DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takipten 20/03/2020 tarihinde haberdar olduğundan bahisle usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte bonolardaki keşideci imzasına itiraz ettiği, davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde muhatabın tevziat saatlerinde dışarıda olduğundan bahisle evrakın mahalle muhtarına 15/09/2009 Tarihinde tebliğ edildiği, imzadan imtina eden komşusu Azim Temel'e haber verildiğinin yazılı olduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti ve sair şikayetlere ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte sair şikayet ve itirazlarda bulunulduğu halde, mahkemece maaş kesintilerinin iadesine ve takibin durdurulmasına şeklinde karar verilmiş, usulsüz tebligat şikayeti hakkında herhangi bir hukuki değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....
Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, borçlunun başvurusu bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12- 258 esas, 20018344 sayılı kararı). (emsal karar; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/24688 E 2017/15880 K sayılı kararı) Buna göre mahkemece hukuki nitelendirmenin usulsüz tebliğ şikayeti olarak yapılması ve bu doğrultuda yargılama yapılarak karar verilmesi yerindedir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Kayseri Genel İcra Dairesinin 2021/34917 Esas sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine ilamsız icra takibi yapıldığı, örnek 7 ödeme emrinin tebliğ edildiği, davacının usulsüz tebligat ve borca itiraza ilişkin iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır....
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; icra müdürlüğünün kararının kendilerine 10/03/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenle davanın süresinde olduğunu, dava dilekçesinde belirttikleri gibi davacıya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, yapılan tebligatın, Tebligat Kanununa ve Yönetmeliğe aykırı olduğunu, davacının davalı tarafa borcu bulunmadığını, bu nedenlerle asıl alacak ve ferilerine itiraz ettiklerini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin 31/07/2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 13/10/2020 tarihinde dosyaya itirazlarını bildirdiği görülmüştür....
Dairemizin kararından sonra yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi; davacı borçluların usulsüz tebliğ şikayetinin yasal süresinde olduğu, her iki davacı/borçlu yönünden yapılan ödeme emri tebliği mazbatalarının incelenmesinde yapılan tebliğ işleminin Tebligat Kanunun 21., Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30.-31. maddelerine aykırı ve usulsüz olup, her iki borçlu yönünden usulsüz tebligat şikayetinin yerinde olduğu, bu nedenle yetki itirazının incelemesine geçildiği, takibe konu çekte adresin Malatya olduğu, davacının yetki itirazında haklı olduğu gerekçesiyle usulüne uygun yetki itirazının kabulüne, sair itiraz ve şikayetler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir....
İcra Müdürlüğü' nün 2013/2395 sayılı dosyasına ilişkin ödeme emrinin iptaline karar verildikten sonra taraflarına yapılan ödeme emrine yaptıkları itiraz ve şikayetleri inceleyerek bir sonuca gitmesi gerekirken, iptal edilmiş olan ödeme emrine ilişkin olarak verilen kararın bu itirazlar için kesin hüküm oluşturacağı yanılgısına düştüğünü, Daire karar gerekçesine göre ödeme emri iptal kararından sonra gönderilen ikinci ödeme emrine karşı borçlunun yeniden itiraz ve şikayet hakkı doğduğundan önceki itirazların yeni ödeme emri tebliğinden sonra hukuki bir sonuç doğurmayacağını davacı tarafın dava dilekçesi ile ileri sürdüğü itiraz nedenleri incelenip değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin kesin hüküm var diyerek, itiraz ve şikayetleri değerlendirmek için gerekli delilleri toparlayıp, inceleme yapmadan, eksik tahkikatla davanın reddine karar verdiğini beyanla devamla; dava dilekçelerindeki olay ve olguları tekrarla; müvekkilinin ilamsız icra...
İcra Müdürlüğü'nün 2018/22673 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline 29/08/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, takip dosyasına yasal süre içerisinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, alacaklı vekilinin yetki ve borca itiraz dilekçesine istinaden dosyanın Develi İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, takibin durmuş olmasına rağmen Develi İcra Müdürlüğü tarafından müvekkili aleyhine yeniden ödeme emri gönderildiğini, dosyada vekil olması nedeni ile ödeme emrinin vekil olarak kendilerine çıkartılması gerekirken müvekkiline çıkartıldığını, müvekkilinin 15/10/2020 tarihinde durumu kendisine haber vermesi üzerine haberdar olduğundan bahisle ödeme emrinin tebliğ tarihinin 15/10/2020 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek yapılan usulsüz tebligat nedeni ile 15/10/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, itirazın reddi ile takibin durdurulmasına, karşı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine...
haber kağıdını görünce muhtardan tebligatı aldığını, takip dayanağı belge tebliğ edilmediğinden, ödeme emrinin de iptali gerektiğini belirterek, gecikmiş itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
tebligatının ve 26/05/2021 tarihli kıymet takdiri bilirkişi raporu tebligatının iptali ile usulsüz tebliğden haberdar olunan 20/10/2021 tarihinin ödeme emrinin ve kıymet takdiri bilirkişi raporunun tebliği tarihi olarak kabul edilmesini, dosya kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir....