Mahkemece; “Dava, mirasçıların saklı payının ihlal edilmesinden dolayı vasiyetnamenin tenkisi talebinden ibarettir. ...Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu tarafların murisi ... 15/07/1992 tarihinde Çorlu 2.Noterliğinde 10836 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetname ile davacı mirasçının saklı payına tecavüz edildiği... anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. gerekçesiyle” davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı ... mirasçıları vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davada, murisin; vasiyetname düzenlediği tarihte fiil ehliyetine sahip bulunmamasına rağmen, vasiyetname düzenleyerek, saklı paya tecavüzde bulunduğu ileri sürülerek; vasiyetnamenin iptali, olmadığında tenkis talebinde bulunulmuştur....
Somut olayda; mirasçılara vasiyetnamenin açılması sırasında hazır bulunmaları için usulüne uygun çağrı yapılmamış, vasiyetnamenin onaylı örneği tebliğ edilmemiş, duruşma sırasında da elden tebliğ yapılmadan vasiyetname okunmakla yetinilmiştir. Bunun yanında davacı taraf, davalıların , vasiyetnameyi düzenleyen Sevim'in evlatlıkları, kendisinin ise öz kızı olduğunu, ancak Mahkemenin 03.10.2012 tarih , 2012/1006 Esas ve 2012/1317 Karar sayılı veraset ilamında mirasçı olarak gösterilmediğini ve mirasçılık belgesinin iptali için dava açıldığını da belirtilmiş olmasına karşın, mahkemece mirasçıların araştırılmadığı görülmüştür. Bu itibarla vasiyetname mirasçılara usulüne uygun tebliğ edilip yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde açılıp okunma işlemi yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece, murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane, kayıt, reçete, rapor, sağlık karnesi vs. deliller dosya içine alınmış, vasiyetname tanzimine esas alınan 18.02.2010 tarihli uzman psikiyatri hekim raporu da dosya içine alınmış ve bu rapor yeterli görülerek hükme esas alınmıştır. Ancak, Dairemizin yerleşik içtihatları da incelendiğinde görüleceği üzere mahkemece yapılacak iş, dosyadaki tüm bu deliller değerlendirilerek vasiyetname tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmesidir. Belirtilen bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile murisin korku ve zorlama sonucu vasiyetname düzenlediğine dair yeterli delile ulaşılamadığı, aldırılan Adli Tıp Raporunda murisin vasiyetname tarihinde akli melekelerinin yerinde olduğu, fiil ehliyetinin mevcut olduğu, hukuki işlem yapmasında sakınca olmadığının tespit edildiği, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olarak düzenlendiği, asıl olanın murisin iradesinin ayakta tutulması olduğu gerekçeleriyle şartları oluşmayan ve ispat edilemeyen vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Vasiyetname açılmasına ilişkin olarak açılan davada ... 11. Sulh Hukuk ve Ulus Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, vasiyetname açılması isteğine ilişkindir. ... 11....
in 04.05.2002 tarihinde vefat ettiğini Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/196 E. sayılı dosyası ile 23.06.2000 tarihli vasiyetnamesinin açıldığını, saklı payının da ihlal edildiği vasiyetname ile tüm menkul ve gayrimenkullerinin tamamını davalı torununa bırakıldığını beyanla, vasiyetnamenin saklı payı aşan kısmının iptali ile 1 nolu parsel 16 numarada yer alan taşınmazın ½ payının (veraset ilamındaki gibi) adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının tenkise tabi vasiyetnameyi, vasiyetnamenin mahkemede açılmasından çok önce öğrendiğinin tanık beyanları ile anlaşıldığı gerekçe gösterilerek 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Vasiyetname usulünce açılıp ilgililere tebliğ edilmeden TMK'nun 559.maddesinde gösterilen 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz....
Vasiyetname Sulh Hukuk hakimi tarafından usule uygun açılıp okunmadıkça yerine getirilmesi istenemez. Somut olayda, vasiyetçi ... ... ... 14.09.1979 tarihinde vefat etmiştir. Vasiyetname Torul Noterliğinin yazısı üzerine mahkemeye intikal etmiştir. Sulh Hukuk Hakimi her ne kadar vasiyetnamenin açılmasına karar vermiş ise de dosyada murise ait veraset belgesi bulunmadığı gibi tüm mirasçılara TMK 595,596 ve 597. madde hükümleri gereğince tebligat yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Diğer taraftan gerek vasiyetnamenin açılması davasında ve gerekse de bu vasiyetnamenin tenfizi davasında tüm mirasçılar davaya dahil edilmemiş ve taraf teşkili sağlanmamıştır. O halde mahkemece, vasiyetnamenin açılması usulünce sağlandıktan sonra bu davaya devam edilmek üzere o davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, vasiyetname usulünce açılmadan bu davaya devam edilerek davanın sonuçlandırılmış olması doğru görülmemiştir....
TMK'nın 545. maddesi uyarınca miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur. (Yargıtay İ. B. K. 11.02.1959 tarih 16/14 sayılı Kararı) Vasiyetnamenin açılması ise TMK'nın 596. Maddesinde düzenlenmiş olup vasiyetname açılırken sulh hakimince izlenmesi gereken usul belirtilmiştir. Miras sözleşmesinin ve bu kapsamda yer alan mirastan feragat sözleşmesinin "resmi vasiyetname şeklinde yapılması hususu yalnızca" geçerlilik şekline ilişkin olup, mirastan feragat sözleşmelerinin vasiyetnamelerdeki usul doğrultusunda açılıp okunacağına ilişkin kanunda bir hüküm bulunmadığı gibi noterde düzenlenmiş olan mirastan feragat sözleşmesinin mirasbırakanın ölümü halinde sulh hakimine gönderilmesine dair de bir düzenleme söz konusu değildir. Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Davacılar vekili dilekçesinde; tarafların ortak murisleri babaları tarafından...Noterliğince resmi vasiyetname düzenlediğini, vasiyetname ile malların büyük kısmını davalılara bıraktığını, vasiyetname düzenlediği tarihte murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığını, vasiyetnamenin gerekli şekil şartlarını taşımadığını, davalıların korkutması neticesinde irade fesadı altında vasiyetnamenin düzenlettirildiği ileri sürülerek vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesi talep ve dava edilmiştir....
Vasiyetname geçersiz bile olsa Sulh Hukuk Mahkemesine teslim edilmelidir.Vasiyetnameyi teslim alan sulh hukuk hakimi; teslim edilen vasiyetnameyi derhal incelemek; gerekli koruma tedbirlerini derhal almakla yükümlüdür.Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından açılır ve ilgililere tebliğ olunur. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır. Miras bırakanın sonradan ortaya çıkan vasiyetnameleri için de aynı işlemler yapılır. Müteveffa ...'in nüfus kayıtları üzerinde yapılan incelemede yasal mirasçılar içerisinde ...'nın bulunmadığı, vasiyetnamesinde lehine tasarrufta da bulunulmadığı, veraset ilamı da sunmadığı, dolayısıyla ...'nın vasiyetname ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ...'...