Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait işyerinde 01.01.2007 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile dava dışı kiracı olduğunu, davalının da sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, kiracı hakkında, kira alacağının tahsili için başlatılan takiplerin semeresiz kaldığını belirterek 30.000 TL kira alacağının icra takip tarihlerinde itibaren faiz, masraf, vekalet ücreti, dava tarihinden itibaren faiz, masraf, vekalet ücreti ile icra inkar tazminatları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

    , 2-Davacı, davalıların murisi ile imzalamış olduğu 19.4.2000 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi gereğince vekalet ücreti alacağının tahsili için mirasçılar hakkında icra takibi başlatmış, takibe itiraz üzerine de itirazın iptali ve inkar tazminatı ödetilmesi talebi ile eldeki davayı açmış olup, mahkemece de davanın kabulüne, asıl alacak üzerinden %40 inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir....

      Davacı vekili 26/11/2021 tarihli duruşmada; celse arasında davalı taraf ile sulh olduklarını, yargılama giderleri ile vekalet ücreti talebinin bulunmadığını, davalı icra dosyasına konu borcun haricen ödendiğini, arabuluculuk ücretinin haklılık durumları gözetilerek davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir. Davalı vekili sulh dilekçesinde; davacı ile sulh olduğunu, borcu karşılıklı olarak kapattıklarını, davanın konusuz kaldığını, beyan etmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yargılama devam ederken tarafların birbirleri ile davaya konu uyuşmazlık hakkında sulh oldukları, birbirlerinden alacaklarının bulunmadıkları ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti talebi olmadıkları anlaşılmakla dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        nin talebi halinde yatırana iadesine, peşin yatırılan 21,15-TL. harcın da davalı ...’ndan alınarak davacı tarafa verilmesine,) cümlesinin yazılmasına, b) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin 6. bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine (Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden 1.200,00-TL. maktu vekalet ücreti ile bu dava için davacı tarafça yapılan toplam 903,55-TL. yargılama giderinin davalı ...’ndan alınarak davacı tarafa verilmesine) cümlelerinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalı ...’ndan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Açıklanan bu nedenlerle somut olayda takip sonucunda karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücreti, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da, davalı müvekkilin karşı tarafla anlaşması ve sonrasında da davacıyı azletmesi ne-deniyle, tahsili davalının kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesinde düzenlenen yasal vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının talebi gözönünde bulundurularak, takip etmiş olduğu takip nedeniyle, Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesine göre davacı yararına hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretine de karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek, karşı taraftan tahsil edilmediği gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Karşılıksız yararlanma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Hükmün sanık tarafından temyiz edilmediği ve katılan vekilinin de, sadece katılan kurum lehine vekalet ücreti verilmemesi hususunu temyiz ettiği, hükmün diğer yönleriyle ilgili herhangi bir temyiz isteminin bulunmadığı anlaşılmakla; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2012/11-1322 E., 2013/421 K. sayılı ve 22.10.2013 tarihli kararında açıklandığı gibi, hükmün yalnız katılan ya da vekili tarafından vekâlet ücretine hükmedilmediğinden bahisle temyiz edilmesi durumunda, temyiz incelemesi de yalnızca vekâlet ücreti ile sınırlı olarak yapılacağından, katılan vekilinin “vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine” ilişkin talebi ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca, kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine, tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde...

              Fakat mahkeme davalıdan tahsili yönünde hüküm kurmuş, bu karara yönelik davalı istinafa gelmemiştir. İstinafa gelenin sıfatına göre arabuluculuk ücreti yönünden kazanılmış hak kapsamında arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olmakla bu noktada karara dokunulmamıştır. (Davacının hukuki yararı yok) Vekalet ücreti yanlış olmakla birlikte bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının vekalet ücreti yönünden istinaf talebi kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              Mahkemece davacının talebi kısmen kabul edilerek çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulduğuna göre kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti verilmesi gerekirken davalı lehine vekalet ücreti verilmesi doğru olmamış bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK md. 438/7)....

                O halde, Dairemizin düzeltilerek onama ilamının kaldırılarak Mahkemenin kararı davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozulmalıdır. SONUÇ: 1-Açıklanan nedenlerle davalı Kurum vekilinin maddi hata dilekçesindeki talebi yerinde bulunduğu anlaşıldığından, Dairemizin Mahkemenin anılan kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin 17.12.2018 tarih 2018/3498 E 2018/10701 K sayılı ilamının kaldırılmasına; 2-Davalı Kurum vekilinin davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden yaptığı itirazlarının incelemesinde; Davacı tarafın davası reddedildiği halde, mahkemece davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve davalı kurum lehine vekalet ücreti verilmemesi hatalı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....

                  O halde, Dairemizin düzeltilerek onama ilamının kaldırılarak Mahkemenin kararı davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozulmalıdır. SONUÇ: 1-Açıklanan nedenlerle davalı Kurum vekilinin maddi hata dilekçesindeki talebi yerinde bulunduğu anlaşıldığından, Dairemizin Mahkemenin anılan kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin 17.12.2018 tarih 2018/3498 E 2018/10701 K sayılı ilamının kaldırılmasına; 2-Davalı Kurum vekilinin davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden yaptığı itirazlarının incelemesinde; Davacı tarafın davası reddedildiği halde, mahkemece davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve davalı kurum lehine vekalet ücreti verilmemesi hatalı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu