Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, davalı taraf davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmaya katılmamıştır. Mahkememizce; -------- kuruluşundan bu yana tüm -------- sayılı dosyası ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş ve mali müşavir bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir. Dava, limited şirketin ortağının haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması, mümkün olmaması halinde ise TTK 636/3. maddesi uyarınca haklı sebeplerle şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Limited şirket ortağının, ortaklıktan çıkarılması TTK 640. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 3.fıkrasında, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılmasının istenebileceği belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre, limited şirket ortağının diğer ortak aleyhine haklı sebeple çıkarma davası açması olanaklı değildir. Böyle bir dava ancak şirket tarafından açılabilir....
Ve Yakacak Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne kayyım atanmasına, davalının ... Ve Yakacak Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ndeki müdürlük görevinden alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava şirket müdürünün azli istemine ilişkindir. Yargılamanın devamı sırasında davacı ... vekili Av. ... ... tarihli dilekçesi ile "...davalı ile davacı anlaşmış bulunmaktadır. Bu nedenle açmış olduğumuz davadan feragat ediyoruz. Anlaşma gereğince tarafların birbirinden vekalet ücreti, harç ve masraf talebi bulunmamaktadır. Bu nedenle feragat talebimizin kabulü ile gereğinin yapılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz." şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür....
Otopark Çekici Otomotiv Ve Gıda Limited Şirketinde yapılan genel kurulda şirket müdürünün görevinden azledilmiş olduğunu ve ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, şirket müdürünün değiştirildiğini beyan ettiği, bu surette davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla taraf vekillerinin yargılama gideri talep etmemesi de dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmişitr....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava bakımından; şirket müdürünün kanunun kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği dolayısıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 630 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereği şirket müdürünün azli koşullarının oluştuğu, birleşen dava bakımından; davacı şirket müdürü ve ortağının kusuruna dayalı olarak şirket olağan genel kurulu toplantılarının yapılmadığı, şirketin haklı nedenle fesih koşullarının oluştuğu, ancak fesih koşullarının oluşmasında davacı şirket ortağı ve şirket müdürünün kusurlu olduğu, Yargıtay'ın emsal kararlarında da belirtildiği üzere şirketin feshini gerektirecek sebeplerin oluşmasında kendi kusuru bulunan şirket ortağının şirketin feshini ve tasfiyesini isteyemeyeceği, dolayısıyla şirket müdürünün...
Anılan yasal düzenleme ve belirtilen doktrin görüşü itibariyle değerlendirme yapıldığında, davalı yöneticinin şirket defterlerinin usulüne uygun kapanış tasdiklerini yaptırmamış olması, 6111 sayılı Yasa kapsamında şirketin kamusal borçlarının yapılandırılması için müracaatta bulunmaması, şirketin fiilen kapalı bulunması, faaliyetine son vermiş olması, zarar etmesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi ile ilgili ticari münasebetten kaynaklanan edimlerin yerine getirilmemesi ve gerekli malzemelerin teslim edilmemesi nedeniyle firmanın kat'i teminatına el konulması vakıalarının, davalı şirket müdürünün; iş ve işlemlerde gösterilmesi gereken dikkati, ciddiyeti ve bilimselliği göstermediği, şirket menfaatlerini gereği gibi gözetmediği anlamına geldiği değerlendirilmiş, yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması uygun görülmüştür....
Bu durumda, davacıların şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmekte olup, mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliler ve itibar olunan bilirkişi raporlarına göre davalı şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını gerektirecek haklı sebebin ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. ..."gerekçesi ile, Açılan davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
(ticari defter ve kayıtlar, hesaplar vs.) ve bahsi geçen ve hatta şu anda öngörülemeyen usulsüz tüm işlemlerin konusunda uzman bir yeminli mali müşavir, bir denetçi ve bir hukukçudan oluşturulacak üçlü bilirkişi heyeti vasıtasıyla, mahkemece verilebilecek mümkün olan en geniş yetki ile tüm şirket defter ve kayıtlarının, hesaplarının incelenmesine, şirketin faaliyet konusu dahilinde işlettiği okul için kiralanan binanın maliyet değeri ile bu bina nezdinde şirket ve ortaklar tarafından yapılan masrafların belirlenmesi, şayet ortada bir devir varsa şirket malvarlığı değerinin ne kadarının devre konu edildiği ve bu kapsamda müvekkiline düşen payın miktarının tespitine, şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi ve davalı tarafın hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin tespiti sürecinde, davalıların iyi niyet kuralına aykırı davranarak davalı şirketin içini boşaltma işlemlerini hızlandırma ihtimaline binaen müvekkilinin daha fazla hak kaybına uğramaması ve ileride telafisi mümkün olamayacak...
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Dava, TTK 537/2 maddesi uyarınca tasfiye memuru olarak atanan davalının azline ilişkin olduğu,hükümde geçici hukuki koruma konusunda özel bir düzenleme bulunmadığından, genel hükümlerin uygulanması gerektiği;davacı davalının gerekli özeni göstermediğini, şirket zararına hareket ettiğini, diğer ortak ile birlikte hareket ederek tarafsızlığını yitirdiğini ileri sürerek azline karar verilmesini ve davalının şirketi temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması yönünde tedbir talep ettiğini,HMK 389.maddesi uyarınca, davalının temsil ve ilzam yetkisinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususundayaklaşık ispatın sağlanmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEBLERİ: Davacı vekili, dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler incelendiğinde davalının şirket zararına hareket ettiğini,diğer ortak ile birlikte, şirket ve müvekkili aleyhine işlemler yaptığını, dolayısıyla HMK 389 ve 390....
HMK'nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, TTK m.630/2.maddesi gereğince haklı nedenle limited şirket yöneticisinin azli istemiyle açılan davada, davalı yöneticinin münferit temsil ve yönetim yetkilerinin sınırlandırılmasına, şirketin davacı ve davalı yönetici tarafından müşterek imza ile yönetilmesi ve temsil ve ilzam edilmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir. Dava dilekçesinde ileri sürülen haklı nedenlerin tespiti açısından şirketin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olup davada henüz şirketin defter ve kayıtları incelenmemiş ve bilirkişi incelemesi yapılmamıştır....
Noterliği’nin 04.04.2018 tarih ve 02785 yevmiye numaralı ihtarı ile şirket müdürü ve hissedarı ...’e hisse devri ve kayıt ve defterlerine işlenerek ilanı ve genel kurul bildirimi yapıldığı, 04.06.2018 tarihinde hisse devri gündemi ile olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığı, yapılan genel kurulda %50 hissedar ve şirket müdürü ... hisse devrine onay vermediği, müvekkilinin onayı ve itirazı kaydı ile genel kurul kapatıldığı, şirket sözleşmesinde hisse devri yasaklanmadığı halde müvekkilinin hisse devri ve devir hakları bekletilerek pay defterine işlenmediği, Genel kurul tarafından hisse devri red edilmediği , TTK m. 595 gereği devirden itibaren de 3 ay geçmesine rağmen hisse devri şirket kayıtlarına işlenmediği ve ilan edilmediği, şirket kayıt ve defterleri incelendiğinde müvekkili hisse devrinin şirket kayıt ve pay defterlerine işlenmesi gerektiğinin tespit ile şirket defter ve kayıtlarına tesciline karar verilerek devrin ticaret sicilde ilanına karar verilmesini, müvekkilinin hisse...