Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

borçlunun oğlu tarafından imzalatıldığını bu nedenlerle usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasının öğrenme tarihleri olan 08.09.2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini, takibe konu bonodaki borcun müvekkiline ait olmaması ve müvekkilinin karşı tarafa hiçbir borcu olmaması nedeniyle takibin iptalini, kötü niyetli karşı tarafın %20’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, İcra takibinin itirazlarının nedeniyle durdurulmasını talep etmiştir....

Somut olayda, davacı borçlu tarafça, dava dilekçesinde sair itiraz ve şikayetlerin yanı sıra ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiği, borca faize ve ferilere ve zaman aşımına itiraz istemleri ileri sürülmüş, mahkemece belirtilen bu hususlardan, usulsüz tebligat şikayeti konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Gerekçeli kararda sadece borca itiraz yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmiştir. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355. Maddesi uyarınca, dairemizce resen nazara alınması zorunlu olduğundan; davacı tarafın istinaf sebepleri bu aşamada değerlendirilmeksizin, HMK'nun 355 ve 353/1- a-6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilerek usulüne uygun şekilde hüküm kurulması için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, oy birliği ile karar verilmiştir....

Murisin külli halefi olan mirasçının, asıl borçlu murisin itiraz hakkı kalmadığı durumlarda yeniden itirazda bulunması mümkün değildir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; asıl borçlu murisin, itiraz (şikayet) hakkının olup olmadığıdır. Takip dosyası incelendiğine; borçlu murise ödeme emrinin 29.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emri tebliğ işlemi ile takip dosyasının, muris ve mirasçılar tarafından önceden öğrenildiğine dair dosyada delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bu sebeple asıl borçlu murisin, kendisine yapılan ve usulsüz olduğu iddia edilen ödeme emri tebliği ile ilgili yasal süresi içerisinde şikayette bulunmadığı kabul edilemeyeceğine göre, mirasçıların da öğrenme tarihinden itibaren tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunma hakkı vardır....

    hakkında başlatıldığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin murise 10.01.2011’de tebliğ edildiği, bu tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi gereğince, muhatabın tebliğ anında orada bulunmadığı tespit edilmeden yapıldığından usulsüz olduğu, murisin 28.5.2014’te öldüğü, muris adına çıkartılan bir yenileme emri tebligatı var ise de; tebliğ tarihi olan 01.02.2017’de murisin ölü olduğu, buna göre murisin ölüm tarihine kadar takipten haberdar olduğuna ilişkin dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığı, alacaklının 09.3.2021 tarihli talebi ile mirasçılar ... , ..., ... ve ...’a ödeme emri tebliğ edilerek takibe dahil edildikleri anlaşılmakla, bu takip muris hakkındaki takibin devamı olup, bu nedenle de mirasçılar, murisin ölümünden önceki işlemlere itiraz edemezler. Mirasçıların itirazı; mirasçı olunmadığı, mirasın reddedildiği gibi itirazlarla, imhal, itfa, zamanaşımı (İİK m. 71) ve benzeri itirazlar olabilir....

      Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nın 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur" denilmektedir. Somut olayda, şikayetçi 18/11/2019 tarihinde, icra dosyasına verdiği dilekçe ile itirazda bulunduğu, haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle borçlu hale gelen şikayetçinin bu tarih itibariyle en geç haberdar olduğu ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 23/12/2019 tarihinde haciz ihbarnamelerine yönelik olarak usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir....

      Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davacı vekilince müvekkili şirket hakkında Sivas İcra Müdürlüğü'nün 2021/10158 Esas sayılı takip dosyası icra takibi başlatıldığını, 11/05/2021 tarihinde yapılan ödeme emrinin usulsüz olması nedeniyle ödeme emri tebliğ tarihinin 07/06/2021 tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiği ayrıca tebliğ tarihinden önce yapılan işlemlerin geriye alınarak dosyadaki hacizlerin kaldırılmasını, takibin kesinleşmemesi nedeniyle asıl alacağa, faize, faiz oranına ve diğer ferilere itiraz ettiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde şikayetin kabulü ile, bahse konu icra dosyasındaki ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinin tespitine, borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 07/06/2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmıştır....

      Davalı alacaklı T3 tarafından davacı borçlu T1 aleyhine, hak ediş alacağı sebebine dayanarak ilamsız icra takibi yapılmış, davacıya 09/10/2018 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, 06/12/2018 tarihinde açılan dava ile usulsüz tebligatın iptali ile yeniden tebligat yapılması istenilmiş, mahkemece şikayetin kabulü ile tebligat tarihinin 06/12/2018 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili usulsüz tebligat nedeniyle tebliğ işleminin iptali ile yeniden tebligat çıkartılmasına karar verilmesi gerektiğini iddia ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekir....

      İcra Müdürlüğünün 2018/41764 sayılı dosyasında usulsüz 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin iptali, usulsüz tebliğ edilen 3. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin 26.08.2019 olarak düzeltilmesi ve İİK 65. maddesi gereği gecikmiş itirazın kabulüne, borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiğinden geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      Borçlu, takip dosyasından kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte aynı davada itiraz ve şikayetlerini ileri sürebileceği gibi tebliğ usulsüzlüğünü ayrı bir davada, borca ve imzaya yönelik itirazlarını, ayrıca takibe yönelik şikayetlerini ayrı bir davada ileri sürmesi mümkündür. Borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile borca ve takibe yönelik itiraz ve şikayetlerini ayrı ayrı dava açarak talep etmesi halinde borca, imzaya itiraz ve şikayetin yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı usulsüz tebliğ şikayetinin sonucuna bağlıdır. HMK'nın 166/1. maddesine göre, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılama bekletilebilir....

        yana sisteme kayıtlı olduğundan 7/A uyarınca usulsüz olduğunu belirterek itiraz ettiğini, bu hususta Aydın 1....

        UYAP Entegrasyonu