Davalı taraf tüzel kişi olup, öncelikle tebligata elverişli bir elektronik adresi varsa bu adrese, aksi takdirde Ticaret Sicil Memurluğu kayıtlarında mevcut merkez adresine tebligat yapılması, ticaret sicil gazetesindeki adresine tebligat yapılırken de tüzel kişinin yetkili temsilcisine yoksa temsilciden sonra gelen kimse ve evrak memuru kimse ona tebligat yapılmalıdır. Yukarıda belirtilen usullere uyumadığından yapılan tebligat usulsüz olup, davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Yapılan tebligat usulsüz olduğundan Mahkemece yapılacak işin davalının bildirdiği delillerin toplanması ve tanıklarının dinlenerek yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar vermekten ibaret olmalıdır. Sonuç olarak, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK.nun 353/1- a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir....
No:20 Merkez/ ERZİNCAN" adresinin gösterildiğini, bu adreste bulunan başka bir şahsa tebliğ esnasında muhatabın çarşıya gittiği beyanı geçilerek tebligat yapıldığını, müvekkilinin tek adresinin yurt dışı adresi olan "Ahosnstr 34 XX 814 Münchenstein İSVİÇRE" adresi olduğunu, müvekkilinin ikamet etmediği ve hiç oturmadığı bu adrese yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, tebligatı alan kişinin de müvekkili adına tebligatı almaya yetkili kişi olmadığını, açıklanan nedenlerle Erzincan İcra Müdürlüğü'nün 2017/1443 Esas sayılı dosyasında 10.12.2019 tarihli usulsüz tebligat ve borca itirazlarının kabulü ile usulsüz tebligat ve borca itiraz taleplerinin kabulü ile taleplerinin reddine dair 10.12.2019 icra memur işleminin ortadan kaldırılmasına, 13.02.2017 tarihli usulsüz tebligatın iptali ile usulsüz tebligatı öğrendikleri tarih olan 10.12.2019 tarihinin ödeme emri tebliğ tarihi sayılmasına ve bu nedenle süresinde yapmış oldukları itirazın kabulü ile takibin durdurulması ve tüm hacizlerin kaldırılmasına...
Tüm dosya kapsamı, istinaf sebepleri ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan incelemeye göre; hukuki nitelendirme mahkemeye ait olduğunan, mahkemece davanın tebligatın usulsüzlüğüne yönelik kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, TK 10 maddesi gereğince takip talebi, ödeme emri ve takibe dayanak kira sözleşmesindeki adrese tebligat çıkartılması gerektiği, davalı alacaklının talebi olmadan icra müdürlüğünce TK 10 maddesine aykırı olarak farklı bir adrese tebligat çıkartılmış olması nedeni ile yapılan tebligatın usulsüz olduğunda ilişkin mahkemenin kabulüne isabetsizlik bulunmadığı, kadı ki tebligata muhatabın tevziat saatlerinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği dönecekse ne zaman döneceği tevsik edilmediğinden tebligatın TK 21/1 maddesi ne göre de usulsüz olduğu, ancak tebligatın usulsüzlüğünün tespitine yönelik davalarda tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerektiği halde, tebligatın iptaline karar verilmesi isabetsiz olduğundan, dairemizce söz konusu hükmün düzeltilmesi gerekmiş, dosyanın uyap üzerinden...
Davacı borçlu istinaf dilekçesinde; tasfiye halindeki borçlu şirkete yapılacak tebligatların tasfiye memuruna yapılması gerektiğini bu nedenle ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu belirtmiştir. Somut olayda; borçluya çıkartılan ödeme emrinin tebliğ edilemeden bila tebliğ dönmesi üzerine, alacaklının talebi üzerine tasfiye halindeki borçlu şirketin ticaret sicil adresine iade edilen adres ile aynı adres olması sebebiyle TK'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Tasfiye halinde borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasında yasaya uymayan bir yön olmadığından davacı borçlunun istinafında isabet bulunmamaktadır....
Dava icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Davalıya gönderilen örnek 13 ödeme emri 29.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu iddiasıyla ... 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/727 Esasına kayıtlı dosyasında şikayet yoluna başvurmuş, yapılan yargılama ile ödeme emri tebligat tarihinin 21.11.2014 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Ne var ki dosya kapsamından usulsüz tebligata ilişkin şikayet dosyasının kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece ... 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28.01.2015 günlü 2014/727 Esas 2015/67 Karar sayılı şikayet dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi ve kesinleşmiş karar örneği dosyaya eklendikten sonra neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Daha önce aynı adrese tebligat yapılmış olması koşuluyla sonraki tebligatların 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre yapılabilecek iken ilk kez tebligat yapılması halinde ise Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi gereğince tebligat yapılması gerekir. Somut olayda sanığın bildirdiği son adrese daha önce tebligat yapılmadığı halde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi yerine usulsüz olarak 35. maddeye göre tebligat yapıldığından öğrenme üzerine gerçekleşen temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek temyiz isteminin reddine dair kararın kaldırılması ile işin esasına geçildi....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar tebligatın usulsüzlüğünden bahisle itiraz yapılmış ise de esasında tebligatın usulsüzlüğü değil yokluğunun söz konusu olduğunu, müvekkilinin de madde 5/2 kapsamında olduğunu, keza takipten önce alınmış elektronik tebligat adresi bulunduğunu ve sistemde gözüktüğünü, elektronik posta adresi olmasına rağmen kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak posta yoluyla tebligat yapıldığını, tebligat yokluğu durumunda ortada bir hukuki işlemin olmadığından yapılmış bildirimin de geçersizliğinin söz konusu olduğunu, nitekim tebligat yokluğu durumunda yeniden tebligat çıkarılması gerektiğini, buna karşın usulsüz tebligatta ise yapılmış bir tebligat işlemi olmakla beraber belirli tebligat hukuku kurallarına uyulmadığını, böyle bir durumda usulsüz tebligatın geçerli olabilmesi, muhatabın bu tebligatın içeriğini öğrenmesine bağlı olduğunu, muhatap usulsüz tebligatı bir şekilde öğrenmiş ve bunu beyan etmişse, Tebligat Kanunu m. 32 uyarınca öğrenme...
(Yargıtay HGK'nın 12/02/1969 tarih ve 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) İnceleme konusu olayda, davacı vekilinin 31/10/2019 tarihinde yaptığı borca itiraz ve 2019/151 Esas sayılı dosyasına aynı tarihte açtığı dava ile usulsüz tebligattan haberdar olduğu, usulsüz tebligat şikayetinin bu tarihten itibaren 7 günlük yasal süreden sonra yapıldığı anlaşılmakla, kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Her nekadar davacı borçlu vekili İzmir 12. İTM'nin 2019/151 Esas, 2019/48 Karar sayılı dosyası ile usulsüz ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış ve karar 03/12/2019 tarihinde kesinleşmiş ise de, adı geçen kararda esasa yönelik bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu dava için kesin hüküm oluşturmaz....
Maddesinin "ç” fıkrasının "Elektronik tebligatın, tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merciden UETS tarafından teslim alındığına, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığına ve usulen tebliğ edilmiş sayıldığına dair delil kayıtlarını ayrı ayrı oluşturup her bir kaydı oluşturulduğu andan itibaren derhal en geç yirmi dört saat içinde, tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercie iletmek” hükmü gereği söz konusu e-tebligat iletisine ilişkin deliler PTT tarafından oluşturulmuş ve tebligat çıkaran mercilerin kullanımına sunulmaktadır. Mevcut dosyada söz konusu gönderiye ait kayıtlar mevcuttur. Elektronik Tebligat yönetmeliği “Üçüncü bölüm, muhatabın bilgilendirilmesi” başlıklı 10.Maddesinin 1. fıkrası “elektronik tebligat adresine elektronik tebligat mesajı ulaştığı konusunda belgelendirmek isteyen muhatap, elektronik posta adresini veya kısa mesaj alma özelliği olan bir telefon numarasını PTT’ye bildirir.” şeklinde düzenlenmiştir....
TK'nun 35. maddesine göre borçlu şirketin ticaret sicili adresine tebligat yapılabilmesi için, bu adrese daha önce bir tebligatın çıkarılması, borçlu şirketin adresten taşınması veya adresin kapalı olması nedeni ile tebligatın yapılamamış olması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca; daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu durumda, anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, tebligat yapılan adresin, tebliğ tarihi itibariyle muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması zorunludur....