Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, ilk derece mahkemesince şikayete konu taşınmazın ihalesine ilişkin işlemin kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş ise de, davacının dava dilekçesindeki talebi ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet niteliğinde olup, ihalenin yapılmasının usulsüz tebligat şikayetini incelemeye engel teşkil etmediği, ilk derece mahkemesince ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin süresinde olup olmadığı, süresinde ise davacının iddialarının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken belirtilen şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1- a (6) maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir....

Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin 30/01/2020 tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin kabulü ile öğrenme tarihinin 31/01/2020 olarak düzeltilmesine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-l maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği görülmüştür....

    Dava; usulsüz tebliğ ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayet davası olup, verilen kararda kamu düzenine aykırılık da görülmemiştir. Bu nedenle, başvurunun HMK''nın 355. maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine adi yazılı tahliye taahhüdüne dayanılarak ilamsız takibe başlandığı, örnek 14 ödeme emrinin borçluya 14.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 24.09.2019 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu, 17.10.2019 tarihinde icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmuştur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur ( Yargıtay 12. HD'nin 06.07.2020 tarihli, 2019/13971 E, 2020/6410 K. sayılı içtihadı)....

    İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkilinin takibi 05/05/2021 tarihinde banka hesaplarına uygulanan haciz neticesinde öğrendiğini ve aynı gün içinde icra dosyasına vekaletname sunulduğunu, kararın aksine tebliğ tarihinin 26/04/2021 değil, öğrenme tarihi olan 05/05/2021 tarihi olduğunu, uyuşmazlık usulsüz tebligat şikayeti ile borca itirazdan kaynaklanmakta olup, şikayet süresinin fiilin öğrenme tarihinden itibaren 7 gün olduğunu, usulsüz tebligat ile takibe dayanak belgenin eklenmemesi sebebiyle takibin iptaline yönelik itirazın, fiili öğrenme tarihi bakımından birbirine paralel olduğunu, usulsüz tebligata yönelik şikayet süre yönünden reddedilmediyse, bununla bağlantılı olarak aynı süre içinde şikayete konu edilen takip dayanağı belgenin ödeme emrine eklenmemesi sebebiyle takibin iptali talebinin de esasına girilerek değerlendirilmesi gerektiğini, öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçinin bildirdiği tarihin esas olduğunu, takip dayanağı...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin iddialarının hukuki ve maddi mesnedi bulunmadığını, ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı 06/09/2021 tarihinde mernis adresinin Ağcaşar Mah....

    Maddesinde yazılı süresiz şikayet halleri içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 16. Maddesine dayalı usulsüz ödeme emri tebliği şikayeti, İİK 170. Maddesine dayalı imzaya itiraza ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Takip dosyasının incelenmesinde; borçluya ödeme emri tebligatı dışında 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu gönderildiği ve 103 davetiyesinin 14/05/2019 tarihinde bizzat tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

    İlk derece Mahkemesi; UYAP sistemi üzerinden yapılan evrak işlem kütüğü kontrolünde, şikayete konu edilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının 26/02/2023 tarihinde, saat 15:44:23'te, ödeme emrinin de aynı tarihte 15:44:34'te davacı borçlu tarafından okunduğu anlaşıldığından, bu haliyle usulsüz tebliğe ilişkin yapılan şikayetin yasal süresinde olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir....

    Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Somut olayda şikayetçiye 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de tebliğ edilmiş ve bunlara yönelik olarak herhangi bir usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir....

      Uyuşmazlık İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile İlamlı İcra Takibinde takibin iptali istemine ilişkin şikayet ve borca ve ferilerine yönelik itiraz niteliğindedir. İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından hesap kat ihtarı tebliğ işleminin ve icra emri kıymet takdiri ve satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ve sair borca ve ferilerine itirazlarını ileri sürdüğünü, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. İstanbul 10....

      UYAP Entegrasyonu