Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı tarafından satılan motor ile davalı yanca satışa sunulan motorlar üzerinde kullanılan "ASEPOWER GX" markası ile davacının 2007/15053 sayılı "GX" markası arasında büyük oranda benzerlik bulunduğu, davacı adına tescilli markanın motor üzerinde bulunduğu, markalar arasında ortalama motor tüketicileri nezdinde karıştırılma ihtimali oluşacağı, bu eylemin davacı adına tescilli markadan doğan haklara tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet oluşturduğu, davacı adına uyuşmazlık konusu trade dres şeklini ihtiva eden tescilli marka bulunmaması ve davacı ürününün ticari takdim şeklinin genel bir motor izlenimi veren sıradan bir motor şekli olması nedenleriyle, davacının GX serisi genel amaçlı motorlarının ticari takdim şeklinin benzerinin davalı tarafça üretilen veya satılan ürünlerde kullanılmasının tescilli marka açısından marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturmadığı, ihtiyati tedbir kararı sonrasında ürünlere el konulduğuna...

    makinesi olduğunu, davacının bizzat tescilli makinenin birebir kopyasını yaparak tüm nitelikleriyle bu makineyi kendisi icat etmiş gibi patent kurumundan belge aldığını, dava konusu "..." adı altındaki makinenin dünyanın dört bir tarafında ve ülkemizde yıllardır kullanılan bir makine olduğunu, bu nedenle patent iptal davası açtıklarını, davacının patentten doğan haklarına tecavüz olmadığını, ...'...

      Her ne kadar davalı tarafça davacının patentinin yenilik ve sanayiye uygulanabilme özelliklerinin bulunmadığı savunulmuşsa da, patentin hükümsüz kılınması için dava açılmadığı, tescilli bir patentin korumasının hükümsüz kılınana kadar devam edeceği, bu nedenle bu hususların araştırılmasına gerek olmadığı, davalının eyleminin davacının patentten kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK'nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK'nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir....

        Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması....

          ön koşulunun, bu markanın Türkiye'de tescilli olması olduğu, ancak somut olayda uyuşmazlığa konu markanın Türkiye'de tescilli olduğunun belirtilmediği, mahkememizce davacı ve davalı nezdinde tescilli böyle bir marka bulunup bulunmadığı hususunda UYAP sistemi üzerinde yapılan sorgulamada da herhangi bir marka kaydına rastlanmadığı, taraflar arasında Türkiye'de tescilli marka hakkından kaynaklı uyuşmazlık bulunmadığından (Aynı yönde bkz; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 13.03.2012 T, 2010/12546 E 2012/3752 K), eldeki davanın haksız rekabete ilişkin genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle eldeki uyuşmazlığın görülmesi bakımından kanunen mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemesinin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu kanaatine varıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir....

            haklara tecavüz teşkil ettiği" belirtilmiştir....

              Araç Muayene” ibareli markaların 37.sınıfta (kara araçlarının tamir ve bakım hizmetleri sınıfı dahil olmak üzere) davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacıya ait tescilli markaların, davalı ...'...

                hakkı münhasıran müvekkiline ait olan bu ürünü belirgin bir şekilde taklit etmek suretiyle üreterek satışı sunduğunu ileri sürerek davalının müvekkilinin tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin tespiti, durdurulması ve hükmün ilanına karar verilmesini istemiştir....

                  Ancak; 1- Katılan vekilinin şikayeti üzerine mahkemeden alınan karara istinaden sanığa ait iş yerinde 16.05.2012 günü yapılan aramada toplam 1020 adet terliğin ele geçirildiği, suça konu terliklerin üzerinde katılan firma adına tescilli markanın logosuna benzer işaretlerin olduğu iddiası üzerine alınan bilirkişi raporlarında, katılan adına tescilli markalardan kaynaklanan haklara iltibas suretiyle tecavüz edildiği belirtilmişse de; bu raporlarda yer alan fotoğraflar incelendiğinde; suça konu ürünlerde kullanıldığı iddia edilen logolar ile orjinal ürünlerde yer alan marka ve logolar arasında desen, şekil, biçim itibariyle iltibasa yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığı ve ortalama düzeydeki tüketiciler üzerinde yanıltıcı olmadığı anlaşıldığından, marka hakkına tecavüz suçunun oluşmadığı gözetilerek, sanığın beraati yerine, dosya kapsam ve içeriğine uygun düşmeyen bilirkişi raporlarına dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulması, 2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 16.05.2012...

                    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, tescilli bir tasarımın aynısının kullanılmasının başka bir tasarım tescilinden kaynaklanan haklara tecavüz teşkil etmeyeceği, davalının tescile dayalı kullanımı bulunduğu, hükümsüz kılınıncaya kadar kendisine koruma sağladığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 28/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu