Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şirket yetkililerinin basiretli şekilde davranmakla ve tebligatlara zamanında erişim için gerekli tedbirleri almakla yükümlü oldukları da düşünüldüğünde davacı şirket yetkililerinin bu yükümlülüklere aykırı davrandıkları ve sonrasında kendi kusurlarına dayanarak gecikmiş itirazda bulundukları kanaatine varılmıştır. O halde, borçlu şirketin süresinde itiraz etmesine engel olan hususun, borçlunun kendi kusuruna dayanması, ödeme emrine süresinde itiraz edilememesi halinin borçlunun kusurundan ve basiretli davranmamasından kaynaklanması nedeniyle gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyecek olması sebebiyle davacı tarafın gecikmiş itirazının reddine karar verilmesi yerindedir....

Bu durumda muhatabın adresten geçici veya devamlı ayrılıp ayrılmadığı hususunda bir tespit bulunmadığından, çıkartılan ilk tebligatın iadesi usulsüz olup, TK'nın 21/2. maddesi gereğince yapılan ikinci tebligat da TK'nın 10 ve 21/2. maddeleri gereğince usul ve yasaya aykırıdır. V-Diğer yandan, İİK'nun 65. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Somut olayda, tebligatın usulsüz tebliğ edildiği belirlenmekle, davacının gecikmiş itiraz ile borca itiraz talebinin incelenmesinin gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır....

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : İlk derece mahkemesince,Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; Çan İcra Müdürlüğünün 2020/198 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin usulsüz tebliğine ve ilam vekalet ücretine ilişkin şikayetlerin süresinde olmadığından reddine, Ödeme emrinin ve takibin iptali taleplerinin reddine, Takip tarihinden itibaren işleyecek faiz türünün kanuni faiz olarak belirlenmesine, ödeme emrinin bu şekilde düzeltilmesine, karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı borçlu vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmıştır....

İcra Müdürlüğünün 2019/12344 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin müvekkiline tebliği işleminin usulsüz olduğunu, müvekkili evli olmadığı halde ödeme emrinin davacının eşi olduğu iddia edilen ve davacı tarafından tanınmayan Aytül Altınbaş'a tebliğ edildiğini, davacının takipten 25/10/2019 tarihinde haberdar olduğunu, aynı tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini, icra müdürlüğünün itirazın süresinde olmaması nedeniyle itirazı reddederek takibi kesinleştirdiğini, takibin devamına ilişkin icra müdürlüğü kararının 18/11/2019 tarihinde öğrenildiğini bildirerek usulsüz tebliğin ve icra müdürlüğünün 25/10/2019 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline karar verilmesini istemiştir....

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin iş bu davayla borca açıkça itiraz ettiğini, ödeme emri tebliğ tarihinin 19/07/2019 olarak düzeltilmesi halinde müvekkilinin geçmişe yönelik olarak borca itiraz etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle kararın kaldırılarak takibin veya ödeme emrinin iptaline ya da ödeme emri tebliğ tarihinin müvekkilinin itiraz edebileceği bir tarih olarak güncellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 16,21 vd. maddeleri uyarınca açılmış usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nun 78.maddesi uyarınca açılmış haczin kaldırılması istemine yönelik şikayettir....

Somut olayda; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçluların, usulsüz tebliğ şikayeti, dayanak belge şikayeti, kambiyo vasfına ilişkin şikayet, imzaya itiraz ve bononun protesto edilmediğine ilişkin şikayet şeklinde itirazlarının bulunduğu görülmektedir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde, ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetine ve gecikmiş itiraza ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır....

Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davalı alacaklı tarafça davacı borçlu aleyhine ilamsız icra yoluyla başlatılan takipte ödeme emrinin davacı borçluya TK'nun 21/1 maddesine göre tebliğ edildiği, tebligat parçasındaki şerh incelendiğinde komşusuna haber verildiği belirtildiği ancak komşu isim ve soyadının belirtilmediği, yine tevziat saatleri dışında muhatabın adresine dönüp dönmeyeceğinin de tespit edilmediği, bu şekilde ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, borçlunun başvurusu bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12- 258 esas, 20018344 sayılı kararı). (emsal karar; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/24688 E 2017/15880 K sayılı kararı) Buna göre mahkemece hukuki nitelendirmenin usulsüz tebliğ şikayeti olarak yapılması ve bu doğrultuda yargılama yapılarak karar verilmesi yerindedir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen icra dosyası fotokopisi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takipten 20/03/2020 tarihinde haberdar olduğundan bahisle usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte bonolardaki keşideci imzasına itiraz ettiği, davacıya çıkartılan ödeme emri tebligat parçasının incelenmesinde muhatabın tevziat saatlerinde dışarıda olduğundan bahisle evrakın mahalle muhtarına 15/09/2009 Tarihinde tebliğ edildiği, imzadan imtina eden komşusu Azim Temel'e haber verildiğinin yazılı olduğu görülmüştür. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti...

UYAP Entegrasyonu