Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tereke Hakimliğinin yetkisini aştığını, davalının tereke kapsamında saklı paylarının aşılıp aşılmadığının tespiti için tüm tereke mallarının hesaba katılarak değerlendirilmesi gerekeceğinin izahtan vareste olduğunu, bu konudaki itirazının da dikkate alınmadığını, terekeye ait mal varlıklarından sadece para mevcudunun tespit edilmek suretiyle tarafların saklı payı oranında alması gereken miktarın belirlenmesinin mümkün olmadığını, tereke mahkemesinin itirazlarını reddederek müvekkili açısından hayati öneme sahip ara kararına esas aldığı 30.05.2022 tarihli Bilirkişi Raporu somut olay açısından hüküm ifade etmeyeceğini, daha önce de belirtmiş oldukları gibi müteveffa davalıya saklı payına dokunmayıp vasiyetname ile iki adet gayrimenkul bıraktığını, bu hususun tereke mahkemesi tarafından göz ardı edildiğini, davacının saklı payının 3/8, müvekkilinin saklı payının 2/8 olduğunu, 2/8’e tasarruf nisabı olan 3/8 eklendiği takdirde müvekkilinin terekeden alacağı pay 5/8 olduğunu, muris tarafından...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk (Tereke) Mahkemesi Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Sulh Hukuk (Tereke) ve Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Davacılar 30.09.2014 tarihli dilekçe ile; terekeye temsilci atanması istemiyle Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi, “...Terekeye temsilci tayini davasına bakma görevinin Tereke Mahkemesine ait olduğu ...” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bursa 1. Sulh Hukuk (Tereke) Mahkemesi, “...Tereye temsilci tayini davasına bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu...” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. 17....

    Hemen belirtilmelidir ki, kural olarak terekeye mümessil tayininden sonra tereke ortağının veya ortaklarının davayı takip yetkileri ortadan kalkar. Başka bir deyişle terekeye (Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca) temsilci atandığına göre, davanın sürdürülmesinin onun veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile gerçekleştirileceği tartışmasızdır. Oysa, tereke temsilcisi 12/05/1998 tarihinden sonraki tarihli oturumlara iştirak etmemiş, yargılama yokluğunda yürütülmüş, sonuçta 15/09/2010 tarihinde karar verilmiştir. Kaldı ki, tereke temsilcisi atandığına göre davacıların davadaki sıfatı biteceğinden davayı temsilci takip eder. Anılan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden ve öncelikle nazara alınması gerekeceğinde kuşku yoktur. Ayrıca, davada terekeye temsilci atanmasıyla sıfatı kalmayan tereke ortaklarından bir veya birkaçının davayı takip etmiş olmaları neticeye etkili değildir. Nitekim bu husus Yargıtay uygulamalarında da benimsenen bir kuraldır....

      Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen 19/04/2012 tarihli karar Dairece “.... terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer”. “...tereke temsilcisine davetiye tebliğ edilerek, tereke temsilcisi huzuru ile davanın görülmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tereke temsilcisinin davada yeralması sağlanmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bozmadan sonra terekeye temsilci atanmış, tereke temsilcisine tebligat yapılmış ancak tereke temsilcisi 19/01/2016 günlü dilekçesi ile davayı takip etmeyeceğini bildirmiş, dava davayı açan mirasçılar tarafından sürdürülmüştür. Bilindiği üzere terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer....

        -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/2318 Esas 2016/608 Karar sayılı ilamı ile muris ...'in terekesini temsil etmek ve ...'in mirasçılarının davada hak ve menfaatlerini korumak üzere ...'ın tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır....

          T55'ın tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verilmiştir....

          Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir. Mirasçıların tamamının oluru alınmak suretiyle tereke malvarlığı unsurlarının bir kısmının veya tamamının bir mirasçıya teslimi de mümkündür. Mirasçıların tamamının oluru alınmadan terekenin paylaştırılması sonucunu doğuracak şekilde karar verilemez....

          Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle davadaki isteğin nitelik ve içeriğine göre, iptal-tescil isteği tereke adınadır. Esasen bu istek gözetilerek terekeye temsilci atanmış, kendisine tebligat yapılan tereke temsilcisi ... 11.5.2011 tarihli oturuma katılarak davacının iddiasını tekrarlamış, ancak bundan sonraki oturumlara katılmamıştır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasıyla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır. Kaldı ki, mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir. Davalı taraf, davanın reddini istemekle davayı takip etme yönünde iradesini kullanmış; mahkemece davanın esastan reddine karar verilmiştir. Somut olayda, yerel mahkemece ittihaz edilen davanın reddine ilişkin kararın tereke temsilcisine tebliğ edilmesine karşın, temsilci kararı temyiz etmemiş, ancak mirasçılardan ... vekili temyiz etmiştir....

            Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1231 esas ve 2015/684 karar sayılı hükmü ile mirasbırakan ... terekesine ...’nun tereke temsilsi olarak atandığı, yargılamaya tereke temsilcisinin katıldığı, gerekçeli kararın temsilciye tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davayı açan mirasçı ... vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer....

              Tereke defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden TMK'nin 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bu husus mirasçı borçlular tarafından İİK'nin 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir....

                UYAP Entegrasyonu