ndeki hisselerini 15.03.2009 tarihli sözleşme ile davalılara devrettikleri, sözleşmede hisselerin şirket kayıtlarında görünen ödenmiş sermaye üzerinden satıldığı ve bedelin ileride ödeneceğinin düzenlendiği, TTK ve VUK gereği şirket defter ve belgelerinin saklama ve ibraz yükümünün yönetim kurulu üzerinde bulunduğu, davalıların şirketi fiilen devraldıkları, tescil ve ilana tabi kararlar tesis ettikleri, zayi ve kayıpla ilgili TTK'nın 82/7. maddesindeki hak düşürücü süre içinde sürecin başlatılmadığı, suç duyurusunda bulunulmadığı, basiretli tacir gibi davranılmadığı, ibraz yükümünün yerine getirilmediği, bu durumda davacıların sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı ...'in davalı ...'tan 8.000,00 TL, davalı ...'dan 8.000,00 TL, davacı ...'nun davalı ...'dan 8.000,00 TL, davacı ...'nun davalı ...'den 8.000,00 TL ve davalı ...'...
ye borçlu olduğuna ve davacının da davalıya o borcunu ödemesi konusunda talimat verdiğine ilişkin davalının elinde her hangi bir kesin delilin bulunmadığı, davalı şirket vekiline yemin delilinin hatırlatıldığı halde verilen kesin süre içinde davacıya yemin yöneltmediğinden yemin delilinden vazgeçmiş sayıldığı, ayrıca davacının davalı şirkete sermaye koyma borcu ile daha önceden payına düşen ve ödenen genel giderlerden dolayı her hangi bir borcunun bulunmadığının da anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizin 09.01.2014 günlü ilamında açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulmuştur. Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
ASSAF, gerek davacı ile gerekse de şirket ile tüm iletişimini keserek ortadan kayboldukları ve her ikisine de halen ulaşılamadığı, şirket müdürü davacı tarafından gerek sermaye koyma borçları gerekse de şirketin amacına yönelik faaliyetler kapsamında her türlü sair araçla ortaklara ulaşılmaya çalışılmışsa da hiçbir sonuç alınamadığı, hatta ortakların şirket kuruluşu sırasında ticaret sicil müdürlüğüne bildirdikleri adreslerine gidilmişse de kendilerinin adreste bulunamadığı, bu sebeple ilgili şirket her ne kadar ticaret sicil kayıtlarında aktif görünmekteyse de fiili olarak faaliyetlerine başlayamadığı ve kuruluşundan bu yana atıl durumda kaldığı anlaşıldığından yine mahkememizin 2022/1163 esas sayılı dosyası üzerinden ilgili şirketin feshine ilişkin görülen davada, şirketin temsiline ve davanın takibine ilişkin temsil kayyımı atanmasını talep etme gereği doğduğu, anılan dosya üzerinden görülen şirketin feshi davasında davalı şirketin temsilinde davacı ile şirket arasında menfaat...
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 01/09/2022 KARAR TARİHİ : 25/10/2023 KAR.YAZ.TAR. : 25/10/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, İDDİA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle " davalı şirketin ana faaliyet konusunun ikamet amaçlı olmayan binaların inşaatı iken diğer faaliyetler bakımından ikamet amaçlı binaların inşaatı prefabrik binalar için bileşenlerin alan birleştirilmesi ve kurulması, bina ve diğer inşat projelerinde ısıtma, havalandırma, soğutma, iklimlendirme sistemlerinin tesisatı ve brülörlerin bakımı, onarımı ve kurulumu ile elektriksiz güneş enerjisi kolektörlerinin kurulumunu amaçladıklarını, davalı şirket ortaklarının şirket tüzel kişiliği adına 16/10/2018 tarihinde Şube açılışı hakkında genel kurul toplantısında .... adresinde sermaye ayrılmaksızın şube açılmasına oy birliği ile karar verildiğini, ilgili şubeye .......
Şti’ne verildiği iddia edilen çeklerin apel borcuna mahsup edilmesinin doğru olmadığı kaldı ki, çeklerin karşılıksız olduğu gibi, çeklerle yapılan ödemelerin şirket kayıtlarına da işlendiği .../... ve kayıtlarda sermaye borcuna mahsup edildiği kabul edilmiş ise de, şirket kayıtlarına davalı tarafından yazıldığı ve diğer ortağın ihtarıyla kayıtlardan çıkartıldığına dair itirazlar da bulunduğu ve bu itirazlar üzerinde de hiç durulmadığı ayrıca, şirket ile dava dışı ... İnşaat Ltd....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Davanın TTK’nun 531. maddesi gereğince açılan anonim şirketin feshi olmadığı taktirde payın gerçek değeri ödenerek ortaklıktan ayrılma istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın anonim şirketin feshini gerektirir haklı sebebin bulunup bulunmadığı, şirketin feshi yerine davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına gerek olup olmadığı, davacının çıkarılmasına karar verilmesi halinde pay değerinin tespiti hususlarına ilişkin olduğu anlaşıldı. Uyuşmazlık konularına ilişkin olarak bilirkişi raporu tanziminin istenmesine karar verilmiş olup; Bilirkişi SMMM ... ve Ticaret Hukukçusu Prof.Dr....'nın 13/07/2023 tarihli kök raporunda özetle; şirket ortağı ... tarafından 100.000-TL'lik sermaye koyma borcunun tamamının yerine getirildiğini, şirket ortağı davacı ... tarafından sermaye koyma borcunun 65.000-TL'lik kısmının yerine getirildiğini, 35.000-TL'lik kısmının yerine getirilmediğini, 31.03.2023 tarihli mizana göre şirket ortağı ...'...
Dava, limited şirket ortağının kar payı alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Limited şirkette karın dağıtımına ilişkin kurallar, 6762 sayılı TTK'nın 533 ve devamı maddelerinde öngörülmüştür. TTK'nın 533. maddesi hükmüne göre, ortaklık sözleşmesinde aksine kural bulunmadıkça, ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri oranda, yıllık bilançoda gösterilen safi kardan pay alırlar. Bir sermaye ortaklığı sayılan limited ortaklıkta, çıkarılan ticari bilançoya göre saptanan kar dağıtılabilir. Karın dağıtılması için çıkarılması gereken ortaklık bilançosu, TTK'nın 539. maddesi hükmüne göre, ortaklar kurulunun kararı ile kesinleşir. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere, karın dağıtımına ortaklar kurulu karar verir. Mahkemece, ortaklar kurulunun yerine geçilerek, kar dağıtımına karar verilemez....
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; bir mal veya hakkın haczedilemeyeceğinin kabul edilebilmesi için bu konuda kanun hükmünün varlığı veya maddi hukuk anlamında o mal veya hakkın satış ve devrine engel yasal bir düzenlemenin bulunmasının gerekmesine, şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup şirkete göre 3. kişi sıfatına haiz bulunmasına, şirket ortakları ana sözleşme gereğince koymayı taahhüt ettikleri sermaye borcundan dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından bu doğrultuda şirket ortağına İİK'nun 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesi talebinin reddinde usul ve yasaya aykırılık bulunmasına, öte yandan sermaye koyma borcunun bulunup bulunmadığı hususunun gönderilecek haciz ihbarnamesi sonrasında yapılacak itirazlar üzerine değerlendirilmesinin gerekmesine...
Limited şirket ortağının sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi nedeniyle temerrüte düşmesi durumunda 6102 Sayılı Yasa'da özel bir usul düzenlemesi yapılmış olup, 6102 Sayılı Yasa'nın 483.maddesi gereğince ortaklar kurulu kararı alınıp sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağa sermaye koyma borcunu yerine getirmesi hususunda ihtar yapılması, ihtara rağmen borcun yerine getirilmemesi halinde de 6102 Sayılı TTK'nun 585/1-c.2'de yapılan açık yollama ile 6102 Sayılı TTK'nun 483.maddesinde düzenlenen hükümlerin uygulanmasının zorunlu olup, somut olayda ise, davacı yanın sermaye koyma borcunu yerine getirilmediği iddia edilmiş olmakla, öncelikle ortaklar kurulu kararı alınıp davacıya sermaye koyma borcunu yerine getirmesi için ihtar yapılması, ihtara rağmen borcun yerine getirilmemesi halinde 6102 Sayılı TTK'nun 483.maddesindeki ıskat hükümlerinin uygulanma zorunluluğu bulunduğu halde davalı şirket tarafından ortaklar kurulu kararı alınmadığı gibi davaya konu 03/03/2014 tarihli Ortaklar...
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "....Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile davacı ve davalı arasında ticari defter ve kayıtlara yansıyan bir ticari ilişkinin varlığı tespit edilememekle birlikte ortada imzası inkar edilmeyen bir makina kiralama sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayanak olarak düzenlenmiş bono bulunduğu, esasen makina kiralama sözleşmesine konu makinaların 2015 yılından bu yana davacı şirketin elinde olup kullanıldığı, bu makinaların teşvik belgeleri olup davalı adına kayıtlı makinalar olduğu, her ne kadar davacı tarafça söz konusu makinaların şirketin eski imza yetkilisi Halit Balkan tarafından sermaye koyma borcuna karşılık şirkete getirildiği ileri sürülmüş ise de davacı şirketin sermaye arttırım kararının 11/04/2017 tarihli olup sermayenin tamamının daha önce ortaklardan alınan (ortaklara borçlar)hesabından karşılandığı, Halit Balkan'ın şirkete nakit sermaye borcunun bulunmadığı, davalı adına...