(soy ismi okunaklı değil) haberdar edildi.” şerhiyle Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, muhatabın adreste bulunmadığını beyan eden komşunun isminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesi uyarınca tespit edilerek aynı Kanun'un 23/7. maddesi uyarınca mazbataya yazılmadığı, bu haliyle satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçlunun, satıştan makul bir süre önce haberdar olması, ihaleye talebi ve rağbeti arttırıcı faaliyetlerde bulunması için gereklidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Usulüne aykırı tebliğin hükmü başlığını taşıyan Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Bu hükme göre usulsüz bir tebligat mutlaka geçersiz olmayıp, usulsüz tebligatı muhatabının öğrenmesi halinde bu öğrenme tarihi itibari ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunmak hakkı ise tebligatın muhatabına aittir. Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK.'nun 16/1 maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir....
ve tamamına açıkça itiraz ettiğini, müvekkilinin ikamet adresinin Osmaniye İli olup yetkili icra dairesinin Osmaniye İcra Daireleri olduğunu belirterek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, gecikmiş itirazlarının kabulüne ve Mersin 5.İcra Dairesinin yetkisizliğine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Örneğin borçlu genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emrinin usulsüz olduğunu şikâyet (İİK m. 16/1) yoluyla icra mahkemesinde ileri sürebilir. Ödeme emri, icra dairesinin bir icra takip işlemi olduğu gibi, ödeme emrinin tebliği de icra dairesinin bir icra işlemidir. İcra işlemlerine karşı şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurulabilecektir. İcra dairesinin ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne karar verme yetkisi yoktur (Muşul, s. 596-598). 25. Usulsüz tebligat “geçersiz” tebligat anlamına gelmez. Usulüne aykırı yapılmış tebligat mutlaka geçersiz değildir. Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 53. maddesi muhatabın öğrenmiş olması hâlinde tebligatı geçerli saymaktadır. Ancak temelde tebligat usulsüz olduğundan yani mevzuatta öngörülen yöntem izlenmeden yapıldığından bu noktada muhatabın öğrendiğini bildirdiği tarih, tebliğ tarihi sayılmaktadır....
İcra Müdürlüğünün 2020/1415 E sayılı dosyasından takip başlatıldığını, vasi olarak kendisine gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligat parçasının mernis adresine TK 21/2 md göre tebligat yapıldığını, direk TK 21/2 göre tebligat yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, uzun yıllardan beri aynı adreste oturduğunu, ancak tebligat parçasına bu adreste bulunmadığı şeklinde şerh düşüldüğünü, tüm fatura ve kayıtlardan anlaşılacağı üzere aynı adreste oturduğunu, dosyadan haricen 03/07/2020 tarihinde haberdar olduğunu, davalı yana borcu bulunmadığını, bu nedenlerle usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, borcun tamamına yaptıkları itirazın icra müdürlüğünce reddi kararının kaldırılarak itirazının kabulüne , takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş; dava dilekçesi verilmesinden sonra 19.10.2020 tarihinden sonra verilen ek beyan dilekçesi ile daha önce Teb.K 21/1....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının usulsüz tebligat şikayetinin süresinde olmadığını, zira davacının icra dosyasına 10/09/2020 tarihinde maaşı üzerindeki hacizlerin kaldırılması için dilekçe verdiğini ve icra dosyasından haberdar olduğunu, kaldı ki ilgili dosyayı 2008 yılından beri düzenli olarak takip ettiğini, hisseli malın satış şekli davasına Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/739 Esas 2010/702 Karar sayılı ilamıyla karar verildiğini, buna istinaden Amasya Sulh Hukuk Mahkemesinde 2012/3 Esas sayılı davayı açtığını, Amasya Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca da 2014/21 Satış dosyasıyla satış işlemlerine başladıklarını, davacının usulsüz tebligat şikayetini hak düşürücü sürede yapmadığını belirterek, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....
a" tebliğ edildiği, tebligat parçasında aynı konutta oturduğuna dair bir şerh olmadığı, bundan sonra yapılan tebligatların da 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre yapıldığı, yapılan tebligatlar usulsüz olduğundan usulsüz tebligatla verilmiş olan karar ve kesinleşme şerhi sonuç doğurmayacağından kesinleşmiş mahkeme kararından bahsedilemeyeceğini, yargılamanın iadesinin ise kesinleşmiş hükümlere karşı istenebileceğini gerekçe göstererek açılan davanın reddine karar vermiştir. Hükmü davalı ... vekili, 09.03.2016 tarihli ve 21.03.2016 tarihli dilekçeleri ile temyiz etmiştir. Davacının sunmuş olduğu dilekçeler, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/220 Esas ve 2012/865 Karar sayılı hükmünün 11920 sayılı parsel yönünden temyizen incelenmesi talebi olarak kabul edilmiştir....
sunduğu, böylelikle işten ayrılma tarihinden sonra davacı borçluya 16/10/2019 tarihinde ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ işleminin usulsüz olduğu, mahkemece davacı borçluya çıkarılan ödeme emri tebliğinin borçlunun beyan ettiği adres dışında başka bir adrese tebligat yapıldığı gerekçesiyle usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi yerinde değil ise de, karar bu yönden sonucu itibariyle doğru olduğundan dolayısıyla davalı taraf vekilinin istinaf sebepleri isabetli olmadığı nedenle esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği ile kanun yoluna başvuru süresinin beklenilmesi, 2-Gerekçeli kararın davacılar ... ve ...'e kimlik tespiti yapılmaksızın elden tebliğ edildiği ve usulsüz olduğu görülmüştür. Adı geçen davacılara 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği ile kanun yoluna başvuru süresinin beklenilmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 29.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : TCK'nın 157/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri gereğince mahkumiyet Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılanın, sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebi bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın temyiz talebi ile sınırlı olarak yapılan incelemede, Yokluğunda hüküm kurulan sanığa 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21.maddesi uyarınca 02/05/2016 tarihinde tebligat yapılmış ise de, tebligat evrakında haber verilen en yakın komşusunun imzasının bulunmaması ve komşusunun isminin belirtilmemesi nedeniyle yapılan tebligat usulsüz olduğundan, sanığın 11/05/2016 havale tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Sanığa yüklenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden sonra ve 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren...