nın ikinci kitabının üçüncü kısmında düzenlenen vesayete ilişkin hükümlerinde vesayet makamının, kısıtlının terekesini tasfiye etmek gibi bir görevi bulunmadığından dosyayı tereke esasına kaydetmesi için yeniden 4. Sulh Hukuk Mahkemesine iade etmiş; bu Mahkemece de yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosya Yargıtay'a gönderilmiştir. Türk Medeni Kanununun 589/I. maddesinde "miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, vesayet makamı olan ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, kısıtlının vefat ettiğinin tespit edilmesi üzerine TMK'nun 589. maddesi uyarınca terekenin korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere Tereke Hakimliğine ihbarda bulunulması için dosyanın tevzi bürosuna gönderilmesine karar verilmiş ve dosya ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne tevzi olunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından banka zararının tazminine ilişkin olarak başlatılan ilama dayalı takipte, borçlu tereke tasfiye memurunun, dayanak ilamın Yargıtay'ca bozularak ortadan kalkması ve ayrıca İİK 193/3. maddesi gereğince terekenin tasfiye sürecine girmesi nedenleriyle icra takibinin iptalini talep ettiği mahkemece, dayanak ilamın takip tarihinden önce Yargıtay 11....
DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı, dava dilekçesinde tereke borca batık olduğundan yasa gereği mirasın reddedilmiş durumda olduğunu ileri sürmüştür. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkca belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.(TMK. m.605/2). Bu davada görev miras bırakanın borcunun miktarı ve değerine göre tespit olunur.Bu sebeple miras bırakanın borcunun miktarı ve değeri açıklattırılmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 2-Terekenin borca batık olduğunun tespitine dair davanın alacaklılar hasım gösterilmek suretiyle açılması gerekir.Bu yön gözetilmeden hasımsız olarak açılan bir dava ile işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Mahkumiyet (TCK'nın 158/1-f-son, 62, 52, 53/1 maddelerine göre 2 yıl 6 ay hapis, 12.500 TL adli para cezası) Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın ortağı ve tasfiye memuru olduğu .... Ticaret Limited Şirketi'nin resmen tasfiye edilerek 30.12.2005 tarihinde tüzel kişiliğinin sona erdiği, sanığın buna rağmen aynı adreste ve aynı ünvanı kullanarak ticaret yaptığı ve katılandan aldığı ticari mal karşılığında tasfiye edilmiş şirkete ait ve kimliği tespit olunamamış bir şahsa imzalattığı, suça konu 7.500 TL bedelli çeki verdiği, çeki verdikten sonra imzasını ve ticari ilişkiyi reddettiği anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Öte yandan, mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....
Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Öte yandan mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....
Davalılardan ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; eldeki davanın açılmasına yönelik hukuki yararın bulunmadığını, mirasın reddinin iptali talebinin hak düşürücü süreye tabi olduğunu, müvekkillerinin mirasın reddine yönelik bir hukuki işlemde bulunmadıklarını ve davacının muvazaa iddiasının temelsiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. 2. Davalılardan ... ve ... ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçeleriyle; eldeki davanın açılması için gerekli olan hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasın reddini bilmediklerini ve bilebilecek durumda olmadıklarını belirterek davanın reddini istemişlerdir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.09.2019 tarihli ve 2018/336 Esas, 2019/332 Karar sayılı kararıyla davanın usulden reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
HMK'nun 357/1. maddesinde ise; "(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz." hükmü gereğince sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden inceleme yapılmıştır. Davanın yasal dayanağı; 4721 s. TMK'nun 589. ve 590. maddeleri ile Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük' ün 33. maddesidir. 4721 s. TMK'nun 589. maddesinde; "Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır....
TMK'nun 612. maddesi "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır....
Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi dışında müdahale talep eden tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Gerekçeli karar, temyiz isteyen ve asli müdahale talep eden müteveffa ... Terekesi Tasfiye Memuru vekilince temyiz edilmiştir. Temyiz isteyen ... Terekesi Tasfiye Memuru’nun hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı gibi hükmü 02.08.2010 tarihinde tebellüğ etmiştir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup HUMK'nun 176. maddesi uyarınca adli ara vermede de süreler işlemekte olduğu halde temyiz dilekçesi 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra mahkemeye verilmiştir....