Buna karşın alacaklılara karşı sınırlı sorumlu olan ve şirket için sermaye yatırımcısı konumu ön plana çıkan komanditer ortağın ortaklık kârından elde ettiği pay Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendi uyarınca iştirak hisselerinden doğan kazançlar zümresine dahil olan menkul sermaye iradı hükmündedir. Olayda davacının adi komandit şirketin komandite ortağı olduğu, adi komandit şirketin limited şirketten kâr payı elde ettiği, davacının adi komandit şirketteki ortaklığı nedeniyle ticari işletme bünyesine limited şirketten intikal eden kâr payını şahsi ticari kazanç olarak elde ettiği ihtilafsızdır. Bu nedenle davacının ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır....
Buna karşın alacaklılara karşı sınırlı sorumlu olan ve şirket için sermaye yatırımcısı konumu ön plana çıkan komanditer ortağın ortaklık kârından elde ettiği pay Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendi uyarınca iştirak hisselerinden doğan kazançlar zümresine dahil olan menkul sermaye iradı hükmündedir. Olayda davacının adi komandit şirketin komandite ortağı olduğu, adi komandit şirketin limited şirketten kâr payı elde ettiği, davacının adi komandit şirketteki ortaklığı nedeniyle ticari işletme bünyesine limited şirketten intikal eden kâr payını şahsi ticari kazanç olarak elde ettiği ihtilafsızdır. Bu nedenle davacının ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır....
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İştirak hisselerinden doğan kazanca ilişkin vergi kolaylığına dair kuralların kazancın mükerrer olarak vergilendirilmemesi amacıyla hükme bağlandığı, adi komandit şirketin ticari faaliyeti nedeniyle elde edilmeyen kâr payının 193 sayılı Kanun'un 22. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince gelir vergisinden istisna olduğu, diğer taraftan, kâr payının limited şirketten elde edilmesi ve 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendi kapsamında kalması nedeniyle olayda anılan kuralda yer alan istisna şartlarının gerçekleştiği, 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinin parantez içi hükmünde örnekleme yoluyla iştirak hisselerinden doğan kazançların belirlendiği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur....
ni işletmek suretiyle kar payı elde ettiklerini ileri sürerek tapu kayıtlarının ve şirket payının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, bankadan çekilen para ve şirket kârına karşılık 10.000,00 TL nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmışlardır. Davalılar, dava konusu 1302 ada 4 sayılı parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün bakım karşılığı devrinin yapıldığını, kanser hastası olan murisin bakım ve tedavisi ile kendilerinin ilgilendiklerini, akitten doğan bakım görevinin yerine getirildiğini, diğer davalı ...'...
Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Davacılar vekili 19.04.2013 tarihli dilekçesi ile 15 parsel bahçeli kagir apartman niteliğindeki ana taşınmazın, zemin kat 10/92 arsa paylı 1 nolu bağımsız bölümünün 2/4 payının davacı ..., 1/4 payının davacı ..., 1/4 payının da ... adına kayıtlı iken,...'nun taşınmazın 1/4 payını 04.03.2013 tarih, 5993 yevmiye nolu resmi senet ile 175.000,00 TL bedelle davalıya sattığını, satışın 10.04.2013 tarihinde noterden tebliğ edildiğini, bedelde muvazaa yapıldığını, bu nedenle gerçek satış bedeli olan 100.000,00 TL ve satış masraflarını mahkemeye depo etmeleri karşılığında davalı adına olan 1/4 payın iptali ile payları oranında önalım hakkına dayalı olarak davacılar adına tescilini istemiştir....
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davalı aleyhine Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davası açmıştır. 6102 Sayılı TTK'nın 608. Maddesi; "(1) Kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir. (2) Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir....
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesince, şirket hisse devirlerinin şekli yönden uyuşmazlık konusu olmadığı, davacının genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Somut olayda davacılar vekili, davalı gerçek kişilerle müvekkillerinin kardeş olduklarını, 18/07/2006 tarihinde vefat eden ...'ın mirasçıları olduklarını, murislerinin ölmeden önce İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nde ... sicil no.da kayıtlı ......
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2021/667 Esas KARAR NO : 2022/107 DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 15.11.2021 KARAR TARİHİ : 11.02.2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08.03.2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Davalı Şirketteki 10000/20000 hisse payını, bütün aktif ve pasifleriyle, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte, diğer şirket hissedarı ...'a ....yevmiye numaralı noter pay devri sözleşmesi ile devrettiğini ancak bütün ısrarlı taleplere rağmen bu hisse devrinin pay defterine işlenmediğini ve ticaret siciline işletilmemiş olması nedeniyle müvekkilinin hisselerinin diğer şirket ortağına devrettiğinin tespitine ve pay devrinin ticaret sicilince tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir ....