Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in nesebin reddine karar verilmesini istemiş; mahkemece, davanın TMKnın 297-300 maddelerinde düzenlenen tanımanın iptali davası olduğu, davacının tanıyanın genetik baba olmamasından dolayı dava açma hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosyadaki dava dilekçesine ekli 21.11.2013 tarihli ....Raporuna göre, ...'in ...'in biyolojik açıdan babası olma ihtimali bulunmadığının bildirildiği, 31.12.2013 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır. TMKnın 295. maddeside '' Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.'' 297. maddesinde de ''Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, 6102 sayılı TTK'nın 191. maddesine dayalı olarak açılmış denkleştirme akçesinin tazmini istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacılar, davalı şirketin ortakları iken davalı şirket ile ....nin birleşmesi esnasında kendileri için zorunlu ayrılma akçesi öngörülmek suretiyle ortaklıktan çıkarıldıklarını, zorunlu ayrılma akçesi olarak öngörülen tutarın çok düşük olduğunu ileri sürerek TTK'nın 191....

      Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 28.04.2000 tarihli sözleşmenin davacı kooperatif ile arsa sahipleri davalı ... ve dava dışı Şükrü Kaplan arasında düzenlendiği, sözleşme tarihinde sözleşmeye konu parselin, adı geçenler dışında da paydaşlarının bulunduğu, tüm paydaşların sözleşmede yer almadığı, bu haliyle TMKnın 692. ve 818 sayılı BKnın 20/1. (TBK 27/1.) maddesi hükümlerine ayrı olarak düzenlenen sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1)Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir....

        İcra Mahkemesinin 05.04.2007 gün ve 2007/669-669 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nun 309/4-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 3.6.2008 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesine göre, haklı nedene dayalı adın ve soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMKnın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, değişikliğin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olmayacağı, bu değişiklikten zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel ve kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir....

            Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, denkleştirme nedeniyle tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir. HMK'nun 11.maddesine göre; terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar ile terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara açılacak tüm davalarda ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir, ayrıca TMK'nun 576. maddesine göre miras, malvarlığının tamamı için mirasbırakanın yerleşim yerinde açılır. Miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür....

            Somut olaya gelince; davanın kabulüne karar verilen 669 ve 670 parsel sayılı taşınmazlarda hisse sahibi olan ve hakkındaki yargılamaya devam edilen davalı ... yargılama sırasında hisselerini dahili davalı ...'a devretmiştir. Mahkemece davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; hüküm sonucu infaza uygun olacak şekilde tesis edilmemiştir. Zira ...'ın 669 ve 670 parsel sayılı taşınmazlarda birden fazla hissesi bulunup hangisinin ...'den devralınan hisse olduğu, hangisinin davalı ...'ın müstakil hissesi olduğu açıklığa kavuşturulmadan tapu kaydındaki tüm paylar bakımından tapu iptali ve tescil hükmü kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesinin aksız feshedildiği iddiasına dayalı denkleştirme tazminatı talebine ilişkindir. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir. Mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 17.12.2020 tarihli raporunda özetle; "1.Raporu mali inceleme bölümünde ayrıntılar açıklandığı üzere dava konusu Denkleştirme Tazminatı tutarı 92.800,27 TL olarak hesaplandığı, 2.Davalı sigorta şirketi tarafından tek taraflı olarak gerçekleştirilen feshin, gerek sözleşmede belirtilen ve gerekse TTK'nun 121/1....

                Dava, mirasta denkleştirme talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Murisin hesabında bulunan parayı kendi iradesiyle karşılıksız olarak davalı kişisel banka hesabına aktarması TMK’nın 669. maddesinde hüküm altına alınan mirasta denkleştirme davasının konusunu oluşturmaktadır. Yasal mirasçılar mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları denkleştirmeyi sağlamak için terekeye vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Altsoy açısından karşılıksız kazandırmada miras payına mahsup edilmek üzere hareket edildiği yönünde karine olup, kural olarak denkleştirme söz konusu ise de altsoy dışında yapılmış karşılıksız kazandırmaların açıkça iadeye tabi olduğu belirtilmedikçe kural olarak iadeye tabi tutulamaz....

                Dava, mirasta denkleştirme istemine ilişkindir. Murisin çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar aksi muris tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir (TMK m. 669/2). Yapılan kazandırmanın miras payına mahsuben olmadığını kanıtlama yükümlülüğü, kazandırmadan yararlanan altsoya düşer. Denkleştirme davası, taksim yapılana kadar zamanaşımına tâbi olmadan her zaman açılabilir (11.11.1969 t. 2862/5059 s. YİBK). Taksim yapılmış ise taksim tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olaya gelince, murise ait mirasçılık belgesinden davacılar ve davalının muris ...'in mirasçıları olduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki toplanan delillere göre Temmuz veya Ağustos 2009 tarihinde murise ait ..... ..... şubesinden çekildiği iddia edilen 38.000,00 TL miktarındaki paranın çekilerek davalı ...'...

                  UYAP Entegrasyonu