Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir. Terekenin tespiti talep edildiğinde mirasçılardan terekenin malvarlığı ile ilgili bilgi istenmesinin yanı sıra mahkemece kendiliğinden malvarlığının bulunabileceği tüm bankalar, tapu müdürlüğü, trafik tescil müdürlüğü, ticaret sicil müdürlüğü, ilgili kolluk birimi gibi kurumlara yazı yazılarak terekenin mevcudu tespit edilmelidir....

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda mirasçılar arasında görülen bir dava bulunmakta olup bu davalar tereke temsilcisi ile görülen davalardan olmadığı halde dava tereke temsilcisi ile görülmüş, mahkemece hatalı olarak tereke temsilcisi atanması eldeki davada tereke temsilcisi T15'ın taraf haline getirmeyeceği, bu haliyle tereke temsilcisinin kararı istinaf etme hakkının bulunmadığı anlaşılmakla tereke temsilcisi T15'ın istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....

Mahkemece, müteveffaya mal varlığı tespit edilip menkul taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin defter tutularak terekenin tespit edildiği anlaşıldığından terekenin kapatılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Talep; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 589-591. maddesine dayalı terekenin tedbir niteliğindeki tespiti ve defterinin tutulması isteğine ilişkindir. Sulh Hâkiminin terekenin tespiti ve tereke unsurlarının deftere geçirilmesine ilişkin kararları, terekenin korunması önlemleri kapsamında tedbir niteliğinde olup, temyizi kabil kararlardan değildir. Bu sebeple davalı vekilinin temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

    SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/05/2022 NUMARASI : 2019/68 TEREKE 2022/9 KARAR DAVA KONUSU : Tereke KARAR : İstanbul 18....

    Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tereke dosyasının halen derdest olduğunu, buğday ürün bedelinin terekeye dahil edilip edilmemesi kararı verilmesi halinde bu tespit kararının belirli olacağını, buna göre hukuki işlem yapılabileceğini, davanın ancak tereke temsilcisi tarafından açılabileceğini, davalı müvekkilinin de çiftçilik yaptığını, davalının masraflarını kendisi karşılayarak buğday ekimi yaptığını, bu işlemlerin müteveffa ve tereke ile bir ilgisinin bulunmadığını, buğday ekiminin davalının şahsi eylemi olup terekeye dahil edilecek bir bedel de bulunmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    ün taşınmazı kullandığı, miras bırakanın ölümünden sonra taşınmaz fiilen davalı ... tarafından kullanılmış ise de, mirasçılar arasında usulünce bir paylaşım yapıldığının kanıtlanamadığı, bu hususların mahkemenin de kabulünde olduğu göz önüne alındığında, taşınmazın maliki olan Hazine'ye ödenen ecrimil bedelinin tereke adına ödendiği ve taşınmaz üzerinde fiilen sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Tereke adına zilyetliği sürdüren davalı ...'ün, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2004/8-252 Esas 2004/257 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi gerek cebri icra, gerekse, zilyetliğe son verilme tehdidi altında Hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi tereke aleyhine olarak yorumlanarak, taşınmazın zilyetliğinin terekeden çıktığı anlamına gelmeyecektir. Hal böyle olunca, davanın kabülüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı ... ...'...

      Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş, terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir....

        Tereke mallarının değerinin tespit edilmesi gerekli değildir, şayet bir değerlendirme yapılmış ise böyle bir değerlendirmenin maddi hukuk açısından bir sonucu yoktur, ilgilileri bağlamaz....

        UYAP Entegrasyonu