Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet edilenler alacaklı ve ihale alıcısı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. B. İstinaf Sebepleri Şikayet edilen alacaklı istinaf dilekçesinde; borçlu tarafından şikayet dilekçesinde 103 davetiyesine ilişkin tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin bir iddianın ileri sürülmediğini, ödeme emri tebligatının bila tebliğ iadesi üzerine ödeme emri, kıymet takdir raporu ve satış ilanının TK'nın 21/2. maddesi gereğince tebliğinin usulüne uygun olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. Şikayet edilen ihale alıcısı istinaf dilekçesinde; alacaklı tarafından ileri sürülen istinaf nedenlerini tekrar etmek suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. C....

    Öte yandan TK'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı borçlu tarafından sunulan dava dilekçesinin dava konusu ve açıklamasına ilişkin kısımda, hakkında yapılan ilamlı takibe ilişkin icra emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayette bulunularak iptalinin talep edildiği görülmüş olduğundan mahkemece şikayetin esası incelenerek yukarıdaki gerekçe ile kabulüne karar verilmesi ve TK. 32....

    gözetilecek diğer hususlar ile usulsüz olduğunu bu nedenlerle şikayetlerinin kabulü ile öncelikle 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin işlemin usulsüz olduğunun tespiti ile ıttıla tarihinin 11.04.2022 olarak belirlenmesini, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptalini, aksinin kabulü halinde 89/2 haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin işlemin usulsüz olduğunun tespiti ile ıttıla tarihinin 11.04.2022 olarak belirlenmesini ve 89/3 haciz ihbarnamesinin iptalini, bu taleplerinin de kabul edilmediği takdirde 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin işlemin usulsüz olduğunun tespiti ile ıttıla tarihinin 11.04.2022 olarak belirlenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    olarak muhatabının adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanununun 10. maddesine göre tebliğe çıkartılması, bu tebligatın herhangi bir nedenle tebligatı çıkartan merciine iade edilmesi halinde, bu kere tebligatın, muhatabının adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğe çıkartılması gerektiğini, buna göre de tebligatın, muhatabının adres kayıt sistemindeki adresine direkt olarak Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğe çıkartılmasının usule aykırı olduğunu, ilgili yasa ve yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereğince somut dava konusu olaya bakıldığında, Edirne İcra Müdürlüğü’nün 2022/9634 Esas sayılı dosyasından şikayetçi müvekkiline 7201 Sayılı Yasanın 21/2. maddesi kapsamında yapılan tebligatın usulsüz olduğu açıkça ortada olduğunu, söz konusu icra dosyasında, şikayetçi müvekkilinin adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunun 10. maddesine göre tebligat çıkartılmaksızın direkt olarak 21/2. maddeye göre tebligat gönderilmiş ve bu tebligat...

    Satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise İİK. nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu yasal sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler....

      Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ödeme emri müvekkile tebliğe çıkartılmış ise de yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkil davacının ödeme emrinden tebellüğ etmemiş ve gerek takipten gerekse de ödeme emrinden haberdar olmadığını, icra dosyasının usulsüz tebligat ile yine usule aykırı şekilde kesinleştirilerek müvekkilin itiraz hakkını kullanmasının önüne geçilmiş ve aleyhine haciz işlemi yapılmış olduğunu, senetteki imzanın sahteliğine takipten haberdar olunmasını takiben icra dosyasının incelenmesi ile vaki olunduğunu, hususun öğrenilir öğrenilmez şikayet davası ikame edilmiş ve savcılıkta şikayette bulunulduğunu, borçlu müvekkile yapılmış olan tebligatın usulsüzlüğü kadar senetteki imzanın müvekkile ait olmadığını ve senedin davalı ve kızı tarafından doldurulduğunu, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının Sor....

      No:66 İnegöl/Bursa adresinde tebliğe çıkarıldığını, muhatap gösterilen adresten soruldu, tanınmıyor, mahalle muhtarı imzadan imtina etmiştir, evrak çıkış merciine iade notu ile 03/12/2021 tarihinde iade döndüğünü, aynı adreste TK'nın 35. Maddesine göre yeniden tebliğe çıkarıldığını, TK'nın 35....

      Borçlu dava dilekçesiyle de sabit olduğu üzere öncelikle ödeme emrinin iptalini talep etmiş aksi takdirde usulsüz tebliğ şikayetlerinin kabulünü istemiştir. Mahkeme usulsüz tebliğe yönelik şikayeti kabul etmemiş ancak ödeme emrinin iptaline yönelik şikayeti örnek 7 ile takip başlatılmasına rağmen ödeme emri tebligat parçasında örnek 10 yazılı olduğundan bahisle kabul etmiştir. Ödeme emrinin tebliğ edildiği adres mernis adresi olup bu yönde yanlar arasında bir tartışma olmadığı gibi uyap kayıtları ile de bu husus teyit edilmektedir. Daha önce gönderilen ödeme emri tebligatının bila ikmal dönmesi üzerine aynı adrese bu sefer tebligat kanunu 21/2 madde gereği ödeme emri gönderilmiş ve tebliğe işlemi gerçekleştirilmiştir. Mahkemenin tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu yönündeki gerekçesi yerindedir. Kaldı ki bu yönde davacının bir istinafı da söz konusu değildir....

      Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı her ne kadar geçikmiş itirazlarını sunduğunu beyan etmiş ise de dilekçe içeriği ve netice ve talep kısmında sadece usulsüz tebligata ilişkin taleplerde bulunduğunu, davanın yalnızca usulsüz tebliğ şikayeti olduğu davacı davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının amacı yasal haklarını kötüye kullanarak satışın geciktirilmesi ve davacı kendisinin mernis adresi bulunmakta iken ilk gönderilen icra emrinin iadesi üzerine haksız bir şekilde ve usule aykırı olarak Tebligat Kanunu 35 uyarınca tebliğe çıkarıldığını akabinde yapılan tüm tebliğ işlemlerinin de buna göre yapıldığını iddia ettiğini, ancak somut durum davacının iddia ettiğinin aksine davacıya takip dosyasından gönderilen ilk tebligatın iade döndüğünü, davacının mernis adresi sistem üzerinden sorgulandığını, mernis kayıtlarında davacının adresi İran olarak göründüğünü, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar...

      Bu durumda ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayetin reddine ilişkin karar kesinleşmediğinden temerrüt olgusunun gerçekleştiği veya gerçekleşmediği söylenemez, Bölge Adliye Mahkemesi'nin temerrüdün başlangıç tarihinin, dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 04.04.2017 olduğuna ilişkin kabulü de doğru değildir. Bu durumda davalı tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek usulsüz tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediğine göre, Mahkemece şikayete ilişkin kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, şikayet dosyasının kesinleşmesi beklenmeden karar verilmesi doğru olmadığından, istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        UYAP Entegrasyonu