Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 09.07.2013 tarih ve 151-632 sayılı kararı ile mirasçılardan ...’un terekeye temsilcisi olarak atandığı, eldeki davada Selma’nın 23.10.2013 tarihli 7 nolu celseye tereke temsilcisi sıfatıyla katıldığı, takip eden celselerin tereke temsilcinin yokluğunda sürdürüldüğü ve davacılar vekillerin ibraz ettikleri 16.11.2018 tarihli dilekçe ile Selma tarafından tereke temsilcisi sıfatıyla kendilerine verilmiş vekaletname bulunmadığını bildikleri anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifade ile davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, eksiğin giderilmesi suretiyle yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...'...
Hemen belirtilmelidir ki, davacı vekili 09.06.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile miras payı oranında tapu-iptal tescil isteğinde bulunmuş ise de, terekeye temsilci atanması halinde davacının davayı takip yetkisi sona ereceğinden ve artık davayı açan mirasçının, isteğini payına hasretmesi hak ve yetkisi ortadan kalkacağından bu yöndeki ıslaha hukuki sonuç bağlanamaz.Somut olayda; dosyanın işlemden kaldırıldığı 09.06.2016 tarihinde davanın tereke temsilcisi tarafından takip edildiği, tereke temsilcisi tarafından takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, tereke temsilcisinin atanması ile davacının usuli işlem yapma yetkisinin ortadan kalktığı, davayı takip yetkisi bulunmayan davacının dosyanın yenilenmesine ilişkin talebine itibar edilemeyeceği, dosyanın davacı vekili tarafından yenilenmesinin sonuca etkili olmadığı tartışmasızdır.Hâl böyle olunca, tereke temsilcisi tarafından dosyanın süresinde yenilenmediği gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken...
Sulh Hukuk Mahkemesinde 2012/42 Esas sayılı tereke dosyasıyla terekenin tespiti ile resmi defterinin tutulmasının talep edildiğini, bu kararda Antalya Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili görülerek adı geçen mahkemenin 16.07.2012 tarihli (2012/60 E. ve 2014/67 K. sayılı) tereke dosyasında muris ...’ın terekesinin tespitinin istendiğini, mahkemece terekenin 21.04.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda tespitine ve muris ortak ve yetkilisi olduğu şirketler sebebiyle terekenin borca batık olduğu yönündeki talebin reddine 08.07.2014 tarihinde karar verildiğini, başka bir dosyada Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin (2014/988 E. 2014/1730 K.) Antalya 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tesbit İstemli K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, terekenin tespiti ve tereke defterinin tutulması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.)...
Dosya içeriğinden, dava konusu 14830 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki muris ...’ın dava tarihinden önce öldüğü, davacılar tarafından çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinin talep edildiği, bunun üzerine yargılama sırasında terekeye ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 28.04.2015 tarih, 2015/304 Esas, 2015/915 Karar sayılı kararıyla ...’ın temsilci olarak atandığı, davanın reddine ilişkin gerekçeli kararın tereke temsilcisine 07.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacılar vekili tarafından 27.12.2016 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır....
Tereke idare memuru istinaf dilekçesinde özetle; Hatice Cennet Akaltın'ın vefat ettiğini ve terekesinin tespiti için İstanbul Anadolu 2....
Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Yasanın 590/3. maddesindeki bir aylık süre aşılmış olsa dahi, koruma önlemi olarak terekenin tespiti ve yazımı işlemi, olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, terekenin paylaştırılmasına kadar talep edilebilir....
Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK'nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....
in olurunun alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, terekeye temsilci atandıktan sonra davanın tereke temsilcisi aracılığıyla yürütüleceğinin gözetilmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/174 Esas, 2014/1047 Karar sayılı tereke dosyasının kesinleştirilmesi için davacı vekiline verilen kesin süreye rağmen, davacı tarafça tereke dosyasının kesinleştirilmesi için herhangi bir talepte bulunulmadığı, tereke dosyasının kesinleşmemesi nedeniyle davanın görülebilirlik şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; bozma kararından sonra, davacı vekilinin başvurusu üzerine mirasbırakan ...’in terekesine ... 1....
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, davacılar, terekeye döndürülme istekli olarak iptal tescile karar verilmesini istemişler; tereke temsilcisi atanmak suretiyle, tereke temsilcisi huzuruyla yargılamaya devam edilmiş olup; İlk Derece Mahkemesi kararı tereke temsilcisi tarafından istinaf edilmemiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı da tereke temsilcisine tebliğ edilmesine rağmen tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmemiştir....