Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....
Davada, yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması, olmadığında indirilmesi talep edilmiştir. TMK'nun 176/4.maddesinde; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir" hükmü ve TMK'nun 330/1.maddesinde; "Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir" hükmü gereğince mahkeme kararı ile yoksulluk ve iştirak nafakası artırılabilir veya azaltılabilir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması sonucunda davalı kadının ev hanımı olduğu, müşterek çocukların ise 2001, 2007 ve 2009 doğumlu oldukları, henüz reşit olmadıkları, davacının ise kuaför dükkanını kapatıp, radyo programcısı olduğu, 1.200 TL geliri bulunduğu açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; davacı ile davalının Kocaeli 1. Aile Hukuk Mahkemesi'nin 2008/917 E-2010/782 K sayılı kararı ile boşandıklarını, davacı için 300 TL yoksulluk ile müşterek çocuk Batuhan için 400,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini ancak aradan geçen sürede ödenen nafakaların yetersiz geldiğini ileri sürerek iştirak nafakasının 800 TL'sına, yoksulluk nafakasının 700 TL 'sına çıkarılmasını talep etmiştir....
Somut olayda; davacının vefat eden babasından 900,00 TL ölüm aylığı aldığı, 550,00 TL kira ödediği, davalının ise .çalıştığı, 2.815,72 TL maaş ve değişen miktarda ikramiye aldığı, yeniden evlendiği, iki çocuğu daha bulunduğu, kendi evinde ikamet ettiği, anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve .artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazla olup, doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmak suretiyle davacı kadının yoksulluk nafakası artırım talebi yönünden . oranı dikkate alınmak suretiyle davacı lehine hükmedilecek yoksulluk nafakasının belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
KARŞI OY YAZISI Mahkemece; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, her iki tarafın eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle, tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile, davacı-davalı kadın yararına aylık 100 TL. yoksulluk nafakası ve velayeti anneye verilen çocuk içinde aylık 100 TL. iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Taraflar 2004 yılında evlenmiş olup, boşanma davası 2010 yılında açılmıştır. Kadın kendisi için aylık 250 TL. yoksulluk nafakası talep etmiştir. Tarafların her ikisinin de çalışmadığı, kendi ailelerinin yanında, onların desteğiyle yaşamlarını sürdürdüğü, kadının ailesinin de çok yoksul olduğu, yaptırılan kolluk araştırmasıyla saptanmıştır. Bu durumda, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası az/yetersiz olmuştur. Daha fazla ve uygun miktarda nafakaya hükmedilmek üzere, hükmün sadece yoksulluk nafakası yönünden bozulması gerektiğini düşünüyorum. ....
Aile Mahkemesinin 2004/169 Esas sayılı kararıyla tedbir nafakası ödediğini, müvekkilinin düzenli ve güvenceli bir işte çalışmadığını, sık sık işten çıkarıldığını, sabit bir aylık almadığını, şu an çalışmadığını, geçici ve güvencesiz çalışmanın ise tedbir nafakasının kaldırılması için yeterli sebep teşkil etmeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalının babasına ait turizm işletmesinde çalıştığı ve aylık 2000 TL. çevresinde geliri olduğu; davacı kadının ise çalışmadığı ve geçimini babasının sağladığı anlaşılmaktadır. Evliliğin çok kısa bir zaman sürdüğü, kadın çalışmadığı ve evlenmediği sürece yoksulluk nafakasının devam edeceği göz önüne alındığında; Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bile çoğu zaman siğortalılarına bağlamadığı bir miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, kanımca doğru olmamıştır. Hükmün daha az bir miktarda ve nafakanın Türk Medeni Kanununun 176/1. maddesi gereğince toptan ödenme biçimi de takdir edilmek üzere; kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden; davalı koca yararına bozulması gerektiğini düşünüyorum....
Nafaka alacaklısı kadının, aldığı ücretin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadın hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasında indirim yapılması gerekli ise de, davalı hakkında hükmedilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının 150,00 TL indirilerek, davacı lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, mahkemece yapılan indirimin fazla olması nedeniyle hakkaniyete uygun bulunmamıştır....
Sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma sonucunda müşterek çocuk Zeliha Hiranur'un velayetinin müvekkiline verildiğini, müvekkili ve müşterek çocuk için aylık 400'erTL iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, kararın 03.09.2020 tarihinde kesinleştiğini, aradan geçen sürede paranın satın alma gücünün azaladığını nafaka miktarının değerinin düştüğünü, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, eğitim durumu ve sağlık harcamalarının artması sebebiyle bu davayı açtıklarını belirterek müvekkili lehine hükmedilen nafakanın aylık 1.000TL'ye çıkartılmasına, müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakanın aylık 1.500TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m.175) Yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir (TMK m.176) Tarafların evlilik süreleri, yaşları, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde toptan nafakaya hükmedilmesi yerinde görülmemiş, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 600 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....