Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılan davalar için 10 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut olayda, kadastro tespit tutanağına ilişkin Gökçeada Kadastro Mahkemesi'nde açılan davanın 18.09.2009 tarihinde kesinleştiği, görülen davanın tarihinin ise 24.04.2019 olduğu görülmüştür. Bu nedenle dava, 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır....
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece, davacının dayandığı hukuki sebep göz ardı edilerek TMK.nun 676/3. maddesi gereğince, paylaşımın resmi şekilde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz 11.4.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarla niteliğiyle davalı adına tespit ve tescil edilmiş, kadastro tutanağı 24.7.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı dava dilekçesinde açıkça, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur....
Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; dava mera komisyonunun 02.04.2013 tarihli yazısı ile mera özel siciline yazılan 148 ada 1 parselin mera olarak yapılan sınırlandırmanın iptali istemine ilşkin olduğundan, davanın görüleceği yer idari yargı değil adli yargı yeridir. Mahkemece, davacının talebi açıklattırılarak çekişmenin esası incelenerek bir hüküm kurulması yerine uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; dava mera komisyonunun 02.04.2013 tarihli yazısı ile mera özel siciline yazılan 148 ada 1 parselin mera olarak yapılan sınırlandırmasının iptali istemine ilşkin olduğundan, davanın görüleceği yer idari yargı değil adli yargı yeridir. Mahkemece, davacının talebi açıklattırılarak çekişmenin esası incelenerek bir hüküm kurulması yerine uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden söz edilerek yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı Ali Bayrak cevap dilekçesinde özetle; Tespitten önceki hukuki sebeplerle dayalı tapu iptal ve tescil konulu işbu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava tarihinden ve tespit tarihinden 15- 20 ve 25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra keşif yapıldıktan sonra davacının iddiasının asılsız olduğu dava konusu taşınmazda herhangi bir yolun mevcut olmadığının ortaya konulacağını, ayrıca davacının söz konusu mevkiide bulunan taşınmazına halihazırda kullanılan bir yolun mevcut olduğunu, bu hususun davacının herhangi bir geçit hakkına da ihtiyacının bulunmadığını ve davasında tamamıyla kötü niyetli olarak hareket ettiğinin açıkça ortaya koyduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir....
İlgili Hukuk 3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." hükmünü içermektedir. 3.3. Değerlendirme Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar ketmi verese olarak hukuki nitelendirme yapılmış ise de, taşınmazların evveliyatında davalılar adına tapulu olduğu, davanın kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu gözetilerek, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. VI. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 20/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....
Dava kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içinde kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili istemine yöneliktir. HMK'nın 114/1/d maddesinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları gerektiği ve bu durumun dava şartı olduğu, 115. maddesinde mahkemece dava şartlarının davanın her aşamasında mevcut olup olmadığının kendiliğinden araştıracağını, dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde usulden reddine karar verileceği ancak eksikliğin giderilmesinin mümkün olması halinde tamamlanması için kesin süre verileceği, 124. maddesinde ise taraf değişikliğinin ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün bulunduğu, ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği hükmü getirilmiştir....
Davalı, iddianın yersiz olduğunu, muris ...’nın çekişmeli taşınmazı bedeli karşılığında sattığını, temlik tarihinden sonra kadastro çalışması ile taşınmazın adına tespit ve tescil edildiğini, tutanakların kesinleşmesinden on yıl geçtikten sonra eldeki davanın açılması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçtiğini bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ Hemen belirtilmelidir ki, bu tür isteklerde dava hakkının murisin ölümüyle ortaya çıkacağı kuşkusuzdur. Kadastro Yasası'nın 12/3.maddesindeki düzenlemeye göre, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemez ve dava açılamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “Müdahil ...’ın tespitten sonra 2000 tarihli noter senedi ile düzenlenen harici pay satın almaya dayalı olarak davaya katıldığı, o halde, davacının iddiasının, tespit tarihinden sonraki nedene dayalı olduğu, tespitten sonraki hukuki nedene dayanan uyuşmazlıkları çözmek Kadastro Mahkemesinin görevi dışında olup Mahkemece davacının iddiası yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esası hakkında yargılama yapılarak davasının reddine karar verilmesinin” isabetsizliğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda müdahil davacı ...'ın davasının görev yönünden reddine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, ...'...
Hal böyle olunca; davacıya anılan maddenin 2. fıkrası uyarınca usuli eksikliğin tamamlaması için süre ve imkan tanınması, davacı tarafça bu işlemlerin süresi içinde yerine getirlememesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmesi; diğer yandan dava dilekçesi içeriğinin son derece soyut ve olayları anlamaktan uzak olduğu anlaşılmakla, davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak talebinin mülkiyete yönelik tapu iptal ve tescil davası mı olduğu, yoksa adına tespit ve tescil edilmiş taşınmazlar hakkında bölgede yapıldığı anlaşılan uygulama kadastrosu sonucunda komşu taşınmazlar ile arasında sınır ve yüzölçümlerine yönelik ihtilafa ilişkin mi olduğunun açıklığa kavuşturulması; mülkiyete yönelik olduğunun anlaşılması halinde, talebinin tesis kadastrosundan önceki sebeplere dayalı olarak mı açıldığı, yoksa tespitten sonraki olaylara dayalı olarak mı açıldığının belirlenmesi gerekir....