Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince davanın mirasta denkleştirme istemli olduğu, diğer bir anlatımla alacak talepli olduğu, mülkiyeti uyuşmazlık konusu olan mal varlığı davalarına ilişkin olmadığı, bu nedenle banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği ve yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle "İhtiyati tedbir talebinin reddine" şeklinde hüküm kurulmuştur. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; davalının mal kaçırma niyetinde olduğu, miras hakkına dayalı alacağın tedbiren koruma altına alınması gerektiği, aksi durumda hakkın elde edilmesi imkansız hale geleceği belirtilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. GEREKÇE: Dava, TMK'nın 669. Maddesi kapsamında miras paylarının denkleştirilmesi istemine ilişkindir....

İlk derece mahkemesince, terk ihtarının usulünce tebliği yapılmadığından TMKnın 164 maddesine dayalı davanın usulden reddedilmesi gerekirken, esastan reddi hatalı olmakla, kararın gerekçesinde hata yapıldığından davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davacı kadın vekilinin, istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILARAK, esas hakkında YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, BUNA GÖRE; 1- ) Davalıya yapılan terk ihtarı tebliği usulüne uygun olmadığından, davacının TMK'nın 164....

İlk derece mahkemesince, terk ihtarının usulünce tebliği yapılmadığından TMKnın 164 maddesine dayalı davanın usulden reddedilmesi gerekirken, esastan reddi hatalı olmakla, kararın gerekçesinde hata yapıldığından davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davacı kadın vekilinin, istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILARAK, esas hakkında YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, BUNA GÖRE; 1- ) Davalıya yapılan terk ihtarı tebliği usulüne uygun olmadığından, davacının TMK'nın 164....

Denkleştirme, denkleştirme anındaki değere göre yapılır. Denkleştirmede sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir.İade edilecek mal varlığı yönünden seçim hakkı davalınındır; ister aynen iade eder, isterse bedelini öder. Somut olayda; davacı T1 murisin kardeşi olup altsoy dışındaki mirasçıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır....

Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesine göre, haklı sebebe dayalı adın ve soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMKnın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, değişikliğin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olmayacağı, bu değişiklikten zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel ve kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir unsurudur....

    Davalının Türk Medeni Kanununun 641. maddesine dayalı bir tazminat isteği de yoktur. Davalı, şirket hisselerinin devrinin borç mahsubuna yönelik olduğunu da kanıtlayamamıştır. O halde davalıya yapılan bu kazandırmaların denkleştirmeye tabi olacağında kuşku bulunmamaktadır. " ( Yargıtay 2. HD’nin 09/10/2007 tarihli ve 2006/18009 E., 2007/13692 K. ) " ...Dava konusu paranın mirasbırakan tarafından davalı oğlu adına açılan hesaba yatırıldığı mahkemenin kabulündedir. Mirasbırakanın altsoy lehine yaptığı sağlararası kazandırmalar kural olarak miras payına mahsuben yapılmış sayılır ve denkleştirmeyi sağlamak için iadeye tabidir. Mirasbırakan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını açıkça belirtmediği gibi davalıda kazandırmanın iadeye tabi olmadığını kanıtlayamamıştır. (TMK.md.669/2) O halde dava konusu paranın mirasta denkleştirme hükümleri çerçevesinde (TMK.md.671 vd.) iadesine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. " ( Yargıtay 2....

      Davacı ... vekili ve davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının maddi hata sebebiyle temyiz incelemesi sırasında incelenmediği anlaşıldığından, karar düzeltme taleplerinin kabulüne, Dairemizin 25.01.2016 tarihli ve 2015/11128 Esas, 2016/820 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar verilerek tarafların temyiz taleplerinin incelenmesine geçildi. 1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı ... vekili ve davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddine, 2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, mirasta denkleştirme istemine ilişkindir. Murisin çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar aksi muris tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir (TMK m. 669/2). Yapılan kazandırmanın miras payına mahsuben olmadığını kanıtlama yükümlülüğü, kazandırmadan yararlanan altsoya düşer....

        Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporuna göre, davacının tahsil ettiği ve vadesi gelmiş ödenmemiş prim borcu bulunduğu, bunun taraflar arasındaki sözleşmenin 14. maddesine aykırı olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte bulunduğu 28/10/2005-17/12/2010 tarihleri arasında HDİ Sigorta A.Ş'nin acenteliğini aldığı, bu hususun açıkça sözleşmenin 3. maddesine aykırı olduğu, 2015-2010 yılları arası hasar/prim oranlamasında hasar oranının ağılıkta bulunduğu, tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşmenin 19/2 maddesine göre davalının fesih yetkisini kullanmasında açıkça hak ihlali olmadığı, başka bir deyişle sözleşmedeki bu hükme dayalı olarak yapılan fesih bildirimi ve kullanılan fesih hakkının yasa ve iyiniyet kurallarına göre haklı sebeplere dayalı bir kullanım niteliğinde bulunduğu, haklı fesih olgusuna dayalı fesihte, davacı acentenin zararının talep etmesinde yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın...

          şirketi tarafından yapılan feshin haksız fesih olduğu, bu kapsamda davacının denkleştirme tazminatının kabulü için TTK.nun 122/1 'inci fıkrasının a-b ve c bentlerinin kümülatif şekilde gerçekleşmesinin gerektiği ve hesaplamada TTK.nun 122/2 'nci maddesine göre yapılması gerektiği, mahkememizce alınan tarihli ek bilirkişi raporu ile 27/10/2021 tarihli ek bilirkişi raporunun gerek anılan Yargıtay kararına gerekse denkleştirme tazminatını düzenleyen TTK.nun 122' nci maddesinde açıklanan hususlara uygun olması nedeniyle, gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olması nedeniyle 27/10/2021 tarihli ek bilirkişi raporuna itibar edildiği, her ne kadar mahkememizce itibar olunan bilirkişi raporuna karşı davacı vekilince hesaplamanın TTK.nun 122/2 'nci maddesine uygun olmadığı şeklinde itiraz edilmiş ise de, bilirkişi tarafından sözleşmenin yürürlükte kaldığı 1401 gün üzerinden denkleştirme tazminatının hesaplandığı, davacı tarafın davalı tarafın ticari defterlerine dayandığı, buna...

            Dava konusu 20.12.2010 tarihli bayilik sözleşmesi münhasırlık kaydı (tekel hakkı) içermediğinden, denkleştirme isteminin TTK.m.122/5’teki yasal şartlarının oluşmadığı sonucuna ulaşıldığından, davacının itirazlarına katılma olanağı bulunamamıştır. Sonuç: Sonuç olarak kurulumuz, davacının kök raporumuza vaki itirazlarının raporda herhangi bir değişiklik gerektirmediği, oradaki tespit ve görüşlerimizin aynen muhafazası icap ettiği " yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür. Huzurdaki dava; hukuki niteliği itibariyle, sonlandırma protokolü/ibraname ile feshedilen bayilik sözleşme ilişkisine dayalı kazanç kaybı ile TTK'nın 122. ve 123. maddelerinde düzenlenen denkleştirme ve rekabet yasağı anlaşmasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Yanlar arasında 20/12/2010 tarihli ......

              UYAP Entegrasyonu