K A R A R Dava, davacının yurt dışında ilk defa sigortalı olduğu 16/01/1978 tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş ise de; vekaletnamede davadan feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından 08/07/2015 havale tarihli dilekçeyle davadan feragat edildiğini bildirildiğinden; 11.4.1940 günlü ve 70 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel olan bu durum karşısında mahkemenin feragat hakkında bir karar vermesi gerekmekte olduğundan hükmün BOZULMASINA, sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 15/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bilindiği üzere; vekaletnamede aksi belirtilmediği takdirde ölüm ile vekalet ilişkisi sona ermektedir. Buna göre; Yargılama sırasında ölen davacı ...'in mirasçılarının tespiti ile mirasçılarının davacılar vekili Avukat ... tarafından temsil olunduklarını gösterir usulünce düzenlenmiş vekaletnameler var ise temini, aksi halde Bölge Adliye Mahkemesinin temyize konu kararının davacı ... mirasçılarına usulüne uygun şekilde tebliği ile yasal temyiz sürelerinin beklenilmesi, tebliğ mazbatalarının evrakına eklenmesi, belirtilen eksiklik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş ise de; vekaletnamede davadan feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından 08/12/2014 tarihli dilekçeyle davadan feragat edildiği bildirildiğinden; 11.4.1940 günlü ve 70 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel olan bu durum karşısında mahkemenin feragat hakkında bir karar vermesi gerekmekte olduğundan hükmün BOZULMASINA, sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 26/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; a-Tapu maliklerinden ...’nın vekile verdiği vekaletnamede adının ... olarak, b-Davalılardan ...’nın vekile verdiği vekaletnamesinde adının ... olarak, c-Davalılardan ...’nın vekile verdiği vekaletnamesinde soyadının ... olarak, Geçtiği anlaşılmış olup bu kişilerin aynı kişi olup olmadığının araştırılarak buna ilişkin belgelerin dosya içerisine konulmasından, 2-Davalılardan ...'nın vekili ...’a verilmiş vekaleti dosya içerisinde bulunmamasına rağmen, ilgili davalı için karar ve davacı tarafın temyiz dilekçesinin bahsi geçen vekile yapıldığı anlaşılmıştır....
Bilindiği üzere; vekaletnamede aksi belirtilmediği takdirde ölüm ile vekalet ilişkisi sona ermektedir. Buna göre; Yargılama sırasında ölen davacı ...'ın mirasçılarının tespiti ile mirasçılarının davacı vekili Avukat ... tarafından temsil olunduklarını gösterir usulünce düzenlenmiş vekaletnameler var ise temini, aksi halde Mahkeme kararının davacı mirasçılarına usulüne uygun şekilde tebliği ile yasal temyiz sürelerinin beklenilmesi, tebliğ mazbatalarının evrakına eklenmesi, eksiklikler giderildikten sonra dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Derik Asliye Hukuk Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Dava, ipotek borçlusu olan davacının kefaleten de borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir....
Eczanesinin sahibi olduğunu, davalı Kurum ile 01.07.2007 tarihinde 1 yıl süreli sözleşme imzaladığını, davalı Kurum tarafından yapılan incelemeye istinaden İl Müdürlüğü tarafından 01.04.2008 tarihli yazı ile sözleşmenin 6.3.24 maddesi uyarınca 3 ay süre ile feshedildiğinin bildirildiğini, fesih işlemine gerekçe olarak davalı kuruma fatura edilen reçetede yer alan 5 adet ilaçtan (... 50 mg Flakon) bir tanesinin kupürünün sahte çıkmasının gösteriliğini, söz konusu sahteliğin ilacın gümrüksüz ülkeye sokulmasından kaynaklandığını, kendisinin de bu ilaçları ecza deposundan temin ettiğini ve sahte kupürlü ilacı fark etmesinin mümkün olmadığını, zira sahteliğin Adli Tıp Kurumunca yapılan inceleme sonucunda ortaya çıktığını ileri sürerek fesih kararının iptaline ve muarazanın menine karar verilmesini istemiştir. Davalı, Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, ... ......
. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkiline davalı banka tarafından kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi kefalet borcunun tahsili için ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin davalı yana borcunun bulunmadığını, Genel Kredi Sözleşmesinin müvekkiline vekaleten ... tarafından imzalandığını, ancak müvekkilinin verdiği vekaletnamede müvekkil adına şahsi kefalet vermeye, kefalet sözleşmesi imzalamaya, müvekkili borç altına sokmaya yetki verilmediğinin görüleceğini, söz konusu vekaletnamede sadece müvekkilinin ortağı olduğu şirketin kullanacağı krediler için sözleşme imzalamaya yetki verildiğini, ayrıca vekaletin 14.05.2004 tarihinde verilmiş olup, sözleşmenin vekalet tarihinden önce imzalandığını kredinin kullanılmaya başlandığı tarihin 2003 yılı olduğunu belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde ...’ün davalı bankaya kredi borcunun bulunduğunun sabit olduğu, davacının ....’ye verdiği vekaletnamede 3.kişi lehine ipotek yetkisi bulunmamasına rağmen vekaletnamede satış dahil ağır yetkilerin verildiği, kaldı ki, davacının yaptığı ödemelerde nazara alındığında verilen ipoteğe davacının sonradan icazet verdiğinin anlaşıldığı, açılan davaların iyiniyete aykırı olduğu, bu hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı gerekçeleriyle her iki davanın da reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu ipotek akdi davacının vekaletname verdiği ... tarafından davacıya vekaleten imzalanmıştır.HUMK.nun 388/3.maddesi uyarınca özel bir yetki verilmedikçe vekil, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez....
-KARAR- Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine ilamsız takip başlattığını, takibe itiraz ettiklerini, kredi borcuna kefil olması nedeniyle müvekkili aleyhine takip yapıldığını, müvekkili adına sözleşmeye imza atan ...’ın şirket adına borç altına girme ve kefil olma yetkisinin olmadığını, müvekkilince adı geçene verilen vekaletnamede kefalete ilişkin özel yetki bulunmadığını belirterek takip nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketin dava dışı ...’a verdiği vekaletnamede her türlü krediler kullanmaya, kredi sözleşmelerini imzalamaya yetkili kılındığını, kaldı ki bu kişinin davacı şirketin ortaklarından olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....