Dava ilamsız takipte gecikmiş itiraz olup mahkemece davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın dairemizce bozulması üzerine mahkemece, gecikmiş itiraz iddiasının yerinde olmadığı, borçluya usulüne uygun tebligat yapılmadığının tespiti ile; şikayet tarihinin öğrenme tarihi olan 21/8/2015 olarak belirlenmesine ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak borçlunun, usulsüz tebligat şikayetinin; Tebligat Kanunu 32. madde gereğince usulsüz tebligatı öğrendikten itibaren 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurması gerekmesi karşısında, borçlu tebligattan 21/8/2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiği halde, İİK'nin 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra 04.09.2015 tarihinde icra mahkemesine şikayette bulunmuştur. O halde, mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacıların tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Somut olayda, Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1982 esas sayılı dosyasına dava dilekçeleri dosyamız davacıları T3'a 02/01/2020, T1 ve T2' a ise 31/12/2019 tarihlerinde tebliğ edilmiş olup davacıların usulsüz tebligata ilişkin başvuru süreleri bu tarihte başlamış durumdadır. Dava tarihi ise 13/01/2020 tarihidir. O halde dava tarihi itibarı ile davacıların usulsüz tebligat şikayeti bakımından dava açma süresi dolmuş olup açılan dava süresinden sonradır. Bu hal karşısında usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir....
İcra Müdürlüğünün 2019/8904 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takipte ödeme emri ile 103 davetiyesinin müvekkiline tebliği işleminin usulsüz olduğunu, her iki tebligatın da beyanı alınan komşuların isimleri tespit edilip imzaları alınmadan yapıldığını, takipten 17/02/2020 tarihinde haberdar olduklarını, takip konusu kambiyo senedinin açık olarak düzenlenmesinden kaynaklanan itiraz haklarını saklı tuttuklarını, faize ve tüm ferilerine itiraz etiklerini bildirerek öğrenme tarihi olan 17/02/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, faize ve tüm ferilere itirazlarının kabul edilmesine karar verilmesini istemiştir. YANIT : Davalıya usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili davaya cevap vermemiş, duruşmadaki beyanında, tebliğ işleminin yasaya ve usulüne uygun olması nedeniyle şikayetin reddine, mahkeme aksi kanaatte ise yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmemesine karar verilmesini istemiştir....
Karara karşı davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunarak; Sıra cetveline yönelik kesin hüküm bulunması nedeniyle davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın alacaklı oldukları dosyadan yapılan tebligatların usulüne uygun yapılmadığı gerekçesi ile sıra cetveline itiraz ettiklerini, davacı tarafından 2019 yılında açılmış olan bir sıra cetveline itiraz davasının bulunduğunu, iş bu dava tarihine kadar davacının usulsüz tebligat şikayetinde bulunmadığını, davacının 7 günlük süreye uymadığının sabit olduğunu ayrıca borçlu tarafından usulsüz tebligat şikayetinde bulunulmasının kendisine yapılan tebligatları kabul ettiği anlamına geldiğini, müvekkiline yapılan ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu kabul edilse dahi davacıların dosyalarından gönderilen ödeme emri tebliğinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini ve dosyalarının henüz kesinleşmediğini, davacının ihale tarihinden çok sonra açmış olduğu davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafın usulsüz...
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 31.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise 07.06.2017 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, 06.10.2017 tarihinde cevaba cevap dilekçesi ile ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayetini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. İİK'nın 18. maddesi uyarınca icra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayet ve itirazlarının yanında ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu da ileri sürdüğü halde, mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği görülmektedir. Mahkemece; öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebligat tarihinin TK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Şikayetçi borçlu icra mahkemesine başvurusunda, sair şikayet nedenleri ile birlikte, kıymet takdiri ve satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz yapıldığını, kıymet takdirine itiraz edemediğini ileri sürerek 22.10.2014 tarihinde satışı yapılan taşınmaz ihalesinin feshini istemiş, mahkemece kıymet takdiri raporu ile satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle ihalenin feshine karar verildiği görülmüştür....
İlk derece mahkemesi; ödeme emrinin davacı borçluya 02/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacının daha öncesinde 15.02.2018 tarihinde de icra dairesine borca itiraz dilekçesi vermekle takipten haberdar olduğu, dava dilekçesinde usulsüz tebligat ya da gecikmiş itiraz şikayetinde bulunulmadığı, borca itiraza ilişkin bu davanın 12/11/2019 tarihinde 5 günlük hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımından reddine karar vermiştir. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmekle birlikte, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, borca itirazdan sonra 19.11.2019 tarihinde ayrıca usulsüz tebliğ şikayeti nedeniyle icra mahkemesine başvurduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
adreslerin hiçbirinin müvekkilinin adresi olmadığını, takipte asıl borçlunun Mustafa Cesur olup muris Mustafa Demir'in ipotek veren olduğunu, taşınmaz üzerinde eş Meryem Demir'in rızası alınmadan ipotek tesis edildiğini, eş rızası alınmadığından ipoteğin geçersiz olduğunu, hesap kat ihtarnamesinin müvekkiline ait adrese tebliğ edilmediğini, müvekkiline ait olmaya adrese çıkarılan ihtarnamenin usulsüz tebliğ edildiğini, ayrıca yetkili icra dairesinin gayrimenkulün bulunduğu yer olan Mut icra dairesi olduğunu, resmi senetteki yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, bu nedenle İcra Müdürlüğü'nün yetkisine itiraz ettiklerini belirterek, hesap kat ihtarnamesi usulsüz tebliğine ilişkin şikayetlerinin kabulüne, icra emrinin ve takibin iptaline; icra emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline ve icra emrinin tebliğ tarihinin 07.05.2019 tarihi olarak düzeltilmesine, Kat ihtarnamesine, takibe, icra emrine, borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına, diğer tüm...
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...,Davacı tarafından dilekçesinde her ne kadar gecikmiş itiraz olarak şikayette bulunulmuş ise de Yargıtay kararında da belirtildiği üzere gecikmiş itirazın ön koşulunun, usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olması olduğundan ve şikayete konu tebligat mazbatasından TK. 21/1. maddesi hükmü mucibince usulüne uygun tebliğ işlemi yapılmadığı, muhatabın adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği ve dönecekse ne zaman döneceği hususunun tevsik edilerek tebliğ mazbatasına şerh edilmediği, adreste bulunmama sebebinin tespit edilmediği, bu haliyle takip dosyasından davacı borçluya çıkarılan tebligatın Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olmadığı ve usulsüz olduğu sabit olmakla şikayetin kabulüne, borçlu adına yapılan usulsüz tebliğ nedeniyle işlemin iptaline, davacının takipten daha önce haberdar olduğunu gösterir başkaca bir kayıt da bulunmadığından beyan ettiği 06/08/2020 haciz tarihinin...