İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının sermaye koyma borcu 18/01/2012 tarihinde Ticaret Siciline tescil edilen sermaye artırımından kaynaklanmakta olup bakiye sermayenin tescilinden itibaren en geç 3 yıl içinde ödenmesi ana sözleşmenin 6. maddesinin açık hükmü gereğidir. O halde bakiye sermaye borcunun vadesi 18/01/2012’den itibaren 3 yıl olup, bu süre 18/01/2015’te dolduğu, bu tarih itibariyle T3 temerrüde düştüğü, bunun üzerine şirket tarafından T3’a ödenmeyen sermaye taahhüt borcunun yatırılması için 13/01/2016 tarihli ihtarnameyle 1 aylık süre içinde borcun ödenmesine ilişkin çağrıda bulunduğu, Sicil Gazetesinde 08/02/2016 tarihli nüshasında sermaye taahhüdünü ödeme çağrısı yapılmış olduğu, bu çağrıya uyulmaması üzerine İzmir 5....
sorumlulukları yalnızca koymayı taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlı olup müvekkilinin dava dışı şirkete ortaklık dışı bir borcu olmadığı gibi sermaye borcu da bulunmadığını, kaldı ki bir şirketin alacaklısı tarafından alacağının temini için sermaye koyma borcunu henüz tamamen ifa etmemiş olan herhangi bir ortağa doğrudan gidebilme hakkı dahi bulunmadığını, neticeten müvekkilinin ortağı olduğu ortaklık, sermaye şirketi olup ortaklık borçlarından kendi malvarlığı ile sorumluluğu olmadığını, müvekkili, sermaye koyma borcunu yerine getirmiş olup kaldı ki getirmemiş olsa bile bu sorumluluğun muhatabı ortaklık olduğunu, mahkemece de bilindiği üzere limited ortaklıklarda ortağın şahsi malvarlığı ile sorumluluğunun doğduğu tek istisna AATUHK nun 35. maddesi kapsamında Amme alacaklarının tahsili olduğunu, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları ile de sabit olduğu üzere, limited şirket ortakları borçlu şirkete göre 3. kişi konumunda sayılamayacağını, bu nedenle kötüniyetli alacaklı tarafından...
Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirketin ortağı olan müvekkilinin sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden bahisle ortaklıktan çıkarıldığını, oysa müvekkile bahsedildiği gibi, ne ikinci ihtarnamenin ne de ortaklıktan çıkarıldığına ilişkin kararın usulüne uygun bir biçimde tebliğ edilmediğini ileri sürerek, 16...2008 tarihli ve 16.01.2009 tarihli 2009/... sayılı ortaklıktan çıkarılma kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket, ... ve ... vekili, davanın süresinde açılmadığını ve müvekkil şirket dışında diğer davalılara yöneltilemeyeceğini, sermaye koyma borcunda tüm ortaklara eşit davranıldığını, ihtarnamelerin usulüne uygun biçimde tebliğ edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mezkur kanun hükümleri gereği sermaye artırım kararı sonrası artırılan miktardaki paylarını ödemeyen şirket ortaklarına ilişkin yapılacak işlemler ilgili pay miktarlarının tahsiline ilişkin olmayıp pay sahiplerinin ıskatına veya paylarının küçültülmesine ilişkin olması gerektiğinden haksız açılan davanın reddine karar verilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A Maddesi 11. Fıkrası "Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre, 6762 sayılı TTK'nın 529/2. maddesinde sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağa noter marifetiyle ve on beş günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek müddetlerle iki defa yapılacak ihtara rağmen borcunu ödemeyen ortağın şirketten çıkarılabileceğinin, ortaklıktan çıkarılan ortağın ödemediği borçtan dolayı sorumluluğunun devam edeceğinin düzenlendiği, davacı şirket ortağı...ve davalı şirket ortağı... tarafından diğer davalı şirket ortağı ...'...
Noterliği'nce 09.12.2011 ve 16.12.2011 tarihli uyarıların tebliğine rağmen yine sermaye borcun ödenmediğini, şirket ortaklığından çıkarılması hususunda 20.06.2012 tarihinde ortaklar kurulu toplantısı yapılmasına karar verildiğini, gündemin davalıya tebliğ edildiğini, sermaye borcunun ödenmemesi nedeniyle şirket faaliyetlerinin güçlükle sağlandığını, müvekkili...'nun şirkete verdiği borçlar ile araç gereç katkılarıyla şirketin yürüdüğünü ileri sürerek sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davalı-birleşen davacının şirket ortaklığından çıkarılmasını, davalı-birleşen davacıya ait olan %40 payın müvekkili devrini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini istemiştir....
Başka bir anlatımla ortağın, taahhüt ettiği sermayeyi koyma borcuyla sınırlı olan sorumluluğu şirkete karşı olup, şirket borçlarından dolayı alacaklılara karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. TTK’nın 573/2. maddesi uyarınca esas sözleşmede öngörülmesi şartıyla sermaye koyma borcu yanında limited şirket ortağı yönünden ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri de öngörülebilecek olup ek ödeme yükümlülüğüne dair şartlar aynı Kanun’un 603 ve devamındaki maddelerde, yan edim yükümlülüğüne dair şartlar ise 606 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiştir. Bu kapsamda limited şirket ortağı, ancak yukarıda anılan kanunî düzenlemelerde belirlenen şekil ve esaslar çerçevesinde, esas sözleşmede belirlenen ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri ile sorumlu tutulabilecektir. Bu durum, ortakların şirkete karşı koymayı taahhüt ettikleri sermaye borcuyla sınırlı olarak sorumlu olduklarına dair kuralın istisnasını teşkil eder....
Davalı vekili, şirketin sermaye artırımı nedeniyle ortağından talepte bulunabilmesi için sermaye artırım işlemlerinin geçerli olması gerektiğini, davacı şirketin 14.07.2011 tarih ve 21 sayılı yeni bir ortaklar kurulu kararı almak suretiyle 28.01.2010 tarihli eski kararı ortadan kaldırdığını, 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının tescil ve ilan edilmediğini, ayrıca toplantıya katılmayan müvekkiline sermayenin erken ödenmesine ilişkin ihtarnamenin de keşide edilmediğini, bu itibarla ortada sermaye artırımına ilişkin geçerli bir kararın bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
ın sermaye artış tarihinde şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olmadığını, müvekkili ...'nın 09.06.2004 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden ve şirket ortaklığından ayrıldığını, müvekkili ...'nın taahhüt ettiği sermaye artışını ödediğini, ...'nin şirkete el koymasıyla müvekkili ve diğer davalı hissedarlarla ilgisi bulunmadığını, el koyma gerekçesinde ... Bankın bu şirketin sahibi olduğundan bahisle ... Bank'ın ...'ye olan borçları nedeniyle el konulduğunu, el koyma kararına karşı müvekkillerinin ... aleyhine İstanbul 4....
Budak'ın, davacının iddia ettiği gibi davadışı Yapı şirketine olan sermaye borcu olarak gönderildiğinin belirlenmesi bakımından öncelikle davalının bu şirkete sermaye koyma borcu olup olmadığı, Yapı İnşaat Şirketinin ticari defterleri ile şirket genel kurullarında davalının sermaye borcu olduğunu belirtir bir karar alınıp alınmadığı, varsa miktarı ayrıca havale makbuzunda belirtilen tutarla bağlantısının bulunup bulunmadığı hususlarında açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken soyut gerekçelere dayalı bilirkişi raporları dikkate alınarak eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....