Davalılar vekili, takip ve dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, davanın usulden reddi gerektiğini, aksi durumda ise asıl alacağı kabul ettiklerini, faizin usul ve yasaya aykırı, fahiş hesaplandığını, bu durumda davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, 24/06/2015 tarihli celsede; "5411 sayılı 141.maddesi gereğince alacağın 20 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve süresi dolmadığından, davalıların zaman aşımı defi ve itirazının reddine karar vermiş, yapılan yargılama sonunda ise davalıların 4.938,14 TL'lik asıl alacağı kabul ettiklerinden ana para üzerinden yapılan hesaplamaya göre 64.311,74 TL işlemiş faiz ile birlikte toplam 69.249,88 TL üzerinden takibin devamına ve icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı, davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır....
Borçlar Kanununun 51. maddesi hükmü gereğince borçlulardan her biri borcun tamamından tek başına sorumlu olduğundan, borçlulardan birisinin borcunun zaman aşımına uğramış olması alacak miktarına etkili değildir. Bu kuralın doğal bir sonucu olarak da zaman aşımı def’inden ancak kendi borcu zaman aşımına uğramış olan borçlu yararlanabilir ve her davalıya kendi hukuki durumlarına uygun zaman aşımı süresi uygulanır. Davacı vekilinin 07.01.2009 tarihli dava dilekçesi üzerine davalılardan Liberty Sigorta AŞ süresinde zaman aşımı defi-isini ileri sürmüştür....
Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalıların anılan takibe itiraz ettiklerini ve bu itirazlar ile takibin durduruğunu, itiraz ile duran takibe devam edebilmek için iş bu davanın açılması zarureti doğduğunu, davalıların itirazlarının haksız olduğunu, davalıların itiraz dilekçelerinde zaman aşımı definde bulunuş iseler de bu defi yerinde olmadığını, borcun kaynağının finansal kiralama sözleşmesi olup borç doğumundan itibaren 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, bu bakımdan borç zaman aşımına uğramadığını, yine takip dayanağı olan finansal kiralama sözleşmelerinin 47. Maddesinde delil sözleşmesi yapılmış olup müvekkil şirketin tüm ticari defter, belge ve kayıtlarına münhasır kesin delil olduğunu kabul ettiklerini, açıklanan bu nedenlerle; davalıların ... 7. İcra Müdürlüğünün ......
Tasarım İmalat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alınıp davacı kuruma verilmesine, Islah tarihi itibariyle üçüncü kişi konumunda bulunan ... ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı yönünden zaman aşımı oluştuğu anlaşıldığından, zaman aşımı defi sebebiyle ıslah edilen miktarlar bakımından ... ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın reddine, şeklinde karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1.Mahkeme kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Dairemizin 24.11.2016 tarihli ve 2015/9310 E. 2016/14203 K. sayılı ilamında; ceza dosyasının sonucunun bekletilmesi, zamanaşımının ve 506 sayılı Kanun'un 9 ve 10 uncu maddelerin irdelenmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. VI. TEMYİZ A....
İstinaf Sebepleri Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde; borçlunun takip dosyasına sunduğu dilekçe ile borcu kabul ettiğini, zaman aşımı şikayetinde bulunmasının dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığını, muhtelif zamanlarda takibi ilerletici taleplerde bulunulduğundan zaman aşımının söz konusu olmadığını, tasarrufun iptali davası açılmasıyla da zaman aşımı süresinin durduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılması ile şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. C....
Mahkeme, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1479 sayılı kanunun 70. maddesinin 2. fıkrası; bu kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davalarının 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu hükme bağlamıştır. Zaman aşımı başlangıcı gelirin onay tarihi olup, davalı tarafından 20.07.2002 tarihinde öldürülen sigortalının hak sahibine bağlanan 10.01.2003 onay tarihli ilk peşin aylıkların 14.08.2009 tarihli dava ile talep edilmesi karşısında, zaman aşımı süresinin dolmadığı gözetilip davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde ve zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür....
Mahkememizce ------- kararındaki kök dosya yönünden istinaf taleplerinin incelenmeksizin başvurunun kabulüne ilişkin hüküm gereğince ve usul gereği; öncelikle kök dosyadaki ve birleşen dosyadaki sigorta şirket vekilinin zaman aşımı itirazının incelenmesi gerekmiştir. Yaralamalı trafik kazalarında dava, ceza zaman aşımına tabi olup, ceza zaman aşımı ------ uzamış ceza zaman aşımı ------yıldır. Dava, ceza zaman aşımı dolduktan sonra ancak uzamış zaman aşımı süresi içinde açılmış görülmektedir....
Davacının binasındaki sıva imalatındaki hataların davalı tarafından satılan hazır sıva maddesindeki ayıptan kaynaklandığının tespiti halinde ise bu kere satıcının, satılan hazır sıva malzemesini alıcıya ayıplı olarak devretmesinde ağır kusurlu olup olmadığının araştırılması ve ağır kusurlu ise davalının B.K.207 (TBK.231.) maddesi gereğince zaman aşımı define dayanamayacağı gözetilip davacının tüm zararının hüküm altına alınması gerekir. Davalının ayıplı malı devrinde ağır kusurlu olmadığının anlaşılması halinde ise bu kere zaman aşımı define dayanabileceği ve zaman aşımı defi ilk itirazlardan olmadığı için cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen zaman aşımı definin ıslah ile ileri sürülebileceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekecektir." gerekçesiyle taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin bozma ilamının kaldırılarak Mahkeme kararının yukarıdaki gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir. C....
Mahkemece; davalı vekilinin 21/02/2013 tarihli süre uzatım isteminde zaman aşımı itirazında bulunmadığı, 07/03/2013 tarihli cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunduğu, ancak duruşmada davacı tarafın davalının yaptığı zaman aşımı itirazına karşılık savunmanın genişletilmesi itirazında bulunmadığı bu nedenle zaman aşımı itirazı nazara alınarak yapılan hesaplamaya göre karar verildiği, buna göre de, davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25.09.2019 günlü ve 2017/14165 E. - 2019/7119 K. sayılı ilamı ile; sair temyiz itirazları incelenmeksizin, "dava tarihi 18.01.2013 olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir. Davalı tarafça verilen süre uzatım dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş, böylece süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def’ine davacı taraf muvafakat ettiğini açıkça beyan etmemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının dava dilekçesini tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı, cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen itirazların daha sonra ileri sürülemeyeceğini, zaman aşımı def'inin yasada ve doktrinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiğini, ilk itirazın dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 10 gün içinde ileri sürülebileceğini, bu süre sonrasında zaman aşımı iddiasında bulunulamayacağını, davalının yasal süre bittikten 2 ay sonra beyanda bulunarak zamanaşımı def'ini ileri sürdüğünü, kaldı ki arabuluculuk bürosuna yapılan başvurunun zaman aşımı ve hak düşürücü süreleri kestiğini, arabuluculuk kurumuna 10/02/2020 tarihinde müracaat edildiğini yani bu tarihte zamanaşımı süresinin kesildiğini, arabuluculuk görüşmeleri sırasında meydana gelen salgın nedeniyle sürenin 15/06/2020 tarihine uzadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur...