Davalı ... vekilinin bu yöndeki zaman aşımı savunmasına itibar edilmiş, zaman aşımı itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı ...'nin 24/01/2014 tarihli ıslah dilekçesinde tedavi gideri, yol gideri ve motosiklet pert total bedeli yönünden ıslah ettiği toplam 3.816,10 TL için davalı ...'un zaman aşımı defi nazara alınarak yalnızca davalı ... yönünden zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, zaman aşımı hukuksal niteliği itibariyle bir defi olup, taraflarca ileri sürülmediği takdirde hakim tarafından resen nazara alınması mümkün değildir. Bu çerçevede, davalı ... Sigorta A.Ş. vekili ıslah dilekçesine karşı zaman aşımı defiinde bulunmadığından bu davalı yönünden ıslah ile artırılan tutar bakımından alacağın zaman aşımı uğradığından söz edilemeyecektir....
bulunduğu, ıslah tarihi itibariyle 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, bu nedenle birleşen davanın 10.000,00 TL üzerinden kabulü ile aşan kısım yönünden davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Bu nedenle davada zaman aşımı süresi dolmamıştır. Mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.03.2015 (Per.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 4733 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Sanık hakkında 4733 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının suçtan zarar gören Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’na tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği ve bu nedenle zaman aşımı süresinin durmadığı, sanığa isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezasının üst haddine göre davanın 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, zaman aşımı süresini son kesen işlemin sanığın 11/03/2010 tarihli savunma olduğu, inceleme tarihi itibarıyla olağan zaman aşımı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 4733 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Sanık hakkında 4733 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının suçtan zarar gören Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’na tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği ve bu nedenle zaman aşımı süresinin durmadığı, sanığa isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezasının üst haddine göre davanın 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, zaman aşımı süresini son kesen işlemin sanığın 21/05/2010 tarihli savunması olduğu, inceleme tarihi itibarıyla olağan zaman aşımı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilinin ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri...
Ceza Dairesinin 03.02.2014 tarihli ve 2013/23474 Esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zaman aşımının duracağı ve zaman aşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı, Dosya kapsamına göre; kayden 10.06.1993 doğumlu olan ve suçun işlendiği 18.07.2010 tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında kasten yaralama suçundan eylemine uyan 5237 sayılı Kanun'un 86/1. maddesinde öngürülen cezanın miktar ve nev’i itibariyle tabi olduğu aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddeleri uyarınca asli zaman aşımı süresinin 5 yıl 4 ay, olağanüstü zaman aşımı süresinin ise 7 yıl 12 ay olduğu, Suça sürüklenen çocuğun 10.02.2011 tarihinde sorgusu yapılarak zaman aşımı süresinin kesildiği, 5 yıl 4 aylık olağan zaman aşımı süresinin sorgu tarihinden...
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz....
SONUÇ: Hükmün gerekçe kısmında ve 1. bendinde yer alan, “ödeme emrinin takip konusu borçların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olması, ödeme emrinin davacıya tebliğ tarihi itibariyle 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle" ibaresi çıkartılarak; hükmün bu şekliyle DÜZELTEREK ONANMASINA, 18.12. 2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, mahkemece ilk kararda ücretlerin geç ödenmesinden kaynaklanan cezai şart niteliğindeki %1 fazla ödemenin on yıllık zaman aşımına tabî olduğu, alacağının zaman aşımına uğramadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından talep konusu cezai şart niteliğindeki %1 fazla ödemenin beş yıllık zaman aşımı süresine tabî olduğu, ilk davanın kısmi dava olarak açıldığı, 03.04.2014 olan ek dava tarihine göre 03.04.2009 tarihinden önceki alacakların zaman aşımı nedeni ile reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verildiği, direnme kararının gerekçesinde ise dava dilekçesinin davalıya 16.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği, 07.07.2014 tarihi itibariyle yasal süre geçtikten sonra verilen cevap dilekçesi ile zaman aşımı def'inde bulunulduğu, davaya konu alacak yönünden zaman aşımı süresinin beş yıl olduğu düşünülse bile yasal süre geçtikten sonra yapılan zaman aşımı def'inin dikkate alınamayacağı gerekçesine yer verildiği anlaşılmaktadır...
Davalılar vekili, takip ve dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, davanın usulden reddi gerektiğini, aksi durumda ise asıl alacağı kabul ettiklerini, faizin usul ve yasaya aykırı, fahiş hesaplandığını, bu durumda davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, 24/06/2015 tarihli celsede; "5411 sayılı 141.maddesi gereğince alacağın 20 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve süresi dolmadığından, davalıların zaman aşımı defi ve itirazının reddine karar vermiş, yapılan yargılama sonunda ise davalıların 4.938,14 TL'lik asıl alacağı kabul ettiklerinden ana para üzerinden yapılan hesaplamaya göre 64.311,74 TL işlemiş faiz ile birlikte toplam 69.249,88 TL üzerinden takibin devamına ve icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı, davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır....