Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, 10.000,00 TL lık icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti için eldeki davayı açmıştır. Davacının, dava dışı Av. ...'e verdiği 17.06.2004 tarihli vekaletnamede davalıya açıkça 10.000,00 TL borçlu olduğu yazılıdır. Yazılı olan bu belge karşısında davacının, borcunu ödediğini yasal delillerle kanıtlama zorunluluğu vardır. Dosya kapsamından davacının, borcunu ödediğini ispat edemediği anlaşılmaktadır. Ne var ki davacı, dava dilekçesinde “vesair deliller” demek suretiyle yemin deliline dayanmış bulunduğundan davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alına 148,50 TL harcın istek halinde iadesine, 17.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    . - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka tarafından başlatılan takibe dayanak olan rehin sözleşmesinin davacı tarafından imzalanmadığını, sözleşmenin davacı yönünden bağlayıcılığı bulunmamasına rağmen hakkında icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, borçlu olunmadığının tespiti ile %20'den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının bütün işlemlerden haberdar olduğunu, araç almak için davalı bankadan kredi kullandığını ve karşılığında adına tescil ettirdiği aracı rehin verdiğini, borca itirazın kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....

      a ait olmaması nedeniyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline ve icra dosyasına ödenen paranın istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacılardan ...'ın özgür iradesiyle 29.05.2009 tarihinde icra borcuna kefil olduğunu, diğer davacının ise tüm yetkilerini ticari mümessili olan dava dışı ...'a devrettiğini ve dava konusu senetlerin...tarafından ticari mümessil sıfatıyla imzalandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacı ... tarafından ...'ın vekaletname ile ticari mümessil olarak atandığı vekaletnamede kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisinin olmaması nedeniyle...'ın sorumlu olmadığının ileri sürülmesinin TMK'nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Takip ve dava konusu edilen bonoların davacı ...'a ait olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır....

        Noterliği’nce düzenlenmiş 09.11.2000 tarih, 05189 yevmiye numaralı vekaletnamede ise temyizden feragat yetkisi olduğu anlaşılmıştır. Davalı ... bakımından; vekaletname düzenlenmesi sırasında feragate ilişkin yetkinin yazılmasının atlanmış olup olmadığı hususunda duraksama oluşmuştur....

          Ayrıca, davacıların verdikleri 26.08.2011 tarihli vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu eksiklikler tamamlanmadan işin esasının incelenmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            e verdikleri 30.11.2012 tarihli vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözardı edilmesi yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; Avukatın asil adına 3201 sayılı Kanuna göre borçlanma talebinde bulunabilmek için vekaletnamede özel yetki bulunmasına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafından Kuruma sunulan vekaletnamede Sosyal Güvenlik Kurumuna ve ilgili kurum ve kuruluşlara müracaatla emeklilik işlemlerini takip ve imza ile neticelendirmeye yetkili kılındığı, dolayısıyla vekaletnamede ayrıca borçlanma talebinde bulunmak için de özel yetki aranması, hak aramanın sınırlanmasına neden olduğu, O halde özel ve genel kanun hükümlerinde aksine hüküm bulunmadığından; avukatın genel vekaletnameye istinaden 3201 sayılı Kanun kapsamında Kuruma yapmış olduğu 24.07.2019 tarihli yurtdışı hizmet borçlanması talebinin geçerli olduğu ve davacının yurtdışı borçlanma işlemlerinin, bu dilekçenin Kurum kayıtlarına giriş tarihi, ya da taahhütlü olarak postaya veriliş tarihinin Kurumca dikkate alınacağı değerlendirilmiş, dosya...

                Ancak avukatın asil adına 3201 sayılı kanuna göre borçlanma talebinde bulunabilmek için vekaletnamede özel yetki bulunmasına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı tarafından Kuruma sunulan vekaletnamede Sosyal Güvenlik Kurumuna ve ilgili kurum ve kuruluşlara müracaatla emeklilik işlemlerini takip ve imza ile neticelendirmeye ......yetkili kılındığı görülmektedir. Dolayısıyla vekaletnamede ayrıca borçlanma talebinde bulunmak için de özel yetki aranması, hak aramanın sınırlanmasına neden olmaktadır. O halde özel ve genel kanun hükümlerinde aksine hüküm bulunmadığından; avukatın genel vekaletnameye istinaden 3201 sy....

                Haciz sonrası 20.02.2014 tarihinde davalı tarafından düzenlenen vekaletnamede de yerleşim yeri adresi olarak yukarıda haciz yapılan evin adresi gösterilmiştir. Mahkemece 20.05.2014 tarihinde yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında ise yine haczi yapılan eve ait adreste davalının ... adlı kadınla birlikte yaşadığının tespiti sonucu “şahsın oturduğu evde akrabası olduğu belirtilen ... ve onun oğlu olan ...’ın birlikte oturduğu ve evin kira olduğu belirtilerek rapor düzenlenmiştir. Haciz Tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerliliğini koruyan belgelerdendir. Belgenin içeriğindeki ifade ve bilgiyi değerden düşerecek maddi bir olayın varlığı da iddia ve ispat edilmemiştir....

                  ın kefil olmak amacıyla çekin arkasını imzaladıklarına yönelik beyanları ile dosya içerisinde mevcut icra takibine ilişkin belgelerde, alacaklı ... ile anlaşarak dosya borcunun tamamını ödediğine yönelik çelişkili beyanları karşısında; suçun mağdurunun tespiti bakımından, müşteki ...'nın beyanları arasındaki çelişkinin giderilmemesi, suça konu çekten dolayı sanık ve diğer müştekiler hakkında icra takibi yapan müşteki ...'ın beyanları alınmaksızın eksik inceleme ile hüküm verilmiş olması, Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 15.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu