Davacı vekili istinaf dilekçesinde; şikayet dilekçesindeki beyanlarını tekrarlamakla birlikte mahkemece kıymet takdiri raporu ile haczin öğrenildiğinin kabul edildiğini, oysa bu alacak için kıymet takdiri raporu alınırken haciz konulmadığını, ikinci ödeme emri nedeniyle ek haciz dahi konulmadığını, haciz konulmayan bir alacağa ilişkin kıymet takdiri yapılamayacağını, fiili haczin kıymet takdiri ile birlikte yapıldığı düşünüldüğünde öncelikle kıymet takdiri kararının alınması için taşınmazın hacizli olması gerektiğinin açık olduğunu, bu nedenle usulsüz ve hacizsiz yapılan kıymet takdiri raporu ile ekine sonradan yapılan fiili haczi öğrendiklerine karar verilmesinin usulsüz olduğunu, haczi öğrenme tarihlerinin 03/03/2022 olduğunu ve süresinde şikayette bulunduklarını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
ilanı ile kıymet takdir raporunun diğer haciz sahibi alacaklılara tebliğ edilmediğini, bu durumun, ihaleye katılımı azaltacak ihalenin feshini gerektiren bir sebep olduğunu, satış ilanında taşınmazın özelliklerinin doğru yazılmadığını, taşınmazın KDV oranının da yanlış gösterildiğini beyan ederek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
a yapılan kıymet takdir tebliğ işleminin usulsüz olduğu, bu borçlu yönünden kıymet takdir raporu kesinleşmeden satış işleminin yapıldığı gerekçesi ile ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır. Taşınırlar yönünden kıymet takdiri İİK.nun 87.maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde uyarınca haczi yapan memur, haczettiği malın kıymetini takdir eder. Anılan maddede ayrıca kıymet takdirinin borçluya tebliğ edileceğine dair bir düzenleme mevcut değildir. İİK'nun 128/a maddesi ise taşınmazlar hakkında olup, taşınırlar yönünden uygulanması mümkün değildir. Kaldı ki borçlu icra mahkemesine başvurusunda yalnızca kıymet takdir raporunun tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmüş, ihaleye konu taşınırın değerinin düşük olduğu ve kıymet takdirine itiraz ettiğine dair bir beyanda da bulunmamıştır. Bir an için kıymet takdir raporunun tebliğinin gerektiği düşünülse bile, salt kıymet takdiri raporunun tebliğ işleminin usulsüz olması ihalenin feshini gerektirmez....
Somut olayda, davacı - borçluya ödeme emrinin 14/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, bunun yanında davacı - borçluya 103 davetiyesinin 14/07/2020 tarihinde, kıymet takdir raporunun 28/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde 103 davetiyesinin ve kıymet takdir raporunun tebliğ işlemlerine ilişkin usulsüzlük iddiasında bulunulmadığı, bu durumda davacı - borçlunun takipten ve tebligattan en geç 14/07/2020 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekir. Sonuç olarak takipten ve tebligattan haberdar olunduğu 14/07/2020 tarihi itibariyle ve bu öğrenme tarihine göre dava dilekçesinde 103 davetiyesinin ve kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği iddiası da bulunmadığından, usulsüz tebliğ şikayetine yönelik ve takip talebinde alacaklının adresinin yazılı olmamasına yönelik şikayete ilişkin olarak 18/03/2021 tarihinde açılan davanın İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süre geçtikten sonra olduğu sabittir....
Somut olayda, davacı borçlu adına çıkartılan icra emri ve kıymet takdir raporu tebligatlarının “ muhatap tevzi saatlerinde çarşıya gittiğinden Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edilip aza Refik Çıbık'a teslim edilip 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırılıp komşusuna haber verildi. Komşu Eşref Avşar imza ve beyandan kaçınmıştır" şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, icra emri ve kıymet takdir raporunun tebliği sırasında çarşıya gittiği bilgisine başvurulan komşunun ismi alınmadan tebliğ işlemi yapıldığından, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliğinin 30., 35. maddeleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, icra emri ve kıymet takdir raporunun tebliğinin usulsüz olması nedeniyle Teb. K'nun 32. maddesi de dikkate alındığında, şikayetin yasal 7 günlük sürede olduğu kabul edilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin icra dosyasında 29/11/2021 tarihinde haberdar olduğunu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini de aynı tarihte öğrendiğini, müvekkilinin kendisine tebliğ edildiği iddia edilen kıymet takdir raporundan haberdar olmadığını, kıymet takdir raporunun da usulüne uygun tebliğ edilmediğini, usule aykırı olarak tebligatın muhtara bırakıldığını, mahkemenin hiçbir araştırma yapmadan karar verdiğini, söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece delillerinin toplanmadığını, tanıklarının dinlenmediğini, hukuki dinlenilme hakkı ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, taraflarınca belirtilmesine rağmen usulsüz yapılan tebligatlara ilişkin tahkikat yürütülmediğini, müvekkiline 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu sahte imza ile ve usulsüz olarak tebliğ edildiğini ve usulsüz olarak 26.09.2019 tarihinde tebliğ edilmiş görünen kıymet takdir raporuna itiraz süresi dahi dolmadan 03.10.2019 tarihinde satış günü verildiğini, kıymet takdir raporunda en az 150.000,00 TL değerindeki araca 1/3 kıymet takdir edildiği ve müvekkilinin itiraz hakkı elinden alınarak haklarının ihlal edildiğinin açıkça belli olduğunu, mahcuz aracın mülkiyeti ihtilaflı olup, aracın mülkiyet hakkı ile İstanbul 22....
Somut olayda, usulsüz tebligata ilişkin şikayete konu icra dosyasından davacı borçlu T1 14.12.2019 tarihinde kıymet takdirinin, 14.10.2020 tarihinde de satış ilanının tebliğ edildiği, borçlunun 19.12.2020 tarihinde ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayette bulunduğu, şikayetinde kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunun ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Usulsüz tebligat şikayetinin 7 günlük yasal süresinde yapılıp yapılmadığı kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, borçlunun usulsüz tebligat şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır (Yargıtay 12. HD'nin 31.05.2021 tarihli, 2021/1917 E, 2021/5694 K. sayılı içtihadı)....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece verilen karara karşı davalı alacaklı tarafından sunulan istinaf dilekçesi ve kamu düzeni kapsamında yapılan inceleme neticesinde icra emri, kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebligatlarının usulsüzlüğü şikayeti incelenmiş, alacaklı davalı tarafından borçlu davacı ve dava dışı şirket hakkında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip kapsamında 6 örnek icra emrinin borçlu davacıya "... Bulv., No:52, Konak/..." adresinde "işyerinin yetkilisi ... imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 31.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, kıymet takdir raporunun aynı adreste "işyeri yetkilisinin geçici olarak işyeri dışında olduğunu beyan eden şirket çalışanı" şerhi ile... Tekstil Ürünleri Toptan Perakende satış kaşesi altında ... ismi ve imzası ile 07.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, satış ilanın da "... Mah., ......
Şikayetçiler kendilerine gönderilen kıymet takdir raporu tebliğlerinin usulsüz olduğunu, bu nedenle kıymet takdirine itiraz edemediklerini, taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini ve taşınmazın gerçek bedelle satılamadığını ileri sürdüklerinden, bu durum karşısında şikayetçilere gönderilen kıymet takdir raporu tebliğlerinin usule uygun olup olmadığı üzerinde durulmalıdır....