DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü icra takibinde senedin kambiyo vasfına yönelik şikayet ile imzaya, borca, faiz ve ferileri ile ödeme emrine itiraza ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, sair itiraz ve şikayetlerin yanında ciro silsilesinde kopukluk olduğu, senedin tanzim ve vade tarihlerinde tahrifat olduğu ve kambiyo vasfına haiz olmadığı, faiz ve ferilere itiraz ile kanuna aykırı olarak vekil adına ödeme emri çıkartılmış olması sebebiyle ödeme emrine yönelik de şikayette bulunulduğu halde, mahkemece bu hususlarda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
Davacı, ödeme emrine yönelik usulsüz tebliğ iddiasında bulunmuş ise de; dava dilekçesinde de beyan ve kabul ettiği gibi takipten 22/11/2021 tarihinde haberdar olduğu ve aynı tarihte icra dosyasına yetkiye ve borca itiraz dilekçesi sunduğu, ancak öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 21/12/2021 tarihinde usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğu anlaşıldığından, Mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin esası incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz ise de, mahkemenin red kararı sonucu itibariyle isabetli olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Borçlu vekili, şikayet dilekçesinde müvekkilinin takipten 10/02/2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş ise de, Örnek 10 ödeme emri tebliğinin bizzat borçlunun eşi imzasına 16/01/2020 yapıldığı ve böylelikle borçlu Perihan'ın takipten haberdar olduğu, ayrıca mahkememizin 2020/57 Esas sayılı dosyasında aynı icra dosyasına ilişkin yapılan usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verildiği, buna göre ıttıla tarihinin tebliğ tarihi olan 16/01/2020 olduğu ve bu tarihten itibaren 7 günlük şikayet süresi içerisinde dava açılması gerekirken yasal süre geçirildikten sonra 26/02/2020 tarihinde mahkememize başvurulduğu anlaşılmakla yetki itirazının, borca ve imzaya itirazın süresinde yapılmadığından reddine, usulsüz tebligata ilişkin memur işlemine yönelik şikayetin ise mahkememizin 2020/57 esas sayılı dosyasında karar daha önce karar verildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle "Davanın (yetki itirazının, borca ve imzaya...
İtiraz süresi ödeme emrinin tebliği ile başlayıp borçlunun daha önce takibi öğrenmesi süreyi başlatmaz. Somut olayda borçluya gönderilen bir ödeme emrinin bulunmadığı, borçlunun 10.07.2019 tarihinde takibe itiraz ettiği, alacaklının (takipten feragat etmediği sürece) takibi sürdürme iradesinin varlığı dikkate alındığında borçlunun takibe itiraz hakkının bulunduğu, öte yandan İİK.'...
Somut olayda; çekin keşidecisi konumunda olan muteriz borçlunun adresi .../... olup, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 05.01.2016 tarihinde Tuzla/İstanbul adresinde tebliğ edildiği ve 5 günlük yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurduğu görülmekte ise de; diğer takip borçlularından ... Ltd.Şti’ye yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın 31.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, anılan borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi, böyle bir iddia ve ispatın da olmadığı, diğer bir ifade ile bu borçlu yönünden ... İcra Müdürlüğü'nün yetkisinin kesinleştiği ve borçlu .... Ltd.Şti’nin ... İcra Müdürlüğü'nün yetkisi kesinleştikten sonra, 07.01.2016 günü, icra mahkemesine yetki itirazında bulunduğu görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere HMK'nun 7/1. maddesi gereğince itiraz eden borçlu yönünden Kula İcra Müdürlüğü'nde takip yapılmasında yasaya uymayan bir yön yoktur....
YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu senet üzerinde tanzim yerinin İzmir olarak yazıldığını, tanzim yerinin ödeme yeri olarak kabul edildiğini ve senedin ödeme yerinde takip yapılmasının mümkün olduğunu, senetteki imzaya itiraz etmeyen davacı tarafın borca itirazlarını ispata yönelik delil sunmadığını, davalı tarafın TTK hükümleri gereği komisyon ücreti talep etme hakkı bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, "yetkiye ve borca itirazın reddine, koşullar oluşmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesi tarafından; icra müdürlüğü tarafından 17/01/2021 tarihli karar ile borçlu şirkete ödeme emri gönderilerek tebliğ edildiği, gönderilen ödeme emrine karşı borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, durdurulan takip ile ilgili işlem yapılamayacağından alacaklının borçluya yeniden ödeme emri gönderilmesine yönelik talebinin reddine karar verildiği, İİK'nın 66.maddesi gereğince müddeti içerisinde yapılan itirazın takibi durduracağını, itiraz üzerine duran takip ile ilgili, icra müdürlüğü tarafından dosyanın tekrar ele alınıp borçluya yeniden ödeme emri gönderilmesi mümkün olmadığından icra müdürlüğünün alacaklının borçluya yeniden ödeme emri gönderilmesine yönelik talebini reddetmesi işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile "şikayetin reddine" karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Genel haciz yolu ile ilamsız icra takiplerinde ödeme emrine karşı borçlu süresi içinde icra dairesine vereceği itiraz dilekçesi ile münhasıran icra dairesinin yetkisine itiraz edebileceği gibi, esasla birlikte yetkiye itirazda bulunabilir. Borçlu yalnız yetki itirazında bulunmuş ise alacaklı icra mahkemesinden İİK'nun 50/2. maddesi uyarınca itirazın kaldırılmasını talep eder. İtirazın kaldırılması isteminde ispat yükü alacaklıda olup, yetki itirazının haksız olduğunu İİK'nun 68/1. maddesinde sayılan belgelerle ispat etmek zorundadır....
İİK'nun 264/2. maddesindeyse "İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır" şeklinde düzenleme olup, aynı maddenin son fıkrasında borçlunun müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmemesi veya itirazın icra mahkemesince kesin olarak kaldırılması veya mahkemece iptal edilmesi halinde, ihtiyati haczin kendiliğinden icrai hacze dönüşeceği belirtilmiştir. Ancak söz konusu düzenlemeler genel haciz yoluyla ilamsız takibe ilişkin olup, İİK'nun 62. maddesi uyarınca itiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur....
Ödeme emri tebliğ işlemine ilişkin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 150 ve 150/a maddeleri gereğince ödeme emrine itiraz hakkında uygulanması gereken aynı Kanunun 62. maddesinde; "itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra Dairesine bildirmeye mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; ödeme emri ile birlikte takibe dayanak belgelerin tebliğ edilmediğine ilişkin şikayet dışındaki tüm iddialar itiraz niteliğinde olup, itirazın icra dairesine yapılması gerekirken, mahkemeye yapılan başvuru fuzuli bir işlem olup mahkemenin bu sebeple başvuruyu reddetmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz ise de; sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibari ile doğru olan kararın onanması yoluna gidilmiştir....