Uyuşmazlık İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile İlamlı İcra Takibinde takibin iptali istemine ilişkin şikayet ve borca ve ferilerine yönelik itiraz niteliğindedir. İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından hesap kat ihtarı tebliğ işleminin ve icra emri kıymet takdiri ve satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ve sair borca ve ferilerine itirazlarını ileri sürdüğünü, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. İstanbul 10....
İlk derece Mahkemesi; UYAP sistemi üzerinden yapılan evrak işlem kütüğü kontrolünde, şikayete konu edilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının 26/02/2023 tarihinde, saat 15:44:23'te, ödeme emrinin de aynı tarihte 15:44:34'te davacı borçlu tarafından okunduğu anlaşıldığından, bu haliyle usulsüz tebliğe ilişkin yapılan şikayetin yasal süresinde olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir....
No:6 Pendik/İstanbul" adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın bilatebliğ iade edilmesi üzerine davacı şirketin aynı zamanda ticaret sicile kayıtlı bu adresine Tebligat Kanunun 35. maddesine göre ödeme emnrinin tebliğ edildiği görülmüştür. Bu durumda,Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tüzel kişilik vasfına sahip olan şikayetçinin ticaret sicilde kayıtlı olan adresine çıkartılan tebligatın yukarıda bahsedilen yasal düzenleme çerçevesinde usulüne uygun olduğu anlaşıldığından usulüne uygun şekilde yapılmış bulunan tebligata ilişkin şikayetin reddine dair karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Maddesinde yazılı süresiz şikayet halleri içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 16. Maddesine dayalı usulsüz ödeme emri tebliği şikayeti, İİK 170. Maddesine dayalı imzaya itiraza ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Takip dosyasının incelenmesinde; borçluya ödeme emri tebligatı dışında 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu gönderildiği ve 103 davetiyesinin 14/05/2019 tarihinde bizzat tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin iddialarının hukuki ve maddi mesnedi bulunmadığını, ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı 06/09/2021 tarihinde mernis adresinin Ağcaşar Mah....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....
tebliğe ilişkin itirazın süresiz şikayete de tabi olmadığını belirterek davacı tarafın tüm talepleriyle birlikte işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İcra memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması sebebiyle icra mahkemesine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi kural olarak yedi günlük süreye tâbidir. İİK'nın 16/1 maddesinde belirtildiği üzere şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar. Anılan süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkeme tarafından re'sen göz önüne alınmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, davacının usulsüz tebligattan haberdar olduğunu belirttiği tarihten önce ıttılasına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı, şikayetin öğrenmeden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde olduğu anlaşılmıştır....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” denilmektedir. Somut olayda, davacının Mersin 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2020/204 esas ve 2020/202 karar sayılı dava ile Mersin 7. İcra Müdürlüğü'nün 2013/4422 sayılı takip dosyasında emekli maaşı üzerindeki haczin kaldırılması talebini içerir şikayette bulunduğu, dava tarihinin 06.03.2020 olup, bu tarih itibariyle icra takibine muttali olduğundan, bu tarihten itibaren 7 gün içerisinde en geç 13.03.2020 tarihinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunması gerekirken, 25/08/2021 tarihinde usulsüz tebligata ilişkin şikayette bulunduğu görülmüştür....
No:... .../..." adresine tebliğe çıkarıldığı, muhatap şirketin adreste tanınmadığı şerhiyle tebligatın iade edildiği, oysa muhatap şirketin bir adres değişikliğinin olmadığı, daha sonrasında icra emrinin de aynı adreste muhatap şirkete tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, ihtarname tebliği usulsüz olup, hukuki sonuç doğurmaz. Bu durumda; yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri göndermek suretiyle takip yapılması mümkün değildir....