerin davalı borçlu tarafından ciro edilmek suretiyle davacıya devredildiği bu nedenle davacı ve davalı arasında temel ilişki bulunduğu ve davacının da bu temel ilişkiye dayandığı görülmektedir....
Somut olaya gelince, davalı vekili süresi içinde verilen cevap dilekçesinde zamanaşımı defiinde bulunmuştur. Ayrıca; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/472 Esas ve 2013/246 Karar sayılı ilamı ile kamulaştırmasız el atma davasının kabulüne karar verilmiş, bu dava 05/11/2012 tarihinde açılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalının zamanaşımı defii ve kamulaştırmasız el atma dava tarihi dikkate alınarak, 25/11/2009 tarihi ile 05/11/2012 tarih aralığı için ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilemesi doğru görülmemiştir....
Diğer davalılar yönünden ise zamanaşımı defiinde bulunan davalı Üniversite ile zamanaşımı defii bulunmayan davalı şirketin sorumluluk miktarları ayrıştırılmıştır. Zira davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle, her bir davalı, hakkında açılan dava için ayrı iddia ve savunmada bulunma hakkına sahiptir. Birinin ileri sürdüğü zamanaşımı defii bu yönde savunmada bulunmayan diğer davalıya sirayet etmez.(Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, cilt III, sy.3340- 2001). Davacı, son aya ait ücretinin ödenmediğini ve tüm hizmet süresi içinde AGİ ödemesi yapılmadığını iddia ederek talepte bulunmuş olup, iddianın aksini gösterir ödeme belgesi sunulmadığından, bilirkişi raporunda AGİ ödemelerine 2008 yılında başlandığı gözetilerek yapılan hesaplamaya göre davacının AGİ alacağı ve ödenmeyen aylık ücret alacağı kabul edilmiştir....
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def'i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def'i dikkate alınmaz. Somut uyuşmazlıkta, davalılardan sadece Bakanlık ıslaha karşı zamanaşımı def’ini ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin dışındaki alacaklar için zamanaşımı defii dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır....
İslahla artırılan kısım açısından zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı ıslah tarihine göre değerlendirilir. Süresinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu takdirde hakim HMK. 163. maddesi uyarınca öncelikle bu sorunu çözmek zorundadır. Somut uyuşmazlığımızda, davalı vekilince ıslahla artırılan kısım bakımından süresinde zamanaşımı definde bulunulmuştur. Zamanaşımı defi bir hakkın istenebilirliğini önlediği için öncelikle ve ön sorun olarak çözümlenmesi, ıslahla artırılan kısım bakımından zamanaşımın gerçekleştiğinin anlaşılması durumunda işin esasına girilmeden davanın sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece, davalının ıslahla artırılan kısma ilişkin zamanaşımı defii hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermeksizin uyuşmazlığın esasına girilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ -KARAR- Dava, vasiyatnamenin tenfizi isteğiyle olup, davalılar tenkis defiinde bulunmuş, tenfis defiinde bulunmuş, tenfiz defii gözetilerek vasiyetnamenin tefizi davasının kaulüne ilişkin mahkeme kararı bir kısım davacılar tarafından her iki yönünden temyiz edilmiştir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 3.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 25.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, zamanaşımı defii ileri sürerek, bağış şartının tapuya şerh verilmediğini, protokol gereğinin yerine getirildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davacının taşınmazı bahçe ziraati programı öğrencilerinin uygulama ve araştırma yapmaları amacıyla bağışladığı ancak 2012-2013 öğretim yılında anılan bölüme öğrenci alımının durdurulması ve bölümün kapatılması sonucunda bağıştan dönme koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... Üniversitesi Rektörlüğünün yargı harçlarından muaf olduğu gözetilmeden aleyhine harcın hüküm altına alınmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davalının istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulüne, tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir....
Davalılar, zamanaşımı defii ileri sürerek, iddiaların asılsız olduğunu, satış işleminin usulünce yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tanık adreslerinin bildirilmediğine değinilerek iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, "Akit tablosununun arka yüzünde, tanıkların nufüs bilgileri bulunduğuna göre; bu bilgiler üzerinden mernis sistemi işletilmek suretiyle adreslerinin bulunabileceği gözetildiğinde mahkemenin davacının akit tablosundaki tanıkların adresleri bildirmediği yönündeki gerekçesine katılmak mümkün değildir. Öte yandan davacının başka resmi kurumlarda imzasının ya da mührünün bulunup bulunamadığı davacının öteki resmi işlemlerde mühür kullanıp kullanmadığı araştırılmamış, bu konuda ... Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden tespit yapılmasının gerekli olabileceği de değerlendirilmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Ceza tayinine yer olmadığına dair karar Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Sanığın eyleminin tahrik altında işlediği halde, haksız fiilin başka türlü defii mümkün iken meşru savunma olarak değerlendirilip yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda mahkemece, alacağın muaccel olup, zamanaşımı sürelerinin işlemeye başladığı 29.....2006 ve 09.02.2007 teslim tarihlerinden icra takibinin yapıldığı ....03.2013 tarihine kadar 818 sayılı BK'nın 126/.... maddesinde öngörülen ... yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden, zamanaşımı defii kabul edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerine, zamanaşımı defi'i reddedilip, işin esasıyla ilgili yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren ... gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine ....02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....