WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı isteminden ibarettir. Yoksulluk nafakası bakımından: HMK'nın 352. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir. Hangi kararların kesin olduğu HMK'nın 341. maddesinde belirtilmiştir. 6763 sayılı yasanın 41'nci maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 341/2. maddesinde ön görülen 1.500,00 TL kesinlik sınırı 02/12/2016 tarihinden itibaren 3.000,00 TL'ye çıkarılmış, ek 1. madde ile de parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiş olup, 01/01/2022 tarihinden itibaren kesinlik sınırı 8.000,00 TL'dir. Yargıtay HGK'nın 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....

Ancak, hükmedilen nafakanın niteliği yoksulluk değil, yardım nafakasıdır. Nafakanın nitelendirilmesinde yapılan bu yanlışlık mahal mahkemesince her zaman düzeltilebileceği için bozma sebebi yapılmamıştır. Mahkeme kararının hüküm kısmında yer alan "yoksulluk" ibaresinin çıkarılarak "yardım" şeklinde yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 8.70 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. .......

    Bu durumda davalı yararına, davacının mali gücü oranında yoksulluk nafakası takdiri gerekirken "davalının daha fazla kusurlu" olduğunun kabulü ile yoksulluk nafakası isteğinin reddi doğru bulunmamıştır,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur. Direnme Kararı: 8. İzmir 12. Aile Mahkemesinin 21.10.2011 tarihli ve 2011/914 E., 2011/943 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi kararda, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin bulunmaması nedeniyle bu kapsamda yasal unsurların oluşmadığı belirtilerek yoksulluk nafakasına hükmedilemediği, talep olmadan yoksulluk nafakasına karar verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 9. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 10....

      Aile Mahkemesi'nin 2008/1027 Esas sayılı dosyası ile belirlenen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL'ye çıkartılmasına” ifadesinin ve “ ÜFE+TEFE oranında” ifadesinin hükümden çıkartılarak yerlerine sırasıyla “ aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren” ve “ ÜFE” ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün 2 maddesinin “davacı için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, belirlenen yoksulluk nafakasının her yıl kararın kesinleşme tarihi itibariyle ÜFE oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin reddine” şeklinde düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2015 günü oybirliğiyle karar verildi...

        Davalı-davacı erkek bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiş ve Dairemizin 12/04/2021 tarihli, 2021/1424Esas ve 2021/2909Karar sayılı ilamıyla; kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı ve ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının fazla olduğundan bahisle; kararın bozulmasına karar verilmiştir. Davalı-davacı erkek, bozma ilamı tarihinden sonra sunduğu 26/04/2021 tarihli dilekçesi ile temyiz kanun yolu başvurusundan feragat ettiğini bildirmiştir. Dairemizin bozma ilamı sonrası dosyanın gönderildiği bölge adliye mahkemesi, bozma ilamına uyulmasına karar vermiş; ancak erkeğin bozma ilam tarihinden sonra feragati olduğundan bahisle; yoksulluk ve iştirak nafakası yönünden bozma ilamından önceki kararıyla aynı hükmü tesis etmiştir. Temyiz edilen hükmü Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır....

          Davalı-davacı vekili cevap ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; müvekkilinin bir yıldan fazla süredir Ankara'da tek başına ikamet ettiğini, kira ve faturalarını kendisinin ödediğini, bu zamana kadar davacı-davalı tarafından nafakaya ilişkin ödemede bulunulmadığını, icra marifetiyle nafakanın alındığını, müvekkilinin kirada oturduğunu belirterek asıl davanın reddine, kendi açtıkları davanın kabulü ile davacı-davalı tarafından ödenen 900,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 2.000,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          E. 2016/9828 K. sayılı ilamı ile “Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı azdır. Ayrıca, dosya kapsamına göre davacı ortak çocuk lehine hükmedilen yardım nafakasının miktarı, bu davacıya ait giderlerin büyük bölümüne annenin katlanmasına neden olacak denli azdır. Mahkemece yoksulluk ve yardım nafakalarının davacıların ihtiyaçları ve karşı davacının gelirleri değerlendirilerek hakkaniyete uygun olacak şekilde yeniden belirlenmesi için kararın bozulması gerekmiştir. Ayrıca, dava tarihi itibari ile reşit olan ortak çocuk lehine yardım nafakası takdir edilmesi gerektiği halde, mahkemece, hukuki nitelemede hata yapılarak iştirak nafakasına hükmedilmesi de isabetli bulunmamıştır.” gerekçesi ile bozmuştur....

            verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 29.01.2014 tarihinde boşandıkları, davalının çalıştığı işyeri yazısına göre 18.12.2013 tarihinden beri çalıştığı, boşanma davasının yargılaması sırasında da çalışmaya devam ettiği ve gelirinin olduğu bu hususun ve davacı kocanın aylık 200,00 TL nafaka ödeme yönündeki kabulü nazarı dikkate alınarak, mahkemece davalı lehine yoksulluk nafakasına hükmedildiği; boşanma davasının üzerinden geçen süre ve davalının yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini gerektirecek nitelikte sosyal ve ekonomik durumunda değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır....

              Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, davalı lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin nafaka bedelini ve bazen de nafaka bedelinden fazla miktarda parayı davalı hesabına yatırdığını, nafaka bedelleri ödenmesine rağmen davalının 7 aylık nafaka bedeli olarak 10.500,00 TL nafaka bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, 2012 yılı 1 ve 8. aya kadar 7.000,00 TL nafakanın yatırıldığını, haksız yere icra takibi yapıldığı, davalının sadece 3.500,00 TL nafaka alacağı kaldığını, fazla yatırılan nafaka bedelinin tespiti ile davalının alacağı olan 3.500,00 TL nafaka bedelinden mahsubunu, asıl alacak miktarı olan 7.000,00 TL üzerinden %20 inkar tazminatına hükmedilmesini ve icra takibinin durdurulmasını, icra takibinin 10.500,00 TL asıl alacağı ve faizi yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş,...

                UYAP Entegrasyonu