Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların terekeye iade istemli talepte bulundukları, miras bırakanın başkaca mirasçılarının olduğu, davanın açılış tarihi nazara alındığında aradan geçen sürede davacı tarafça veraset ilamı sunulmadığı gibi verilen bir aylık kesin süre içerisinde terekeye temsilci atanması için dava açıldığına ilişkin Mahkemeye beyanda bulunulmadığı ve buna ilişkin bir kayıt da sunulmadığı, terekeye temsilci atanması için bir aylık sürede veya sonrasında dava açıldığına ilişkin bir iddia da mevcut olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacılar temyiz dilekçelerinde istinaf dilekçelerindeki sebeplerle kararın bozulmasını istemişlerdir. C. Gerekçe 1....
Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir. Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur. Davayı açan mirasçılar, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir. (Yargıtay 3....
Terekenin tespiti, koruma önlemlerinin alınması ve terekeye temsilci atanması isteğine ilişkin taleplerin duruşma açılmadan inceleneceğine ilişkin yasal bir hüküm yoktur. Terekeye temsilci atanması isteğinde husumetin tüm mirasçılara yöneltilmesi gerekmektedir. 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 4 ve 28. maddeleri gereğince nüfusa kayıtlı olunan yer, yerleşim yerine karine kabul edilirken, 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 28. maddesi 21.10.2003 tarihli 4992 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından bu karineden vazgeçilmiş, 29.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda da böyle bir hükme yer verilmemiştir....
Bilindiği üzere; terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve el atmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata-hile-gabin vs. gibi hukuki nedenlere dayalı davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (TMK 640 md.) tartışmasızdır. Eldeki davada, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davacı dışında başka mirasçılarının bulunduğu sabit olup, davacı tarafından ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı olarak 3. kişiye karşı miras payı oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır....
nın, maliki olduğu 954 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ipotek ve birtakım pürüzler olduğu telkiniyle kendisini kandırması neticesinde dava dışı oğlu Erdoğan'ı vekil olarak tayin etmesini sağladığını, bilahare dava konusu taşınmazdaki 1/5 payı adına tescil ettirdiğini, devrin bilgi ve rızası dışında yapıldığını, davalının hileli hareketler ile taşınmazı edindiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama aşamasında ölümü üzerine terekeye temsilci atanmıştır. Davalı, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; ‘’Bilindiği üzere terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar....
mirasçı T1 terekeye temsilci tayin edildiğini, davacı T1 terekeye temsilci tayin edilmesinin mirasçılar arasında çıkar çatışmasına sebep olacağını, böyle bir durumda uyuşmazlığın taraflarından birisinin, diğerlerinin de tam söz sahibi olduğu bir şey üzerine temsilci atanması temsilci dışındaki mirasçıların istek ve taleplerinin göz ardı edilmesine ve neticeten mirasçılar arasında çıkar çatışmasına sebebiyet vereceğini belirterek yerel mahkemece verilen kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/71 E-2016/1376 K sayılı ilamı ilamı mirası kayıtsız şartsız reddettikleri, buna göre davacının tüm mirasçılarının mirası reddettikleri anlaşıldığından bu durumda TMK 612. maddesine göre mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekeceği ve davacının davaya terekeye temsilci tayin ettirerek devam edebileceğinden Mahkememizce 06.11.2018 tarihli celsede davacı vekiline terekeye temsilci tayin ettirmek üzere gelecek celseye kadar kesin süre verildiği, verilen kesin sürede terekeye temsilci tayin ettirilmediği takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, davacı vekiline terekeye temsilci tayin ettirmesi için gerekli yetki belgesinin verildiği, davacı vekilince 28.02.2019 tarihli bir sonraki celsede terekeye temsilci tayin ettirilmediğini beyan edildiği ve dosyada verilen kesin süre içerisinde terekeye temsilci tayin ettirildiğine dair herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle miras ortaklığı temsilcisinin (TMK. m. 640) özel kayyım niteliğinde olmasına; terekeye ait malların yönetiminde mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunması halinde Türk Medeni Kanununun 427. madde gereğince yönetim kayyımı gibi hareket etmek üzere tereke temsilcisi atanabileceğinin; somut uyuşmazlıkta Eynesil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/101 esasında görülen mirasbırakan muvazaasına dayalı tapu iptal/tescil davasına, konu taşınmazın ise terekeye dahil olmadığı, mirasbırakan tarafından sağlığında mirasçılardan birine temlik edilen taşınmaza ilişkin olduğu ve bu davanın mirasçılar arasında görülmesi sonucu taşınmazın terekeye dönmesi söz konusu olmayacağından mirascıların birlikte hareket etmesini gerektiren bir durumun bulunmadığının; böylece Türk Medeni Kanununun 640/3. maddesi gereğince terekeye temsilci atanması gerekmediğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve...
Hemen belirtilmelidir ki, dava terekeye iade talepli açılmış olup terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisinin ortadan kalkacağı açıktır. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi Av. ...’a tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Oysa; davacı mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da bulunmamaktadır....
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır." hükmü düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, davada yer almayan mirasçıların tamamının davaya muvafakatları sağlanmadığından Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi hükmü gereğince terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacıya süre verilmesi ve atanacak tereke temsilcisi huzuruyla davaya devam edilmesi gerekirken davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....