Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2021/334 Esas KARAR NO:2022/750 DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) DAVA TARİHİ:25/05/2021 KARAR TARİHİ:18/07/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket yönetim kurulunun Sermaye Artırımı gündemli olağanüstü Genel Kurul yapmasının gerekçesi "Geniş Yetkili Aracı Kurum Olabilmek İçin Gerekli Asgari Sermaye Yeterliliğini Sağlamak" olarak gösterildiğini, oysa SPK mevzuatında Geniş Yetkili Aracı Kurul Olabilmek için gereken kriter sermaye değil öz sermaye olarak, asgari öz sermaye'den bahsedildiğini, dolayısıyla davalı şirket Yönetim Kurulu'nun sermaye artırımı gerekçesi samimi ve dürüst olmadığı gibi esasen baştan beri söyledikleri gibi gizlenen asıl amacın davalı müvekkiller sermaye paylarını küçülterek şirketi ele geçirmek olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu “davalı...

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2021/334 Esas KARAR NO:2022/750 DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) DAVA TARİHİ:25/05/2021 KARAR TARİHİ:18/07/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket yönetim kurulunun Sermaye Artırımı gündemli olağanüstü Genel Kurul yapmasının gerekçesi "Geniş Yetkili Aracı Kurum Olabilmek İçin Gerekli Asgari Sermaye Yeterliliğini Sağlamak" olarak gösterildiğini, oysa SPK mevzuatında Geniş Yetkili Aracı Kurul Olabilmek için gereken kriter sermaye değil öz sermaye olarak, asgari öz sermaye'den bahsedildiğini, dolayısıyla davalı şirket Yönetim Kurulu'nun sermaye artırımı gerekçesi samimi ve dürüst olmadığı gibi esasen baştan beri söyledikleri gibi gizlenen asıl amacın davalı müvekkiller sermaye paylarını küçülterek şirketi ele geçirmek olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu “davalı...

      Davalı vekili, davacı ... ' ın müvekkili şirketten aldığı telefon bedellerini ödemediğini, şirket alacağına karşılık dava konusu senedin verildiğini, senet bedelinin de ödenmediğini, davacı tarafından yapılan ödeme ve mal teslimlerinin tamamına yakınının cari hesap borcuna mahsup edildiğini, senet borçlusu davacı ...'ın eşi ...'ın senet dışında müvekkili şirkete yüklü miktarda borcu bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davacı ... ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğu, dava konusu senedin de bu ilişki nedeniyle davacı ...'nın kocası diğer davacı ... tarafından verildiği, uyuşmazlığın iddiaya konu ödemelerin (mal teslimi, nakit ve çek ile yapılan) senet borcuna karşılık yapılıp yapılmadığı noktasında toplandığı, davacı ...'ın ödemeleri senet borcuna karşılık yaptığını ispatlayamadığı diğer davacının davasını takip etmediği gerekçeleri ile davacı ......

        ye ayni sermaye olarak konulmak üzere TTK.nın 343. maddesi gereğince bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Dava; Öz Sermaye tespitine ilişkindir. 6102 sayılı TTK.nın "Ayni sermaye konulabilecek malvarlığı unsurları" başlıklı 342. maddesinin 1. fıkrasında "Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz" ve "Değer biçme" başlıklı 343. maddesinde "Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir....

          dayanan inandırıcı ve uygulanabilirliği bulunan bir iyileştirme projesine sahip olmadığı ve somut verilere dayanan, sermaye artışı öngören bir proje ortaya koyma çabası içinde de olmadığı, dolayısıyla dava dayanağı olarak ileri sürülen ancak soyut nitelikteki öngörülerden ibaret kalan projenin, şirketin ekonomik açıdan ıslahını sağlayacak özellikte bulunmadığı, son aşamada bile borçlarını ödeyebilme imkanı sağlayacak nitelikte düzenli bir gelir elde edemediği, hatta ticari faaliyetinin bulunmadığı belirlenen şirketin, ileriye dönük iş bağlantıları kurduğu iddiasının ise somut verilere dayanmadığı için iyileştirme projesini etkileyecek nitelikte kabul edilmeyerek ekonomik yönden şartları gittikçe ağırlaşmakta bulunan davacı şirketin mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin kalmadığı, şirket alacaklılarının haklarının korunması gerektiği, davacının ekonomik açıdan kurtulma şansı kalmadığı gerekçesiyle, davacı şirketin iflasına karar verilmiştir....

            Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir. Somut olayda; sanığın ......

              İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...

                İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...

                  İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...

                    İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal ve açık olmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Gelirin unsurları" başlıklı 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar olarak sayılmıştır. 193 sayılı Kanun'un 75. maddesinin birinci fıkrasında, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya...

                      UYAP Entegrasyonu