Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ONANMASINA," şeklindeki açıklama dikkate alındığında, uyarlama kararı ile birlikte önceki hükmün geçerliliğini kaybedeceği nazara alınarak, uyarlama kararında ilk kararda hükmedilen miktarı geçmemek ve tahsilde tekerrür olmamak üzere yeniden vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekmesi karşısında, ilk kararda hükmedilen vekalet ücretini geçecek miktarda yazılı şekilde karar verilmesinde, 3) ... Asliye Ceza Mahkemesinin 07/03/2013 tarihli uyarlama öncesi ilk kararda TAPDK katılan olarak kabul edilmesine rağmen, uyarlama yargılamasında katılma talebinin kabulüne yönelik karardan dönülmesine karar verilmiş ise de, benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 7....

    Dairemizin anılan kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 27/03/2019 gün, KD-2019/20538 sayılı yazısında; “İtiraza konu olan uyuşmazlık, mahkemece verilen 01/12/2006 tarihli ikinci uyarlama kararının hukuki değeri haiz olup olmadığı ve bağlı olarak dosya üzerinden verilen 13/06/2005 tarihli ilk uyarlama kararının hükümlüler hakkında kazanılmış hak teşkil edip etmediğine ilişkindir. Dosyanın yapılan incelemesinde, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 10/06/2005 gün ve 2002/1/514 ilamat sayılı yazısı ile uyarlama talebinde bulunulması üzerine, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma açılmaksızın evrak üzerinden uyarlama talebi kabul edilerek, 13/06/2005 tarihli karar ile TCK'nin 149, 150 ve 62. maddeleri gereğince, sanık ...'ın 5237 sayılı TCK'nin 149, 150, 62. maddeleri gereğince iki kez 4 yıl 2 ay hapis ve TCK'nin 149, 150, 62. maddeleri gereğince iki kez 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanık ...'...

      Şeklindeki gerekçe ile uyarlama yargılaması yaptığını açıkça ifade etmiştir. Dolayısıyla ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 2014/946 Esas ve 2015/741 sayılı kararı bir uyarlama kararı olup, bu karar İnfaz mahiyetinde bir karar değil, bir uyarlama kararıdır, ancak; 01.06.2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri sebebiyle uyarlama yargılaması, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 17.05.2011 gün, 2011/3-66 Esas ve 2011/96 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere 01.06.2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri sebebiyle yapılan uyarlama yargılamasının, 5252 Sayılı Kanun'un 9....

        Ceza Dairesince ONANMAK suretiyle kesinleşen hükümlerden sonra yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca, yeniden duruşma açılarak yapılan uyarlama sonucu bozmaya uyularak kurulan hükümlerde bozma ve düzeltme nedenleri dışında kanuna aykırı cihet görülmediğinden, hükümlüler ..., ... ve müdafiilerinin suç vasfına, hükümlü ... müdafiinin suç vasfına, 5271 sayılı CMK. 231. maddesinin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, A) CMUK.nun 322. maddesi gereğince; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 07.02.2006 gün ve 2006/10-11-12 sayılı kararında açıklandığı üzere; uyarlama yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinden hükümlülerin sorumlu tutulamayacağı, ancak; infaza esas alınacak olan uyarlama kararı ile uyarlamaya konu kesinleşmiş hüküm tüm sonuçları ile ortadan kalkacağından, uyarlama sonucu verilen kararda vekalet ücreti ve kesinleşen hükümden önceki yargılama...

          Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede; Mahkemece, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun hükümlüler lehine düzenleme getirmediğinden bahisle uyarlama talebinin reddine karar verilmiş ise de; Uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. ” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, Somut olayda sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1. maddesi uyarınca mahkûmiyetine karar verildiği, uyarlama yargılamasında, anılan maddeye karşılık olarak 5237...

            Uyarlama yargılamasında bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir hüküm bulunmamaktadır. 07.03.2006 gün ve 7-84 sayılı uyarlama hükümlerinin dayanağı, hükümlülerin 4422 sayılı Yasa uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin Erzurum Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 10.12.2002 gün ve 7-84 sayılı hüküm olup, bu suçlara ilişkin temyiz davalarına bakma yetkisinin Yargıtay Yasasının 14. maddesi uyarınca Yargıtay 8. Ceza Dairesine ait bulunması karşısında, uyarlama hükmüne yönelik yasa yararına bozma istemini de inceleme görevi bu Daireye ait bulunmaktadır. Bu itibarla Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 30.11.2006 gün ve 9357–8765 sayılı görev¬sizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 30.11.2006 gün ve 9357–8765 sayılı görevsizlik kararının kaldırılarak, dosyanın yasal gereği yapılmak üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine, 27.12.2007 günü oybirliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Uyarlama istemli Uyuşmazlık, kiracı tarafından açılan kira bedelinin tesbiti istemine ilişkindir. Hüküm Asliye Hukuk Mahkemesinden verilmiştir. Mahkemece uyarlama olarak nitelendirilmiştir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Hükümlü ... hakkındaki kesinleşmiş 16.05.2003 günlü hükme ilişkin uyarlama yargılaması kapsamında, hükümlüye müdafii de atanmak suretiyle karar verildiği ve hükümlü için atanan müdafinin 13.04.2007 günlü uyarlama kararını temyiz ettiğinin anlaşılması ve ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.03.2008 gün ve 2008/9-7-56 sayılı kararında açıklandığı gibi, kendisine zorunlu müdafii atandığından hükümlünün haberdar edilmediği durumlarda, zorunlu müdafiye yapılmış bulunan tefhim veya tebliğin, kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmayacağının ve bu nedenle hükümlüye kararın tebliğ edilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında; anılan uyarlama kararının hükümlüye tebliğ edilerek müdafinin temyizine onayı olup olmadığını bildirmesinin istenmesi, bu konuda beyanda bulunmadığı takdirde temyizi reddetmiş sayılacağı hususunun da tebligat belgesinde açıklanması, temyize onay verdiği ve temyiz dilekçesi de sunduğu...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme HÜKÜMLER : Uyarlama talebinin reddi Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 17.05.2011 gün, 66-96 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 01 Haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri nedeniyle uyarlama yargılamasının tabi olacağı ilkelerin 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98. ilâ 101. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği, uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararlara karşı başvurulabilecek yasa yolunun ise 5275 sayılı Yasanın 101/3. fıkrası uyarınca itiraz yasa yolu olduğu, bu kararların temyizi mümkün olmadığından, 5271 sayılı CMK'nın 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma, başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, hükümlünün dilekçesi itiraz niteliğinde...

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet HÜKÜM : Hükümlülük, erteleme, müsadere Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Sanık hakkında verilen beraat kararının 04/04/2013 tarihinde kesinleştiği, 24/03/2010 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise henüz hukuken varlık kazanmadığı, hüküm niteliğinde olmadığı ve ortada uyarlama yargılamasına konu olabilecek bir hüküm bulunmadığı halde yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı ise de, Uyarlama kararına konu olan hükmün, 5252 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 01/06/2005 tarihinden sonra kesinleştiği gözetilerek, bu tarihten sonra yapılan uyarlama yargılaması sonunda verilen kararlara karşı 5275 sayılı CGİK'nun 101/3. maddesi gereğince itiraz yolu açık olduğundan, sanık müdafisinin 09.07.2021 tarihli dilekçesi hakkında itiraz merciince...

                      UYAP Entegrasyonu