Davacı, gerek dava dilekçesinde, gerek ihtar dilekçesinde, davalının terk tarihine ilişkin bir açıklama yapmamıştır. "Kanunda yazan süreden çok önce" şeklinde ibare bulunsa da dosya kapsamından terk tarihi belli değildir ve dolayısıyla terk tarihinden itibaren dört ay geçtikten sonra ihtar yapılıp yapılmadığı belli değildir. Davacı tanık deliline dayanmasına rağmen usulüne uygun olarak ve süresinde tanık bildirmediği başka da bir delil sunmadığı için, davacı terk tarihini ve dolayısıyla TMK'nın 164. Maddesinde sayılan kümülatif şartlardan olan terkten en az 4 ay geçtikten sonra ihtar çekme şartını yerine getirdiğini ispatlayamadığından, terk ihtarı usulüne uygun kabul edilemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.(ANKARA BAM 2. HD. E: 2018/1770 K: 2020/1392; YARG. 2.HD. E. 2006/3190 K. 2006/9338 )" şeklindeki gerekçe ile "Davanın REDDİNE" karar verilmiştir....
Davacı bu ihtarı tebliğ almış olmasına rağmen işe dönmemiş ve müvekkile karşı dava açılmıştır. Davacı "işe dön" ihtarı yapılmış olmasına rağmen mahkemece bu husus görmezden gelinmiştir. Davacıya yapılan çağrıya rağmen işe dönmemiş olması sebebi ile de SGK çıkışı yapılmıştır. Davacı her ne kadar fiili olarak iş yerini terk ederek iş akdini kendisi sonlandırmış ise de uzun süreli bir çalışan olması müvekkil iş verenve göz önüne alınmış ve kıdem ödemesi yapılmıştır. Davacıya 25.04.2017 tarihinde 18.649,09 TL kıdem tazminatı ödemesi yapılmıştır. Davacı ihbar tazminatına hak kazanmamıştır. Davacıya bugüne kadar yapmış olduğu tüm fazla mesailerin karşılığı ödenmiş olup davacıya yapılan ödemeler de imzalı maaş bordoları ile ispat edilmiştir. Mahkeme dosyasına sunulmuş olan maaş bordoları aynı zamanda puantaj kayıtlarını da içermekte olup müvekkil iş yerine girişte parmak basma sistemi kullanılmakta olup tüm işçilerin bordoları da bu sistem verilerine göre hazırlanmaktadır....
Her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı tarafça usulüne uygun olarak yasada belirtilen şekilde yapılan bir terk ihtarı olmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı tarafça sunulan dava dilekçesinin incelenmesinde davacı tarafın eşinden 19 yıldır ayrı olduğunu, iki defa boşanma davası açmasına rağmen boşanamadığını, müşterek evi terk eden davalının değişik arabalarla gezdiğini beyan ettiği anlaşıldığından davanın TMK 164.Maddesi kapsamında değil 166.maddesi kapsamında açıldığı ve Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde yer alan ''evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağına '' ilişkin yasal karineye de dayanıldığı kabul edilmelidir....
Aile Mahkemesinin 2018/223 D.İş Esas sayılı dosyasında eve dön ihtarı ile 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi uyarınca eşine ortak konuta dönmesi için ihtarda bulunması nazara alınarak ihtar talep tarihinden önceki davacının kusurlu davranışlarının davalı tarafça affedilip, hoşgörüyle karşılandığının, yeniden birlikte yaşama isteğine ilişkin bir irade açıklaması niteliğinde olduğunun kabulünün gerekeceği, özellikle terk ihtarı çekilmesinin, ihtar çeken eş için karşı tarafın ihtardan önceki kusurlu davranışlarını af anlamına geldiği, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olayların ise taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşıldığından kadının terk ihtarı öncesindeki eylemleri af nedeni ile davacı kadına kusur olarak yüklenmediği ancak davalının davacıyı aldatması olayının tatilden döndükten sonra davacı tarafından öğrenildiği, bu durum kabullenilmeyerek ayrı yaşamaya başladıkları, oluşan geçimsizlikte evlilik birliği içerisinde davacıyı aldatan davalının tam kusurlu olduğu, davacıya...
Aile Mahkemesinin 2013/255 Esas sayılı dosyasında açtığı davanın ispatlanamadığından reddedildiğini, 09.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, 03.10.2016 tarihinde terk ihtarı gönderdiğini, Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesinin 2017/144 Esas sayılı dosyada terk ihtarının usulsüzlüğü nedeniyle bu davanın reddedildiğini, kadının ziynetleri için Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesinde dava açtığını, reddedildiğini, davalı erkeğin Büyükçekmece 6. Aile Mahkemesinde 2018/1432 dosyada terk sebebi ile boşanma davası açtığını ve reddedildiğini ve 11.03.2020 tarihinde kesinleştiğini, TMK 164.maddden açtıkları davayı TMK 166.madde kapsamında dava dilekçesinin tümünü ıslah ettiklerini belirterek TMK'nın ilgili maddeleri uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı kadın istinaf dilekçesinde, davacı ile evlendikten sonra davacının sürekli olarak eve geç geldiğini, alkol kullandığını, başka kişilerle görüşüp birlikte olduğunu, bu nedenlerle aralarında tartışmalar çıktığını, evi terk etmek zorunda kaldığını, 09.02.2016 tarihinde eve dön ihtarı gönderdiğini, ancak bu eve dön kararından bir ay sonra 26.03.2016 tarihinde instagramda başka bir kadınla resimleri olduğunu, davacının haksız olduğunu, boşanma kararına itiraz ettiğini belirterek itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, TMK 164.madde gereğince terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır. Davalı yasal süre içerisinde davaya cevap vermemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı verilen kararı; terk hukuki sebebine dayalı açtığı davasının süre koşulu ve diğer koşullar yerine getirildiği ve evliliğin temelinden sarsıldığı ispat edildiği halde davanın reddine kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf etmiş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Dava; evlilik birliğinin sarsılması ve terk hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce doğrudan doğruya (resen) göz önünde tutulur....
Davalı şirketin finansal kiralama sözleşmesi ve ticaret sicil kaydındaki adresi “Emko Sitesi f blok No:10/2 Eskişehir” olup, 13.07.2009 tarihli ödeme ihtarı aynı adrese noter aracılığı ile gönderilmiş ancak davalı şirketin adresi terk ettiği şerhi verilerek ihtar iade edilmiştir. Noterlerin Tebligat Yasası’nın 35.maddesine göre tebligat yapma yetkileri bulunmamaktadır. Bu durum dikkate alınmaksazın anılap yasa maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu halde, ihtar kararında, mücerret olarak "anahtarın teslim alınacağı yerin gösterilmemiş" olması ihtarı sırf bu sebeple geçersiz hale getirmez ve bu eksiklik ihtar talebinde bulunan davacıyı kötü niyetli kılmaz. Davalı, haklı sebeple ihtara uymadığını ileri sürdüğüne göre, tarafların gösterdikleri deliller toplanıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Bu husus nazara alınmadan savunma olarak ileri sürülmemiş, re'sen de gözetilemeyecek bir hususa dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.04.2015 (Prş.)...
Afyonkarahisar 5.Noterliği'nin 28.09.2015 tarih ve 13120 yevmiye no.su ile eve dön ihtarı gönderildiğini bu ihtarla beraber 150,00- TL para gönderilmesine rağmen dönmediğinden tarafların terk nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....