Somut olayda, davacının murisinin 25.11.2013 tarihinde yaptığı şirket hisse devrinin muvazaalı olduğu iddiasıyla hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali ile davacı adına tescili, mümkün olmaması durumunda pay bedelinin davalıdan tahsili, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda hisselerin tenkisi ile iade edilmesi gereken kısmın tahsili istemine ilişkin açılan davada, davaya konu 3400 hissenin devrinin önlenmesi, şirkete tedbiren kayyım atanması, mahkeme aksi kanaatte ise dava konusu 3400 hisse yönünden tedbiren kayyım tayin edilmesi, kayyım atanması konusunda aksi kanaatte olunması halinde tedbiren şirket faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir....
e devredilen hisselerin miras hisseleri oranında iptali ile davacılar adına tesciline, davanın ... 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal davası olmakla nisbi harca tabi olduğunu, oysa davacılar 67,40TL maktu harç yatırarak dava açtığını, davacı tarafın nisbi harcı tamamlamasını ve harç tamamlanana kadar 492 sayılı Yasa mad. 30 gereğince davaya devam edilmemesini, davacıların anonim şirket olan .... ne de dava açtıklarını, anonim şirket hisse devirlerinin muvazaa nedeniyle iptali talep edilemeyeceğini, ... Ltd....
Davada alacaklı ve borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....
Limited Şirketi hissedarı olmadığı, eldeki dava da, TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, açılan dava TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava olmadığı, iptali istenen şirket hisse devrinin de davayı mutlak ticari dava haline getirmeyeceği, davacı mevcut boşanma davasının mali sonuçları ile aile konutu üzerindeki haklarını korumak gayesi ile borçlunun tasarrufunun iptalini talep ettiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14/02/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi. KANUN YOLU: Kesin olmak üzere...
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; muvazaa iddiası nedeniyle aralarında organik bağ bulunduğu ifade edilen şirketlerin davacı şirket dahil olmak üzere ....San.Ltd Şti, ... Sanayi Tic.Ltd Şirketi ve ... Taşımacılık Otomotiv Pet. ve İnş.San.Tic.Ltd Şti’nin ticari sicil kayıtlarının temini yoluna gidildiği, ticari sicil kayıtlarından; davacı şirketin kurucu ortaklarının hisselerini 21.08.2014 tarihli Genel Kurul kararı ile ....San.Ltd Şti’ne devrettikleri ünvanı belirtilen şirket müdürünün 26.11.2014 tarihine kadar ...isimli kişi olup, ünvanı belirtilen şirket hisesinin tamamının ise 18.11.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ile ...’e devredildiği ve adı geçenin şirket müdürü olarak yetkili kılındığı, akabinde dava konusu tesisatın davacı şirkete devri hususunda davalıya başvurduğu, yine incelenen kayıtlardan dava konusu taşınmazı kiraya veren ......
Noterliğinden alınan 12/02/2020 tarihli ve ... yevmiye numaralı mirasçılık belgesine göre terekesinin 16 pay kabul edilerek; 4 payının ...’e, 3 payının ...’e, 3 payının ...’e, 3 payının ...’e, 3 payının ...’e ait olacak şekilde mirasçılarının ve miras paylarının belirlendiğini; ...’in 1969 yılında “... ve Geri Dönüşüm” isimli firmayı kurduğunu, murisin davalı erkek evlatlarının belli bir yaş olgunluğuna erişip eğitimlerini tamamladıktan sonra babaları ile birlikte çalışma hayatına girdiklerini, süreç içerisinde murisin iş yeri çatısı altında ve aynı iş içerisinde bir takım muhasebesel işlemlerde kolaylık sağlaması amacıyla kendi adlarına ... Limited Şirketi’ni kurarak, muris tarafından yürütülen ve onun sahip olduğu ticari faaliyeti yürütmeye devam ettiklerini, bu kapsamda muris ...’in şahsen kurarak yürüttüğü varil ve geri dönüşüm işinde kullandığı ve kendi adına tescilli olan ... ile ... plakalı nakliye araçlarını ayni faaliyet kapsamında davalı oğulları adına kayıtlı gözüken ......
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre; 1-Davacı tarafça açılan hisse devri iptali ve tapu iptal tescil davaları yönünden açılan davaların görev nedeniyle REDDİNE, a-6100 sayılı HMK'nun 20....
MAHKEMENİN GEREKÇESİ: Dava ve birleşen dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Hukuki nitelendirme hakime aittir. Somut olayda; davacı banka dava ve birleşen dava ile; dava dışı asıl borçlu ... Holding A.Ş ile kredi sözleşmesi imzalandığını ve davalıların şirket ortağı olduklarını, borcun ödenmediği gibi şirketin ortaklarına haksız ve kötüniyetli olarak kar payı dağıttığını belirterek, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali ile ödenen kar payının şirkete iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Tasarrufun İptali davalarında amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Davalı ..., bir kısım ortakların vefatından sonra mirasçıların şirket içinde anlaşamadıklarını, 1996 yılında şirket faaliyetinin durdurulduğunu, şirketin tasfiyesi için müracaat etmek istediğinde davacının açtığı tapu iptali ve tescili davaları nedeniyle feshin yapılamadığını, fesih ve tasfiye davasını temsilci olarak kendisinin de kabul ettiğini, ancak Yargıtay'da olan dosyaların beklenmesi gerektiğini bildirmiştir. Davalılar ... ve ... vekili, bu aşamada tasfiyenin şirket ve ortaklarının zarar görmesine sebebiyet vereceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar, savunma yapmamıştır. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalı şirket ve diğer davalılar hakkında asliye hukuk mahkemelerinde açtığı muvazaa nedeniyle menkul ve gayrimenkul satışlarının iptali davalarının kabul edilerek kesinleştiği, bu dosyaların içeriğinden davalı şirket müdürünün aynı konuda faaliyet gösteren ....'...
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı gerçek kişilerin davacı şirketin 1/3 oranında paydaşları olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 553 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 555 inci maddeleri gereğince şirketin zarara uğraması halinde, şirket ortaklarının dava açmaya hakları olduğu gibi muvazaalı işlemden dolayı zarar gören şirket ortağının da taşınmazın tapusunun iptali ile şirket adına tescilini talep etmeye hakkı bulunduğundan davacı gerçek kişi ortakların işbu davayı açmaya aktif husumet ehliyeti bulunduğu, şirket tarafından açılan dava ise, 6102 sayılı Kanun'un nun 408 inci maddesinin ikinci fıkrasının f bendinde önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı, şirket genel kurulunun görev ve yetkisinde sayıldığı, şirket adına kayıtlı tek taşınmazın 1/3'ünün satışının genel kurul kararı olmadan yapıldığı, 1/3 payın önemli varlık sayılacağı, genel kurulun icazet vermediği gibi tapu iptali...