Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tapu kütüğünün tutulması kamu düzeni ile ilgili olup bu hususun resen gözetilmesi gerekir. Davacı, yargılama sırasında vefat etmiştir. Dosyaya ibraz edilen veraset ilamına göre mirasçıları; T3 T13 T13 ’dır. İptal edilen tapu kaydı miras hisseleri nispetinde mirasçılar adına tescil edilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Tereke Temsilcisi Yönünden ; Davada murisin mirasçılarından oğlu T8 davaya devam etmek istemediği ve zorunlu dava arkadaşlığının davacılar yönünden bu haliyle sağlanması mümkün olamayacağından terekeye temsilci atanması cihetine gidilmiştir. Tereke temsilcisi, T2 mahkememizce davaya dahil edilmiş olup duruşmaya katılmıştır. Tereke adına (Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca) temsilci atandığına göre, davacıların davadaki sıfatları biter. Davacı tereke temsilcisi olur. Anılan bu hususun Hakim tarafından kendiliğinden ve öncelikle nazara alınması gerekeceğinde kuşku yoktur....

Diğer taraftan terekenin tedbiren tespiti talebi bir süreye tabi olmadan her zaman istenebilir. Somut olayda, davacının talebi, terekeye temsilci atanmasının yanında TMK'nın 589. maddesi gereğince terekenin tedbir mahiyetindeki tespitine ilişkindir. Mahkemece, TMK'nın 589. maddesi hükmü çerçevesinde davacının dava dilekçesinde beyan ettiği ve tereke malı olduğunu iddia ettiği tüm mal varlığının araştırılarak, terekenin tespiti ve gerektiği takdirde koruma önlemlerinin alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/134 Esas, 2012/310 Karar sayılı ek kararı ile mirasbırakan ...'ün terekesine ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer....

    Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmakla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır. Diğer bir ifadeyle, mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir. Somut olayda, davanın tereke temsilcisi tarafından takip edildiği, tereke temsilcisi olan davacı tarafından temyiz eden vekile tereke temsilcisi sıfatıyla verilmiş, usulünce düzenlenmiş bir vekaletname bulunmadığı, Dairece yapılan geri çevirmeler ile de temin edilemediği gibi karara karşı tereke temsilcisinin temyiz isteğinde de bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, davada sıfatı kalmayan davacı tarafından yapılan temyiz itirazının dinlenmesine olanak bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.08.2014 gününde verilen dilekçe ile terekenin TMK'nin 619 vd. maddeleri gereğince resmi defterinin tutulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, TMK'nin 619 vd. maddeleri gereğince terekenin resmi defterinin tutulması talebine ilişkindir. Davacı vekili, muris ...'un 22.02.2011'de vefat ettiğini, davacının anne ve babasını 1999 yılındaki depremde kaybettikten sonra anne tarafıyla yaşadığı anlaşmazlık sounucu görüşmediğini, dayısı olan murisin ölümünü murisin mirasçıları aleyhine ... 2....

        Sulh Hukuk (Tereke) Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, miras ortaklığına temsilci atanması istemine ilişkindir. 3. Sulh Hukuk Mahkemesi, tereke hakimliğinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 1. Sulh Hukuk Mahkemesi (Tereke) ise, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi dahilinde olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 Sayılı TMK.'nın 640/2. maddesinde “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almaktadır....

          Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı tarafından açılan terekeye iade istekli eldeki davada dava dışı mirasçıların bulunduğu, yargılama aşamasında mahkemece isteğin terekeye iadeye yönelik olduğundan bahisle tereke temsilcisi atanması için önel verildiği ve tereke temsilcisinin atandığı, temsilcinin 02.02.2010 tarihli oturuma katıldığı ve dilekçe ile yapılanlara muvafakat göstererek tereke lehine karar verilmesini istediği, sonraki oturumlara ise katılmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca tereke adına temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisi veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile sürdürüleceği kuşkusuzdur. Somut olayda tereke temsilcisi 02.02.2010 günlü oturuma katılmış sonraki oturumlara katılmamış ise de, davalı yan duruşmalara katılarak davayı takip iradesini ortaya koymuş ve davayı takip etmeyeceğine dair bir beyanda bulunmayıp davayı sonuçlandırmıştır (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 150)....

            SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/03/2021 NUMARASI : 2019/10 TEREKE- 2021/1 K. DAVA KONUSU : Tereke (Resmi Defter Tutulması İstemli) KARAR : Taraflar arasında görülen, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilama ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gönderilmiş olmakla incelendi. DAVA: Dava dilekçesinde özetle; Salih Zeki Bıyık ve diğerleri tarafından Rize Merkez Müftü Mahallesi 218 ada 14 numaralı parselde malik Ali kızı Sabire Sevilmiş'in 08/07/1990 tarihinde vefat ettiğini, ilgilinin kanuni mirasçılarının olmadığı ve herhangi bir vasiyette bulunmadığını, devletin yasal mirasçı olduğunu belirterek; müteveffanın mirasçılarının tespiti ile devletin mirasçılığının tespiti halinde terekenin resmi defterinin düzenlenmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Dava hasımsız olarak açılmıştır....

            Mahkemece, iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması; terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekirken, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 06.04.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 09.07.2013 tarih ve 151-632 sayılı kararı ile mirasçılardan ...’un terekeye temsilcisi olarak atandığı, eldeki davada Selma’nın 23.10.2013 tarihli 7 nolu celseye tereke temsilcisi sıfatıyla katıldığı, takip eden celselerin tereke temsilcinin yokluğunda sürdürüldüğü ve davacılar vekillerin ibraz ettikleri 16.11.2018 tarihli dilekçe ile Selma tarafından tereke temsilcisi sıfatıyla kendilerine verilmiş vekaletname bulunmadığını bildikleri anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifade ile davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, eksiğin giderilmesi suretiyle yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...'...

                UYAP Entegrasyonu