Uyuşmazlık, İflas yolu ile başlatılan takibin, borçlu şirketin ticaret sicil adresinin bağlı olduğu icra müdürlüğünde başlatılması gerektiği hususunun şart olup olmadığı, bu konunun, takipli iflasa itiraz üzerine alacaklı tarafından açılacak itirazın kaldırılması davasında dava şartı olup olmadığı, İflas yolu ile icra takip talebinde icra dairesinin yetkisine ilişkin yetki sözleşmesinin yapılıp yapılamayacağı ve geçerliliğidir. 2004 sayılı İİK.nun 156. maddesinde, İflas talebi ve müddeti üst başlığı ile 156/son fıkrada, iflas isteme hakkının ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği düzenlenmiştir. İflas davasının İflas ödeme emrine itiraz edilmiş olsun olmasın ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren bir sene içinde açılması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir....
Sk No:67 Nilüfer /BURSA" olduğunu, bu sebeple de icra takibinin Karacabey'de açılmış olmasının yetki kurallarına aykırı olduğunu ve takibin Bursa İcra Dairelerinde açılması gerektiğini, ayrıca ödeme emrinde hangi icra dairesi olduğu hususunun yazmadığını, ödeme emrinin en alt kısmında "İcra Dairesi Hesap Bilgileri" yer alması gerektiğini, banka ve iban numara kısmının da boş bırakıldığını, yine ödeme emrinde "Borcunuzu Hemen Öderseniz 01/10/2019 tarihi itibariyle" şeklinde bir bilgilendirme kutucuğunun bulunduğunu ve ödeme emrine yazılı kira sözleşmesinin eklenmiş olduğunu, yazılı kontratta yer alan meblanın 1000TL olduğunu, ancak alacak miktarlarının 2.500TL ve 3.000TL üzerinden gösterildiğini belirterek usul ve yasaya aykırı icra takibinin ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
-TL borçlandığını, ödeme yapılmaması üzerine önce Şişli İcra Müdürlüğüne talepte bulunduğunu, yetki itirazının kabul edilerek icra takip dosyasının İstanbul 12.İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, 2003/8139 sayılı takip dosyasından ödeme emri çıkarıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanca müvekkili şirket hakkında daha önce Şişli 2.İcra Müdürlüğünün 2001/11430 sayılı dosyasıyla aynı alacak için takip yapıldığını, takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, davanın temyiz incelemesinde olup, henüz kesinleşmediğini belirterek, usul ve esastan davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Oysa, itirazın iptali davasının koşullarından biri ödeme emrine süresinde itiraz edilmesi ve takibin durdurulmuş olmasıdır. Davalı ... yönünden bu şart oluşmamıştır. Somut olayda, mecburi takip ve dava arkadaşlığı bulunduğundan ipotek borçlusu yönünden diğer şartlar oluşsada takip ve dava şartı oluşmadığı için davaya devam edilemez. Ancak, takip ve dava şartının tamamlanması mümkün olan durumlarda dava ve usul ekonomisi de gözetilerek HMK'nun 115. maddesi uyarınca davacıya bu konuda kesin süre verilebilir. O halde mahkemece somut olay bakımından takip ve davada asıl borçlu olan ...'...
Davalı, hem ödeme emrine karşı yetkiye ve esasa itiraz etmiş, hem de itirazın iptali davasının açıldığı mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Dosya kapsamından, davalının kooperatif ortağı olmadığı konusunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır. O halde HMK'nın 14/2. maddesi uyarınca, kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesini düzenleyen kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı uygulanmayacaktır. Somut olayda, icra dairesinin yetkisi İİK’nın 50/1. fıkrası yollamasıyla genel yetkiyi düzenleyen HMK’nın 6 vd. maddelerine göre belirlenecektir. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik borçlu itirazının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde icra dairesinin yetkili olup olmadığı belirlenmeden işin esasına ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir....
İcra Müdürlüğü’nün 2015/2294 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takibe başlanıldığını, borçlunun gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini, itirazın haksız ve yersiz olduğunu, bu nedenle itirazın kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ile davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, davacının .... 1....
E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, belirtilen haksız ödeme emrinin ardından 08.02.2023 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiklerini, borcunu ödeyen müvekkili şirketin amacı aleyhine kötü niyetli olarak başlatılan icra takibinin durdurulmasına yönelik olduğunu, mevcut durumda davacı itirazın iptali davası açarak söz konusu dayanaktan yoksun iddialarına devam ettiğini, davacı, müvekkili ile güven ilişkisi çerçevesinde mevcut olan ticaret ilişkilerini zedelemeye ve taşıma bedeli müvekkili şirket tarafından ödenmesine rağmen tekrardan tahsil etmeye yönelik hareket ettiğini, müvekkilinin ödeme emrine konu ödemelerini düzenli yapmış olup halihazırda herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafından açılan icra takibi kapsamında iddia edilen borcun sebebi olarak gösterdiği alacaklar ve borcun dayandığı belgelerin tasdikli örnekleri müvekkile tebliğ edilen ödeme emrine eklenmediğini, davanın konusunu oluşturan borç tutarını kabul etmemekle birlikte söz konusu borç zamanlaşımına...
Borçlu yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmez ise, ödeme emri ve icra takibi kesinleşir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih, borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihtir ve yedi günlük normal itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar. Somut olayda; ödeme emri 30.11.2010 tarihinde davalının işçisine tebliğ edilmiş, davalı 08.12.2010 günü, ödeme emrinin tebliğini izleyen 8. gün itirazını yapmıştır. Davalı itirazını yedi günlük itiraz süresi içinde yapmamıştır. Ancak davalıya yapılan ödeme emri tebliği usulsüzdür. Zira; 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 17. maddesi ile Tebligat Tüzüğünün 23. maddesine göre belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bu şekilde yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için muhatabın o yerde bulunmadığının tebliğ evrakına yazılması gerekir....
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/ (6)8- 2340 Esas, 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir....
İİK'nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 22/2. maddesi gereğince ise; "İcra ve iflas daireleri, yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları, ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır.'' Buna göre; ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK. 13.5.2009 tarih ve 2009/12- 185 E.-2009/182 K.). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez....