Islah dilekçesi davalı vekiline 20.11.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup zaman aşımı itirazı 17.01.2019 tarihinde yasal süre geçtikten sonra yapılmıştır. Davalı vekilinin 11.07.2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde “Bilirkişinin raporunda belirttiği zamanaşımı değerlendirmesine katılıyoruz." ifadesi zaman aşımı itirazı olarak değerlendirilemeyeceğinden mahkemece zamanaşımı savunmasının dikkate alınmaması yerindedir. 4857 sayılı Yasa'nın 59, 60. ve Yıllık İzin Yönetmeliğinin 20. maddeleri uyarınca yıllık izin hakkının kullanıldığı hususunda ispat yükü davalı işverenliğe düşmektedir. İspat yükü üzerinde bulunan davalı tarafça, davacının 9 günlük yıllık izninin kullandırıldığının ve kullandırılmayan yıllık izinlerin ücretinin ödendiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacının yıllık izin ücreti talebinin haklı olduğu anlaşılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;Davacı borçlu tarafından Adana 1.Asliye ticaret Mahkemesinin 2014/694 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığı, TTK.nun 662.maddesine göre alacaklı tarafından açılan alacak davasının zaman aşımını kestiği, ancak borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında da alacaklının savunmalarının defi yolu ile ileri sürmesinin zaman aşımını kestiğinin kabul edildiği, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında alacaklının savunmasını defi yolu ile sürdüğünden menfi tespit davası hakkında verilen kararın kesinleştiği 08.10.2018 tarihine kadar zaman aşımının işlemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili süre tutum dilekçesinde özetle;İstinaf yoluna başvurduklarını belirtmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstinaf başvurusunun süresinde olmadığını belirterek usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Alacağın icra takibine konulan 2.700 TL lik kısmı için zaman aşımının kesilmiş olduğu tespiti doğru ise de takibe konu edilmeyen ancak tüketici hakem heyeti başvurusunda talep edilen (3.186 TL -2.700 TL) 486 TL lik (KDV miktarına denk gelen) kısım için sözleşmenin yapıldığı tarihten (14.01.2013) tüketici hakem heyetine başvuru tarihine (17.05.2018) kadar simsarlık sözleşmelerinden doğan alacaklar için öngörülen kanuni 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmuş olmasına rağmen alacağın tamamı hakkında zamanaşımı süresinin kesildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir....
Zira takibin incelenmesinde kambiyo senedine mahsus bir takip olmadığı, aksine ilamsız takiplerde ödeme emrinin davalı taraflara gönderildiği, takip konusu olarak 125.000,00 TL miktarlı 29/03/2013 tanzim tarihli 30/03/2013 vade tarihli senedin gösterildiği, davalı tarafın cevap dilekçesinde takip konusu senedin zaman aşımına uğradığına ilişkin zaman aşımı defini ileri sürdüğü, ortada kambiyo senedi ile yapılan bir takip bulunmadığı, zaman aşımı defi ve davacı taraf tacir olsa da davalıların tacir olmadığı da göz önünde tutulduğunda, uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, zira bu durumda uyuşmazlık konusunun Türk Ticaret Kanunda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı, taraflardan birinin tacir olmaması nedeniyle elde nisbi bir ticari davanın da bulunmadığı, ancak davada kambiyo hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık varsa ticaret mahkemeleri görevli olur. Somut olayda kambiyo hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık yoktur....
Kıdem ve ihbar tazminatı hakkın doğduğu tarih itibariyle 10 yıllık zaman aşımına tabi olup fesih ile süre başlar. 7036 sayılı Kanun ile 25/10/2017 tarihinden itibaren bu tarih sonrası yapılan fesihlerde zaman aşımı kıdem ve ihbar tazminatı için 25.10.2017 sonrası fesihler açısından 5 yıldır. Buna arabuluculukta geçen süre de eklenmelidir. Zaman aşımı 7036 sayılı Kanun öncesi başlamış ve 5 yıldan uzunsa önceki uzun süre değil değişen 5 yıl, kısa ise kalan süre kadar süre işlemeye devam edecektir. Davacı davasını 19/10/2020 tarihinde ıslah etmiştir. Bu durumda dava ve ıslah dilekçesine dilekçesine karşı ileri sürülen defi yerinde değildir. Kıdem ve ihbar tazminatı, zaman aşımı söz konusu değildir. Davalının istinafı yerinde görülmemiştir....
Birleştirilen 2012/4E sayılı davaya gelince: Davacının anılan dava ile iş kazası sonucu % 34,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığından bahisle maddi tazminat isteminde bulunduğu ve davalı tarafça süresi içerisinde zaman aşımı defi-inde bulunulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık zaman aşımının hangi tarihte başladığı giderek, 03.01 2012 dava tarihinde zaman aşımının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur....
Mahkemece, davanın zaman aşımına uğramış 4 adet bonoya dayalı olarak davacı tarafça senet borçlusu dava dışı ...ve kefil davalı hakkında başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali davası olduğu, davalının, icra dosyasında yetki ve zaman aşımı itirazında bulunduğunu, yetki itirazının reddedildiğini, davada uygulanacak zamanaşımı süreleri yönünden ise, 6103 sayılı TTK'nun yürürlüğü ve Uygulama şekli Hakkındaki Kanunun 6. maddesi gereğince 6762 sayılı TTK'nun uygulanacağını, 6762 sayılı TTK'nun 690. maddesi yollaması ile emre yazılı senetlerde de uygulanacak olan 661. maddesine göre bonodan zamanaşımı süresi 3 yıl olup, takip konusu bonolardaki en son vade tarihi olan 25.09.2004 'ten itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra 02.08.2009' da takip yapıldığı, yine 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talepte bulunabilmek için zamanaşımının dolmasından itibaren 1 yıl içinde takip yapılmadığı, davanın zaman aşımına uğradığı davalı tarafça süresinde...
Davalı tarafın işyeri devrine ilişkin savunması üzerinde durulup davacının temizlik işlerinin verildiği DDR isimli şirkette çalışmaya devam edip etmediği araştırılıp sonucuna göre işyeri devri olduğunun kabulü halinde feshe bağlı haklar talep edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır. 3-Davalı vekili ıslah dilekçesinin tebliği üzerine usulünce zaman aşımı def'inde bulunduğu halde bu savunma üzerinde durulmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin ıslaha yönelen zaman aşımı defi üzerinde durularak bu konuda gerekirse bilirkişiden ek rapor alınıp bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı tarafın işyeri devrine ilişkin savunması üzerinde durulup davacının temizlik işlerinin verildiği DDR isimli şirkette çalışmaya devam edip etmediği araştırılıp sonucuna göre işyeri devri olduğunun kabulü halinde feshe bağlı haklar talep edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır. 3-Davalı vekili ıslah dilekçesinin tebliği üzerine usulünce zaman aşımı def'inde bulunduğu halde bu savunma üzerinde durulmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin ıslaha yönelen zaman aşımı defi üzerinde durularak bu konuda gerekirse bilirkişiden ek rapor alınıp bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalının davaya cevap süresini geçirdikten sonra zaman aşımı def'ini ileri sürdüğü ancak davacılar vekilinin 15/4/2009 tarihli celsede elden tebellüğ ettiği cevap dilekçesine karşı yerel mahkemece karşı beyanda bulunması için 15 günlük süre verilmesine rağmen belirlenen bu sürede zaman aşımı def'inin süresinde olmadığı yönünde açıkça karşı koymadığı daha sonraki tarihte verdiği 10/6/2009 tarihli dilekçeyle zaman aşımı def'inin süresinde ileri sürülmediğini belirttiği anlaşılmaktadır. Davacı süresinde ileri sürülmeyen zaman aşımı define karşı zamanında açıkça karşı koymadığına göre zaman aşımı def'inin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Davaya konu trafik kazası 6/10/1999 tarihinde gerçekleşmiş olup, eylem aynı zamanda 765 sayılı Türk Ceza Kanununda düzenlenen 455/1-son maddesindeki taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu oluşturmaktadır. Zaman aşımı süresi 5 yıldır....