Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zorunlu arabuluculuk süreci tamamlanmadan işbu davanın açıldığını, davacının arabulucuk sürecinde tazminat talep ettiğini, daha sonra da işe iade davası açtığını, işe iade davasının süresinde açılmadığını, davacının işyerinde devamsızlık yaptığını ve işe gelmediğini, davacıya telefonla ulaşıldığını ve işe gelmesinin söylendiğini, davacı işe gelmeyeceğini belirtince davalı şirketin işten çıkış bildirgesi vermek durumunda kaldığını, davacı işi kendisi bıraktığından işe iade davasının reddi gerektiğini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ : Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacının lehine sonuçlanan işe iade davasında işe iade edilmemenin mali sonuçlarına dair verilen kararın davaya konu alacaklar konusunda kesin hüküm niteliğinde bulunduğu açık olup, kesin hükmün varlığı sebebiyle davalının uygulanacak hukuk, işe iade koşullarının oluşup oluşmadığı, ücreti, işe başlatmama tazminat tutarı, husumet konularında yapılan itirazlar yersizdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....
İş Kanunu'nun 21. maddesi gereğince davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık 11.086,39 TL brüt ücret ve diğer hakların davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, "şeklinde hüküm kurulduğunu, işe iade davasının tespit niteliğinde olduğunu, ilamlı icraya konu edilemeyeceğini bildirmiş, davanın kabulü ile icra takibi ile icra emrinin iptali ile davalı tarafın % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince "İlamlı takibe konu Bakırköy 32....
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının işe iade başvurusunda bulunmasına karşın işe iadenin mali sonuçlarına ilişkin alacakların ödenmediği iddiasıyla icra takibi başlattığını, icra takibine kısmi ödeme yapılarak kısmi itiraz edildiğini, kesinleşmiş işe iade kararının alacaklı görünen tarafa 25.12.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, alacaklının 18.01.2018 tarihinde işe iade başvurusunda bulunduğunu, İşe iade başvurusunda bulunmak için gereken yasal 10 iş günlük hak düşürücü süre geçirildiğinden feshin geçerli hale geldiğini, işe iade davası lehine sonuçlanan davacının işe iade başvurusunun hak düşürücü süre içerisinde olmadığından davacının işe iadenin mali sonuçlarına ilişkin alacaklara hak kazanmadığını beyanla, davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davacının davasının KABÜLU İLE; 1- Davalının Silivri İcra Müdürlüğü'nün 2018/1258 E....
İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu ciddi ve samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. 4857 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre işveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır....
Dosya içerisinde , davacının işe başlatılmadığı tarihte, davacı ile aynı işi yapan emsal işçiye ait dönem bordrolarının mevcut olmadığı görülmüş olduğundan, davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücreti, asgari ücrete oranlanarak tespit edilmiş, ilk fesih tarihinde, davacının ücreti, asgari ücretin 2.488,50 TL / 1.777,50 = 1,4 katı olduğu tespit edilmiş, aynı oranın, davacının işe başlatılmadığı tarihteki asgari ücrete oranlandığında, davacının işe başlatılmadığı tarihteki aylık brüt ücretinin, 2.558,40 TL * 1,4 kat = 3.581,76 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça dava dışı Antor İnş. Taah. Mak. Tem. Hizm. Ür. Ltd. Şti.’ne, Gebze 11.Noterliği’nin 17.7.2019 tarih ve 18507 yevmiye nolu ihtarnamesi ile işe iade başvurusunda bulunulduğu, söz konusu ihtarnamenin davalı işverenliğe 19.07.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 1 aylık süre içerisinde davacıyı işe başlatmadığı görülmüştür....
İşe iade davası tespit davası niteliğinde olup, manevi tazminat, ücret alacağı, performans primi davası ise eda davası niteliğindedir. İşe iade davasının kısa sürede sonuçlanması bakımından mahkeme ve Yargıtay için 4857 sayılı İş Kanunu'nda süreler öngörülmesi nedeniyle eda davası niteliğindeki diğer işçilik alacaklarına ilişkin davalarda birlikte görülmesi mümkün değildir. Eda ve tespit davaları birlikte görülemez. Mahkemece işe iade davası ile performans primi, manevi tazminat ve ücret alacağına ilişkin davanın tefrik edilerek yargılamaya ayrı dosyalar üzerinden devam edilmesi gerekirken işe iade ve manevi tazminat, ücret alacağı, performans primi taleplerinin aynı davada birlikte görülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Hukuk Dairesinin 24.05.2016 tarihli 2016/16701 Esas 2016/12298 Karar sayılı kararı) Bu kapsamda, dosyada davacı tarafın iddia ettiği yetki tespit sürecinde işten çıkarılan ve işe iade davası açan işçilerin sayısı tespit edilerek sonuca etkili olması sebebi ile, işten çıkarılma tarihleri, işe iade davası açıp açmadıkları, sonuçlanmış olan davaların kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise işçiler tarafından süresi içinde işe iade için başvuruda bulunup bulunmadıkları hususunda denetime elverişli şekilde söz konusu işe iade davası açan ve işe iade edilen ve süresi içinde işe başvuruda bulunan işçilerin işten çıkarılma tarihleri ve sayıları açıkça belirlenerek bilirkişi kuruludan raporu alınarak sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekmektedir....
İşveren, işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur....
İşveren, işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur....