Bu durumda, uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlu tarafın mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayetidir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 Esas, 1991/344 Karar sayılı kararı). 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. O halde mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğden haberdar olduğunu beyan ettiği 09.03.2015 tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Dava, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına yöneliktir. Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın İİK 16/1 maddesi uyarınca öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede tebliğ işlemine yönelik olarak icra mahkemesine şikayette bulunması gerekir. Aksi halde tebliğ işlemi kesinleşir. Davacılar ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasında bulunmuş iseler de İstanbul Anadolu 7. İcra Hukuk Mahkemesinde 2018/804 Esas sayılı dosyasıyla açılan aynı takibe ilişkin tahliye davasında dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde 07/02/2019 tarihinde tebliği üzerine takipten haberdar oldukları, ardından mahkemece verilen tahliye talebinin kabulüne dair kararın Gülendam Özdemir'e 21/05/2019 tarihinde bizzat, Şükrü Özdemir'e ise 27/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla yasal süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE, karar verilmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarihli, 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) Somut olayda, davacının Atatürk Cad., ... Ağrı adresine çıkartılan ödeme emrinin bila tebliğ iade edilmesi üzerine, davalı alacaklı vekilinin talebi üzerine davacının 100. Yıl Mah., ......
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/337 Esas sayılı dosyasıyla usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin davanın sonuçlanmadan ve henüz kesinleşmeden imzaya ve borca itiraz davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, usulsüz tebliğ şikayeti davasında hatalı karar verilmemiş olsaydı davanın süresinde olduğunun anlaşılacağını, takip dayanağı çekte imzanın davacıya ait olmadığını ve davacının borcunun bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacının, çeke dayalı kambiyo takibinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla İstanbul 1....
yeri adresinin Ankara olması nedeniyle Ankara İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu ifade ederek usulsüz tebligat şikayetlerinin, yetkiye ve borca itirazlarının kabulüne karar verilmesini, takip kesinleşmeden önce usulüne aykırı olarak yapılmış olan tüm icrai/haciz işlemlerin iptaline/ fekkine karar verilmesini ' talep ve dava etmiştir....
nun 35.maddesine göre tebligat yapılması gerekirken bilinmeyen adresteki muhtarlığa tebligat yapılmasının usulsüz olduğunu belirterek, usulsüz tebliğ nedeniyle ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 06/12/2021 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun usulsüz tebligat nedeniyle yaptığı şikayet başvurusunun süresinde olmadığını, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağının İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde İcra Mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğunu, davacı borçlunun, ödeme emri tebligatından 06/12/2021 tarihinde haberdar olduğunu açıkça kabul ve beyan etmesine rağmen işbu şikayetini 30/12/2021 tarihinde yaptığını belirterek süresinde yapılmayan şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/221 esas sayılı tahliye davasının tetkiki ve beklenmesi gerektiğini, süresi içerisinde borca itiraz ettiklerini gecikmiş itirazlarının haklı olduğunu, tebligatın başka bir adrese gönderilmesinin usulsüz olduğunu, delillerin toplanmadığını, pandemi sebebiyle kapalı bir restorana, faal olmayan bir yere giden tebligatın geçersiz olduğunu, İstanbuldaki kapalı bir şubeye tebligat yapıldığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava dilekçesi içeriği incelendiğinde, davacı dilekçesinde iddiasını gecikmiş itiraz olarak nitelendirmiş ise de; içeriğinde, tebligatın şirketin merkez adresi yerine başka bir adrese yapıldığını belirterek tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürmüş, takibe muttali olduğu tarihi bildirmiş, ayrıca herhangi bir gecikmiş itiraz nedeni göstermemiş olduğundan başvuru bu hali ile usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz isteminden ibarettir....
nın eniştesine tebliğ edilmiş, davalı 21.04.2006 itirazını yedi günlük itiraz süresi geçtikten sonra yapmıştır. Ancak davalıya yapılan ödeme emri tebliği usulsüzdür. Zira; 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesinde; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmü yer almakta olup,maddede açıklandığı üzere birlikte oturanlara tebliğ için "adreste bulumama" koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Tebliğ mazbatasında ise davalının adreste bulunup bulunmadığına ilişkin şerh verilmediğinden tebligat usulsüz olup davalının 7 günlük süre geçtikten sonra yaptığı itiraz bu sebeple süresinde kabul edilmelidir. O halde mahkeme davalı..... yönünden ; itirazın iptali davasının esasına girilmesi gerekirken, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
İcra Müdürlüğünün 2021/6573 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte 89/3 haciz ihbarnamesinin müvekkiline tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, bu ihbarnamesi öğrenme tarihinin 20/09/2021 olarak kabulü gerektiğini, 89/3 haciz ihbarnamesinin şirket yetkilisinin adreste olup olmadığı, nereye gittiği tevsik edilmeden ve tebliğ almaya yetkili kişiler bakımından sıraya uyulmadan tebliğ edildiğini, bu tebliğ işleminin T.K'nun 12 ve 13. maddelerine uygun olmadığını, takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesinin yetkili olmayan ve avukat sıfatı taşımayan kişi tarafından verilmiş olmakla, müvekkili şirketi bağlamadığını bildirerek, 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 20/09/2021 tarihi olarak tespitine karar verilmesini istemiştir....
Davacı-borçlu icra hukuk mahkemesine başvurusunda 09/07/2020 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayetinde bulunduğu görülmektedir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nın 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetinin aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Somut olayda, icra takip dosyasında ödeme emrinin davacı-borçluya 09/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı-borçlunun icra müdürlüğüne sunmuş olduğu 17/07/2020 tarihli dilekçe ile borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı-borçlunun ödeme emrinde ve takipten en geç 17/07/2020 tarihinde haberdar olduğu kabulünün gerektiği, davacı-borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik 15/12/2020 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru İİK'nın 16/1 maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır....